English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ O ] / Oraya gideceğim

Oraya gideceğim tradutor Inglês

633 parallel translation
Harika! Oraya gideceğim!
Oh well, I'll go there!
Kriemhild'i almak için oraya gideceğim!
I shall go there to win Kriemhild!
New York'a gitmek için yola çıktım ve oraya gideceğim... açlıktan ölmem gerekse bile.
No, sir. I started out for New York and I'm going to get there if I have to starve all the way.
Eğer sadece otobüs ücreti olursa, biriktireceğim ilk parayla ben de oraya gideceğim.
How can I? Listen, I'm going out there too, the first money I get saved, if it's only bus fare.
Doğruca oraya gideceğim.
I'll be going directly.
Oraya gideceğim ve Bayan Carmona'yla konuşacağım.
I'm gonna go in there, I'm gonna talk to Mrs. Carmona.
Çıldırmışlar.Oraya gideceğim onlara öyle söyle.
I'll go down there and tell them so.
Sanırım oraya gideceğim.
I guess I'll get right over there
Bir şekilde oraya gideceğim.
I'll go there somehow.
Oraya gideceğim.
I'll have to go over there.
Sim ve Mİzzell'in işaretlerinden emin olmak için oraya gideceğim.
I'll ride on up there to make sure of Sims and Mizzell.
- Galiba oraya gideceğim.
- Suppose I walk there now.
Oraya gideceğim ve bakacağım... ve eğer onu görürsem alnının ortasından vuracağım.
I'm gonna walk up there and take a look... and if I see him, I'm gonna put a bullet right between his eyes.
Oraya gideceğim.
I'll go there.
Yüzmek zorunda bile kalsam oraya gideceğim.
I shall get there if I have to swim.
Oraya gideceğim.
I'm going to go there.
Oh, evet, hemen oraya gideceğim.
Oh, well, I'll go right there.
Oraya gideceğim ve sonra da...
I'll drive it there and then I'II...
Yeni yıl geldiğinde, oraya gideceğim.
When the new year comes, I'm taking my journey there.
Ben oraya gideceğim.
I'm going out there.
Bir şey olduğunu sanmıyorum. Ama merak ediyorum da... Haftasonu oraya gideceğim için...
I don't think there's anything in it, but I was wondering... as I was going down for the weekend... whether I could have your permission to leave a little earlier.
Tabii gece varsa. Güney'deki dağların oraya gideceğim.
( Pearson ) IT'LL BE COOLER, SIR, AT NIGHT,
Schraffts kız arıyormuş. Yarın oraya gideceğim.
Schraffts is putting on girls, I'll go tomorrow.
Benden haberleri yok. Ben de yalnız başıma oraya gideceğim.
None of them know me so I'll be moving in alone.
- Ne? Kitapçı diyorum, oraya gideceğim.
- The bookshop, I'm going there.
Eğer yakında dönmezlerse iş çıkışı oraya gideceğim.
If they're not back soon I'll go there after work.
Tamam, ben şimdi oraya gideceğim.
ALL right, Ill go over there now.
Biliyor musunuz, Doktor, ah, ben şimdi oraya gideceğim, ve merak ediyordum, acaba...
You know, Doc, uh, I'm going over there now, and I was wondering...
Oraya gideceğim. İki çift lafım var ona.
I'll go over and have a word with him.
Ama oraya gideceğim.
I'm going up there.
Oraya gideceğim.
I'm going in there.
Ben oraya gideceğim ve elbisemi çıkaracağım.
I will go there and take my dress off.
Fakat ben senden daha yaşlıyım ve oraya gideceğim.
But I'm much older than you, and I'm going over.
Bir gün ben de oraya gideceğim.
- Someday I'm gonna go there.
Hayır. Yakında ben de oraya gideceğim.
Soon, I'll be going there, too.
"Oraya önce ben gideceğim!"
- I will be there first! "
Oraya kendim gideceğim.
I'm going there myself.
Eve gidip karımı ve ailemi göreceğim ve oraya tek başıma gideceğim!
I'm going home and see my wife and family. You understand that? And I'm going home alone.
- Oraya nasıl gideceğim?
- And how do I get there?
Sanırım hafta sonu oraya arabanla gideceğim ve senin biraz dinlenmeni sağlayacağım, ahbap.
I think I'll run up there for the weekend and give you a little rest, buddy.
Oraya yeni yıl gelir gelmez gideceğim.
I'm going there as soon as the new year comes.
Oraya tek başına gideceğim.
I'll go on alone.
Oraya nasıl gideceğim Frank?
How do you suggest I get there, Frank?
- Sanırım gideceğim oraya.
I think I'll go there.
- Oraya bizzat gideceğim.
- I'll go there myself.
Bu sefer oraya senden önce gideceğim.
This time I'll get there, first you.
Odacı orda değildi ama oraya tekrar gideceğim. Ben nerde olduğunu biliyorum.
The concierge wasn't there, but I'll go back I know where she was
Oraya çalışmaya gideceğim.
I think I'll go and see if I can get a job.
Oraya insanları görmeye gideceğim, yükseklere nasıl ulaştıklarını.
I'll go there to see the people, how they hit the high spots.
Oraya nasıl gideceğim Frank?
How do I get there, Frank?
Oraya nasıl gideceğim?
Now how am I gonna get there?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]