Senin içinde tradutor Inglês
2,581 parallel translation
Tabi, tabi. Senin içinde öyle...
Yes, of course, for you too...
Sıradan bela, gerçek bela ve sonuncu olarak senin içinde bulunduğun bela.
There's regular trouble, real trouble, and then there's the trouble that you're in.
O senin içinde, bir yerlerde.
He's in there somewhere.
Senin içinde benim içinde.
For you. From me.
Ya da hala senin içinde ve söylediklerine güvenemeyiz.
Or that thing's still in you, and we can't trust a word that you're saying.
Ben de senin içinde.
And I am within you.
Senin içinde bunun olduğunu bilmiyordum.
I didn't know you had it in you.
O güç senin içinde var.
Only you hold the power within you.
Senin içinde olan bir şey.
It's something that's inside you.
Senin elbisenin içinde senin eski sevgilinle beraber. Ama madem Charlie için bu kadar endişelisin, sen onu bul, ben de Dan'i.
She's in your dress with your ex, but if you're so concerned about Charlie, you find her, and I'll find Dan.
April'in kalbinin anahtarı, senin içinde Andy.
The key to April's heart is within you, Andy.
500 yıl önce nezlenin nesli tükendi, ve sonradan, insanlık bu tahribata olan bütün direncini kaybetti, ama virüs senin içinde kurtuldu, binlerce yıl donmuş olarak.
The common cold died out 500 years ago, and subsequently, humanity lost all resistance to its ravages, but the virus survived in you, frozen for a thousand years.
- Böyle palavralara inanmak hayatıma mal olabilir ve bence aynı durum senin içinde geçerli.
Believing that kind of shit could get me killed. And I think the same goes for you.
O senin içinde.
It's inside of you.
Ne onunla ne de başkasıyla çünkü senin içinde bir şeyler eksik.
Not with anybody,'cause there's somethin inside you that's... It's just missin'.
Çünkü, o benim için çok önemli ve, umuyorum ki senin içinde önemlidir.
Erm... because he's really important to me and so I'm hoping he can be really important to you too.
İhtişamımız senin içinde yaşıyor.
Our greatness lives on in you.
Birçok çelişki var senin içinde.
There are many contradictions in you.
Her zaman senin içinde iyilik olduğunu biliyordum.
I always knew there was good in you.
Brian, o şey hala senin içinde.
Brian, that thing's still inside of you.
Senin içinde büyüyen karanlık tohum artık kızda filizleniyor.
The dark seed that grew within you now germinates within her.
Senin içinde.
Inside, with you.
Ama senin aletin bu boktan, zevksiz, üç pilili spor pantolonun içinde duruyor.
And your dick is firmly planted inside these fucking lame, triple-pleated sports slacks.
bu benim içinde yeni birşey, genişleyebiliriz senin için güzel. Mallory, onlar Ml6.
Mallory, it's MI6.
Bir kaç gün içinde, senin özel hayvanat bahçeni bulacak, ve seni çıldırmış insanların arasına atacaklar.
In a few days, she's gonna find your private zoo, and they're gonna lock you away with crazy people.
Senin ve içinde olan için geldim.
I've come for you and what's inside of you. Oh my God
O senin nadide bir kızın ve o korku içinde.
She's your precious daughter and she's scared.
Senin tımarhane odası gibi kendi pisliğinin içinde olduğun bir yerde olman gerekmiyor mu?
Say, shouldn't you be in a padded room somewhere? In your own shit?
İçinde bir yerde, bunun senin hatan olmadığını biliyorsun.
Someplace inside, you know it's not your fault.
Ahab'in içinde saflık var hayır, bütün itiraf edeceğim senin pervasız olduğun babamın intikamını almak istediğim için mi?
You have to admit that you love what to leave in the lurch. No, all I have to admit is that you're really there for me. Is that why you my wants to avenge father's death?
Senin işin içinde olduğunu kanıtlayamasalar bile, sadece şüphe olması bile tüm şansını ortadan kaldıracak.
Even if they can't prove your involvement, the suspicion alone will kill your chances.
İki hafta içinde bütün uyuşturucu tacirleri senin adını anıracak.
Intwo weeks, every drug dealerwill scream your name.
Senin iyiliğin için söylüyorum, içinde silinmiş bir şeyler olmasa iyi olur.
For your sake, let's hope there's nothing erased.
Senin yerinde olmanın zor olduğunu düşündüğünü biliyorum, Rachel ama hiç değilse devamlı korku içinde değilsin.
I know you think it's hard to be you, Rachel. At least you don't have to be terrified all the time.
Tamam geride bırakmak senin için babana veda etmek, çiftliği satmak ve kilisede takım elbise içinde olmak yerine mezarlıkta takılmaksa...
If by putting it behind you, you mean saying sayonara to your ice dad selling the farm, hanging in a cemetery instead of being in a church wearing a starched suit.
Nedendir bilinmez, içinde senin eski adresin var.
And for some reason, it has your old address in it.
Dinle, kimse cezanın ne olacağını bilmiyor ve ailen senin için burada her ne kadar darmadağın olup da gümüş mayo içinde dans etseler de.
Listen, nobody knows what your sentence will be, and your family's here for you, even though they're screwed up and dance in silver leotards.
İyi haber şu ki, elimde senin için 30.000 papel var ve kalanını da çok kısa süre içinde verebilirim.
Well, the good news is I got 30 grand for you now and I can give you the rest shortly.
Lakin senin de gördüğün gibi bizim araba kaldı dumanlar içinde.
But as you can see, the car is en fuego.
Senin hep farklı bir ahmak olduğunu düşünmüşümdür, Dewey Crowe ama son 12 saat içinde yaptığın ahmaklıklar tahminlerimin bile milyonlarca ışık yılı ötesine geçti.
Well, I always figured you for a special kind of idiot, Dewey Crowe, but what you have done in the past 12 hours is light years beyond any stupidity even I thought you were capable of.
Yani her şey boka sararsa, senin de işin içinde olduğunu öğrenecekler.
So, if this whole thing goes to hell, people are gonna know you're involved.
Eğer her şey boka sararsa, senin de işin içinde olduğunu öğrenecekler.
If this whole thing goes to hell, people are gonna know you're involved.
Aklın, senin de içinde yaşayabileceğin gerçeklikler yaratıyor.
Your mind is creating a reality that you can live in.
Senin makinenin içinde, Zach.
Patched in your machine, Zach.
Bu senin kontrol etme fikrin mi? Evini düzen içinde tut.
This your idea of control?
Bütün gün tırnak kessen senin de ellerin yara içinde olur.
Yeah, well, you try cutting nails all day long and see what happens.
İçinde alfa var senin.
You got alpha in you.
Senin de içinde hâlâ o sihirli güçler var.
And you still have sorcery within you.
Evet. Ben dönüm noktasındaydım ve senin de içinde bulunduğun yolu seçtim.
Yeah, I was at a crossroads, and I chose the path that included you.
Bara gittin, daha önce hiç tanışmadığın bir kadınla yattın,.. ... bu süre zarfında kadın kendini senin salonunda kesti, zeminde çok miktarda kan var ve dehşet içinde senin kapından koşarak çıkarken görülmüş.
You head for the bar, sleep with a girl you've never met before, during which time she accidentally cuts herself inside your living room, badly enough to bleed all over your floor, and is seen sprinting in terror from your front door.
Biricik babam senin gerçek aşkın kanlar içinde yatarken neden ağlıyorsun anlamıyorum.
I don't know why you're spilling tears for Father dearest, there, when your true love lies bleeding to death.
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
senin adın nedir 33
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
senin adın nedir 33
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin için 556
senin derdin ne 338
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
seninim 46
senin neyin var 538
seninle evleneceğim 47
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin için 556
senin derdin ne 338
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
seninim 46
senin neyin var 538
seninle evleneceğim 47