Senin için de tradutor Inglês
7,333 parallel translation
Eğer senin için de uygunsa.
If you don't mind.
Senin için de sipariş verdim.
I took the liberty of ordering a few dishes.
Aynı şey senin için de geçerli.
I feel the same way about you.
Senin için de minik kekler ve kavun getireceğim.
And I'll get you those mini quiches and a cantaloupe.
Eğer senin için de sorun yoksa Mike.
I'll go. If that's okay with you, mike.
- Senin için de ufak bir planlama iyi olur.
You know... a little planning might be good for you.
Senin için de çatal getireyim mi?
Can I get you a fork?
Senin için de!
- And you! - Whoo, whoo!
Senin için de uygunsa Thomas, bir deniz piyadesi olarak cenaze işini halletmek isterim.
If you don't mind, Thomas, as a fellow marine, I'd like to take care of it.
Senin için de uygunsa ona bi'görünmeni isteriz.
We'd like to get you checked out, if that's OK.
Ama onun mükemmel olması senin için de mükemmel olması anlamına gelmiyor.
But just because she is kind of perfect... doesn't mean she's perfect for you.
Onun mükemmel olması senin için de mükemmel olması anlamına gelmiyor.
Just because she's kind of perfect doesn't mean she's perfect for you... for you...
Kulağa gerçek gibi gelmese de senin için de aynını istiyorum.
As unbelievable as it sounds, I want the same for you.
- Senin için de üzüldüm...
That helps. - And I'm sorry about your...
Senin için de ailesi olduğunu söylerdi.
He always said you were his family.
Ve umarım sen de birgün çocuğunla bu anı yaşarsın, böylece şu anda senin için hissettiklerimi sen de birgün anlarsın.
And I really hope that you get to have a moment like this with your kid one day, so that you get to feel the way I'm feeling about you right now.
Çünkü senin için Miami'de kaldığımdan kendini kötü hissederdin.
Because I knew you'd feel bad that I stayed in Miami for you.
Ben Miami'de senin için kaldım.
I stayed in Miami for you.
Senin, benim, ailelerimiz, tanıdığımız herkes için her şey biter. Burada şimdi başlayarak hem de. Hepsi de bizim suçumuz olur.
You, me, our families, everyone we know... it will be all over, starting right here, right now, and it'll be all our fault.
Biliyor musun, belki senin için bir torpil yapıp seni de listeye ekletebiliriz.
You know, we might be able to pull a few strings and get you on the list.
Her zaman hayatını, insanlara yardım etmek için tehlikeye atacaksın. Ben de her zaman senin için, boru hattına giren çocuk olacağım. Kuantum Birleştiricisi.
You will always risk your life to try and help people, and I will always be the guy that runs into that pipeline for you.
Karşılığında ben de senin için oraya geleyim.
Let me be there for you for a change.
Bu komik oldu bak. Aynı şeyi ben de senin için söyleyecektim.
That's funny, I was gonna say the same thing about ours.
Belki de daha çok erken senin için.
Maybe this is too soon.
Eğer serum senin için yapıldıysa sen de onları kobayıysan, belki de o serum sende farklı bir etki yaratacaktı. Çünkü seni de kurtardı.
Because it saved you.
Eğer senin için bir şey ifade edecekse bu bağlılık beni de korkutuyor.
Well, if it makes you feel any better, this commitment stuff scares me, too.
Hem bizim hem de senin için.
To us and to you.
Barry, senin için istediklerim belki de bir babanın oğlu için istediği en güzel şeydir. Bir gün senin de bir baba olmandır.
Barry, what I hope for you, maybe the greatest thing that a father can hope for his son is that one day, you will become a father yourself.
Neyse, senin için endişeleniyor Tyler, sanırım ben de.
Anyways, he's worried about you, Tyler, and I suppose I am, too.
Senin de sandığı getirmek için yardıma ihtiyacın var.
near the window in that attic. So you need help fetching the trunk.
Shaw eskiden senin için çalışıyordu ve sen de onu öldürmeye çalıştın.
Shaw used to work for you till you tried to kill her.
Homie, işkoliklik senin belki de şimdiye kadar ki en iyi kolikliğin, ama biraz rahatlaman gerek, ben de cumartesi günü sirke hepimiz için bilet aldım. Sirk mi?
Homie, a workaholic is probably your best aholic ever, but you need to relax, so, I got us all tickets to see the circus on Saturday.
Ben de senin için endişeleniyorum.
I'm worried about you.
Bu satış senin iyiliğin için, bunu sen de biliyorsun, Earl.
Selling's for your own good, and you know it, Earl... you do...
Ne senin için ne de başkası için.
Not for you, not for nobody.
Bak ben de senin gibi veterinerim Bak ben de senin gibi eski askerim... onun kocasının acı cekmesinden ve devletten yardım almamasından nefret ediyorum. Ülkeyi korumak için yaşamını ortaya koydu.
Look, I'm a vet, like you and you, and I hate seeing her husband suffer the way he is without any help from the government he put his life on the line to protect.
Biz de senin gibi Callie için aynı şeyi istiyoruz Jude.
Robert and I want the same thing for Callie as you do, Jude.
Senin için kaçırmayı göze alabilirim yine de.
I'd miss it for you anyway.
Amaç için de evet ama daha çok senin için.
And for the cause, yes, but for you most of all.
- Hepsi de senin ve marifetlerin için.
- I know. For you and the special work you do.
Eğer doğru doktorlar senin neden hayata geri geldiğini anlayabilirse aynı şeyi onun için de yapabilirler.
If the right doctors could work out why you came back, they may be able to do the same for her.
Chris için üzgünüm ama biliyorsun, benim yattıklarım var, senin de var.
I'm sorry that it's Chris, but, you know, I slept with people. You slept with people.
Akdeniz rüzgarının senin kabuslarının ve hayaletlerinin son izlerini de... -... uçurup götürmesi için sabırsızlanıyorum.
I can't wait for the Mediterranean winds to blow away the last traces of your nightmares and apparitions.
Bu sefer beni alt etmiş olabilirsin, Karanlık Olan. Ama sana yemin ederim ki bir sonraki hayatımda işler senin için pek de hoş olmayacak.
You may have got the best of me this time, Dark One, but I promise you, in the next life, it won't be so pleasant for you.
Babam Abigail'ı senin içine koymak için onu kullandıysa, biz de onu çıkartmak için kullanabiliriz.
If Dad used it to put Abigail inside of you, maybe we can use it to get her out.
Ben de serverlarına girebilmek için senin şu hackerlık araçlarından bazılarını kullandım.
So I used some of your hacking tools to break into their servers.
Onun senin için hissetiklerinin yarısını bile hissediyorsan sen de aynısını yapmalısın.
And if your feelings for him are even half of his for you, then you would do the same.
Aynı iyiliği ben de senin için yapmak isterim.
I'd like to return the favor.
Ben de senin için her şeyi yaparım güvercinim.
I would do anything for you, dove.
Çocuklarım fırınlarda yanarak öldürülmek için sıraya dizilmişlerdi. Binlerce masum insanla beraber hem de. Sırf senin şu seçkin dediğin insanlar karanlıkta kalmasın diye.
My children were lined up to be murdered and sent to the ovens, along with thousands of desperate people all so you can keep the lights on for your select few.
Bak, geçmiş hayatında kim olduğunu biliyorum, bunu gördüm bir dolandırıcıydın, insanların umutları ile paralarını alan bir yılan oynatıcısı senin gibi dönenlerle de karşılaştım, onlar için iyi sonlanmadı.
Look, I know who you were in your past life. I looked into it. You were a con artist, a snake charmer who made his money off people's false hopes.
senin için deliriyorum 16
senin için değil 62
senin için çıldırıyorum 35
senin için 556
senin için endişeleniyorum 79
senin için ne yapabilirim 292
senin için korkuyorum 18
senin için endişelendim 53
senin için üzgünüm 22
senin için mi 51
senin için değil 62
senin için çıldırıyorum 35
senin için 556
senin için endişeleniyorum 79
senin için ne yapabilirim 292
senin için korkuyorum 18
senin için endişelendim 53
senin için üzgünüm 22
senin için mi 51