Sorun bu değil tradutor Inglês
2,444 parallel translation
- Sorun bu değil.
- That's not the problem.
Hayır, sorun bu değil.
No, that's not the point.
Sorun bu değil Hep patron sendin
This wasn't a pr0blem. Y0u always were in charge.
Asıl sorun bu değil!
That's not what the problem is!
Çünkü sorun bu değil.
That is not the point.
Sorun bu değil, Kevin.
That's not the problem, Kevin.
Şu an sorun bu değil ki canım, sen o gemiye binecek misin?
Not that I worry about the outside We talked about this, how much is in that boat?
Sorun bu değil artık.
That's not the question that matters.
İşime mâl oldun ama sorun bu değil.
You cost me my job... Which is okay.
Sorun bu değil.
It's... it's not that.
Hayır, bu sorun değil Meredith.
No, that's okay, Meredith.
bu azınlık için milyonlar harcamak sorun değil
An investment of a few million is no big deal.
Hiç sorun değil. Bu harika.
It's okay.
Ama bu sorun değil.
But it's Okay.
Bu sorun değil. Ben gitmek zorundayım, sen kalmak zorundasın.
- l have to leave and you have to stay.
Bu sorun değil ne söyleyeceğini biliyorum ve çok sert davranmıyorum.
That's fine.
Bu konuda sorun çıkarmakta kararlısın, değil mi?
Boy, you are just so determined not to be cool about this.
Hayır, sorun değil bu.
No, no, that's cool.
Bu terapi değil diye birden hiçbir sorun kalmadı mı?
This isn't therapy, so it's okay all of the sudden?
O çektiğin her neyse devam et sorun değil ama bu saçmalıklarla insanları meşgul etme.
Look, if you want to add glitter to that glue you're sniffing, that's fine, but don't dump your wackadoo all over us.
Sorun her zaman bu değil mi zaten?
Isn't that always the case?
Deneyselci olmakla ilgili tek sorun da bu, öyle değil mi?
Well, that's the whole problem with being an empiricist, right? What is?
Ama bu sorun değil. Böylece kalan zamanını toplum için çalışarak harcayabilirsin.
But that's okay,'cause you can use the extra time to work on your domestic side.
Daha önce hiç ona bu ismi vermemiştin de, neyse sorun değil.
It's just that you've never called it that before, but okay.
Başkalarının böyle düşünmediğini biliyorum bu da sorun değil.
I know some other people don't think that way, and that's cool too.
Bu adamın sorun olduğunun farkındasın, değil mi?
You know you got a problem there, right?
Tamam, tatlım, bu büyük sorun değil.
Okay, sweetie, it is no big deal.
Sorun şişme adam değil, bu müzik.
It's not the puffy guy... it's this music.
Bizim için bu sorun değil.
We are all okay with it.
Bence bu sorun yapılacak birşey değil.
I really didn't think it was such a big deal.
Ama bu sorun değil, çünkü sahip olduğum her bebek, aldığım ya da verdiğim her öpücük, her gözyaşı, içtiğim her kadeh şarap vücudumda görünüyor.
Well, I'm just fine with that, because every baby I ever had, every kiss I gave or got, every tear, every glass of wine is right here on my face.
Hayır bu bir sorun, çözüm değil.
No, it's the problem, not the solution.
Bu terapi değil diye birden hiçbir sorun kalmadı mı?
This isn't therapy, so it's okay all of a sudden?
Bu senin için sorun değil mi?
And you're okay with that?
Elimden gelenin en iyisini yaptım annesine kendi söylemek istiyorsa bu da Amber ile olan arkadaşlığını koruyacaksa sorun değil.
You know, I did the best I could. And if she wants to tell her own mother, and that helps Amber keep her friendship, then, you know, that's okay.
Bu krizi çözmek için atanan kişinin Goldman Sachs'in eski CEO'su olması bir sorun değil mi? Krizin başlamasında önemli rol oynayan bir kişinin.
Isn't there a problem when the person in charge of dealing with this crisis is the former CEO of Goldman Sachs someone who had a major role in causing it?
Sizce bu bir sorun değil mi?
- I don't see why.
Yoksa bu - Bir sorun olmaz, değil mi?
That's not... that's not a problem, is it?
Bu sorun değil.
That's no problemo.
Tatlım, o tür bir sorun değil bu.
Honey, not that kind of situation.
Bu o adama sorun olmaz, çünkü o yaratıcının kozmosta olduğuna inanan bir adam değil.
Well, that wouldn't trouble this man, because he believes that the creator is not out there in the cosmos.
Sorun değil. Bu kadar endişeli bakma.
It's OK, don't look so worried.
Bu senin için sorun olmaz, değil mi?
Is that all right with you?
Ama bu teori için bence bu bir sorun değil.
But I don't think that's a problem with this theory.
Bu o kadar büyük bir sorun değil.
It's not that big a deal.
Ve bu senin için sorun değil mi?
And you're okay with that?
Sorun şu ki ; bu iş çok kazançlı değil.
Problem is, it's not very profitable.
Bu sorun değil.
And that's fine.
Tamam. Mobilyaları evde tutmak sorun olmuyorsa bu çirkin saati evde tutmakta sorun değil.
Okay... well, if it's okay to keep the furniture, it's okay to keep this butt-ugly clock.
Bu sorun değil.
That's not a problem.
Burada yeniyim ama sanırım bu uluslararası bir sorun oluyor, değil mi?
Now, I know I'm the new guy here, but I think that's kind of international incident-y, isn't it?
sorun bu mu 22
sorun bu 79
bu değil 117
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
sorun bu 79
bu değil 117
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154