Telefon yok tradutor Inglês
1,180 parallel translation
Saat 6'dan sonra hastalara telefon yok.
No calls for patients after 6 PM.
Telefon yok dedim!
I said no calls!
Telefon yok.
No phone.
Kiralık odalar, 50 sent... telefon yok, yemek yok, evcil hayvan yok... sigara içmeyecem... " Haydi, millet!
Hi Mommy! " Trailers for sale or rent... Rooms to let, fifty cents...
- Orada telefon yok.
There isn't one there.
- Telefon yok, efendim.
Not on the lot, sir.
Bu evde çalışan bir telefon yok.
There aren't any working phones in the house.
Araba, ve telefon yok.
No car, no phone.
Burada telefon yok mu?
Don't you have a phone here?
- Telefon yok.
- No telephones.
Üst katlarda hiç paralı telefon yok mu?
Are there any pay phones on the upper floors?
Telefon yok, kutlama yok, şampanya yok.
No telephone calls... no high-fives, no champagne.
Evet. Telefon yok, stres yok. İki gün boyunca dinlenip rahatlayacağız.
Yes, no phones, no stress- - just two days of rest and relaxation.
Müzik yok, radyo yok, televizyon yok, telefon yok, hiçbir şey yok.
No stereo, no radio, No tv, no nothing.
Telefon yok.
No more phone calls.
Telefon yok.
No telephone.
Artık telefon yok.
No more phone.
Dur tahmin edeyim, telefon yok ama bir sürü silah var.
I'm guessing no phone and a lot of guns.
Odasında telefon yok... bu yüzden, öndeki masaya mesajlar bırakırım... o da beni arar.
She doesn't have a phone in her room... so I leave messages at the front desk... and she calls me back.
Buralarda kontörlü telefon yok mu?
Isn't there a payphone here?
Müdüriyette odana telefon edildiğine ya da ziyaretçin olduğuna dair bir kayıt yok.
The manager's got no record of any phone calls made from the room. No visitors.
17 kez aranmış aynı numaranın içinde bulunduğu telefon kayıtlarını yok etmeye çalışırken yakaladım.
I caught him trying to destroy phone records on which the same number was called 17 times.
Gambit tutuklanırsa, telefon hakkı yok mu?
If Gambit being arrested, don't he get one phone call?
Bir telefon rehberin yok mu?
Do you have a phone book?
Telefon ya da kablo hatları yok.
No phone or utility lines coming in.
O benim bir arkadaşım oh tabi tabi telefon rehberinde ismi yok ama ve ondan 13 yıldır haber alamadın?
- She's a friend of mine. - Oh, sure she is! That explains why she's got an unlisted number, and you haven't heard squat from her in 13 years.
- Telefon, tekne ve kurtuluş yok.
- No phones, no boats, no way out.
" Satılık veya kiralık treylerler... 50 sente kiralık odalar... telefon yok, yemek yok, evcil hayvan yok... sigara içmeyecem...
" Trailers for sale or rent... Rooms to let for fifty cents...
Telefon, televizyon, grup yok.
No phone, no TV, no band, nothing.
Eve telefon açtım kimse çıkmıyor abiciğim. Bekle bekle kimse yok.
I phone him, no one answers.
Sana daha önce de söyledik, özel telefon görüşmesi yok.
We've already told you, no special phone privileges.
Bana telefon numarasını vermedi, çünkü telefonu yok.
He wouldn't give me his number, because he doesn't have a phone.
Telefon numaranıza ihtiyacım yok.
I don't need your phone number.
Söylendiği gibi telefon, televizyon da yok.
- No. And as you were told, there's no telephone service, there's no TV.
- Telefon yüzünden oldu. - Hayır telefonda bir şey yok.
No, it's the phone It's one of those- -
On sekiz yıl, tek kelime, tek mektup, tek bir lanet telefon bile yok.
Eighteen years - not a word, not a letter, not a fucking call.
- Başka bir telefon yok mu?
I've told you there's no other phone, and mine is dead!
Adres yok. Telefon numarası, çağrı cihazı, cep telefonu yok.
There's no address telephone number, pager number, mobile phone.
Burada telefon numarası yok. Sadece adres var.
There's no telephone number,... just the address.
Aramam gerekirdi ama bende telefon numaran yok.
I would have called, but I didn't have your number.
Böylece telefon faturalarını beklememize gerek yok.
That way we don't have to wait for the phone bills.
- Telefon numaram sizde yok.
- Driving without my phone number.
Telefon numaraları bile yok.
You don't even have phone numbers.
- Burada telefon falan yok!
There's no telephone here.
Fişim yok ama? Ben bir kaç yere telefon açar ayarlarım
I don't have the receipt.
Telefon kulübesini kullananı hatırlayan yok.
Nobody remembers anybody using the phone box.
Telefon da mı yok?
No phones, either?
Telefon kayıtlarında bir şey yok.
Phone records don't show anything.
İsim yok, telefon numarası yok, hiçbirşey.
No names, no phone numbers, nothing.
Telefon numarası yok, parmak izi yok, iş adresi yok. Pekala. Teşekkür ettim.
OK, fine. I tanked.
Moskova'yla neden telefon bağlantısı yok?
Why is there no phone line to Moscow?
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65