Tâkip tradutor Inglês
24 parallel translation
Beni tâkip ederseniz eğer. I - gor!
If you will follow me.
Beni tâkip edin, lütfen.
Follow me, please.
Beni tâkip edin!
Follow me.
Birisi beni tâkip ediyor.
Somebody's chasing me.
Bu izi diğer bot izlerinden ayrı olarak tâkip ettim.
I could pick out his tracks among the others and follow his boots.
İlçe polisi tamamen hâtâlı bir tâkip içinde.
The county police are utterly at fault.
Sizi tâkip ettim.
I followed you.
Sizi tâkip edeceğimi tahmin etmemiş olduğunuzdan olsa gerek.
That is what you may expect to see when I follow you.
Seni tâkip ederim o zaman.
I'll follow you, then.
Onu hiçbir zaman evine kadar tâkip etmedim, buzdolabında sevişmedim.
I never followed her home. I never had sex with her in her refrigerator.
Onu tâkip et.
Follow her.
90'ların sonuna doğru, televizyonlardaki kameralarla kişiliklerimizi evlerinde tâkip etmeye müsâittik.
We were able to follow our residents in their home - With cameras in TVs since the late 1990's.
Çocuğu tüm gece tâkip ettim.
I followed the kid all night.
Neden bizi tâkip ediyorsun?
Why are you following us?
Tâkip mi?
Following you?
O'nu buraya, Stans'in ve yüzüğün yanına kadar tâkip ettim. fakat çok geç kalmıştım.
I followed him here to Stans and the ring, but I arrived too late.
Bu yüzden sizi tâkip ediyordum.
That's why I was following you.
Yüzük şuan Anglet'te. Ve izini tâkip etmem gerekiyor.
Anglet has the ring now, and I need to get back on the trail.
Fakat tâkip ettim.
But I kept track.
Slocombe'nin seni tâkip ettiğini biliyoruz.
We know that Slocombe was tracking you.
Beni tâkip edin.
Follow me.
Ve tâkip edildiğini düşünüyordu.
And he thought he was being followed.
O zaman kaçarken bizi tâkip edenler...
So back in the alley there, that was probably...
Matt'i tâciz ediyorlardı.. ... ve tâkip edildiğini düşünüyordu.
Matt was getting harassed, and he thought he was being followed.