Yarın pazar tradutor Inglês
208 parallel translation
" Yarın Pazar.
Tomorrow's Sunday.
Ama yarın Pazar.
But tomorrow's Sunday.
Yarın pazar.
Tomorrow is Sunday.
Yarın pazar yerinde konuşacağı söyleniyor.
Word is about that he will speak in the marketplace tomorrow.
Yarın pazar, Peder Coleman öldüğünden beri Azize Mary'deki ilk ayin olacak.
Tomorrow Sunday, will be first mass at St. Mary's since Father Coleman died.
Yarın pazar olduğu için çok sevinçliyim.
I'm glad tomorrow's Sunday.
Pekala yarın pazar ve haftanın geri kalanında herkesin midesi ekşiyecek.
Well, Sundays around here give folks sour stomach for the whole rest of the week.
- Bak, yarın Pazar.
- Listen, tomorrow is Sunday.
- Ama yarın Pazar.
- But tomorrow's Sunday.
Yarın pazar.
Tomorrow Sunday is.
Yarın Pazar.
Tomorrow's Sunday.
- Yarın Pazar.
- Tomorrow's Sunday.
Ama yarın pazar.
But tomorrow's Sunday.
Yarın Pazar.
Tomorrow's sunday.
Yarın Pazar.
It's Sunday tomorrow.
- Yarın Pazar.
- Tomorrow is Sunday.
Yarın Pazar günü.
It'II be Sunday tomorrow.
Bugün cumartesi, yarın pazar.
Tomorrow is Sunday.
Yarın Pazar.
Tomorrow is Sunday
Ertesi gün. Fakat yarın Pazar.
They advertise next-day service, but tomorrow's Sunday.
Yarın Pazar.
Tomorrow is Sunday.
Aldırmayın, yarın pazar.
Never mind, tomorrow's Sunday.
Yarın pazar açıldığında 1500 hisseyi 50 seferde almanı istiyorum.
When the market opens tomorrow, I want you to buy 1 500 July 50 calls.
- Yarın Pazar..... ve, bana dua etmek dışında bir şeye yeltenirsen, kaybedersin, Doc.
Tomorrow's Sunday, and, unless you intend to out pray me, you just lost, Doc.
Yarın pazarın kurulduğu gün, bu da 40 öğle yemeği demektir.
It's market day tomorrow, that's forty lunches.
Yarın Pazar!
Tomorrow's Sunday!
Yarın Pazar, tatil.
Tomorrow's Sunday, day off.
Güzel, yarın... pazar!
"Fine, tomorrow... Sunday!"
Yarın hayvan pazarına gideceğim için bu parayı bir kenara koymuştum. İşlerim için bir hayvan alacaktım.
I put this money aside because I was going to go to the fair tomorrow to buy a beast to help with my work.
Mecburen yarın buluşacağız, ilk pazarı izleyen gün normaldir.
We reciprocate, since it's the day after the first Sunday.
Hayır, yarın değil. Pazar günü, dörtte burada.
No, not tomorrow. sunday, four o'clock, here.
Ama yarın sıradan bir Pazar değil.
And tomorrow is not an ordinary Sunday.
Yarın, Cuma, sonra Cumartesi, sonra Pazar.
Tomorrow's Friday, then Saturday, then Sunday.
Yarın Cuma, sonra Cumartesi, sonra Pazar.
Tomorrow's Friday, then Saturday, then Sunday.
- Yarın ve Pazar çalışmıyorlar.
- They don't work tomorrow or Sunday.
Bir pazar gününü daha atlattığım aklıma geldi. Annem gömülmüştü ve yarın her zamanki gibi işe geri dönecektim.
It occurred to me that I'd made it through another Sunday, that Mama was buried now and tomorrow I'd be going back to work as usual,
Yarın, günlerden Pazar.
Tomorrow is Sunday. I'll have to ride.
Pazar günü 600 yarışını kazanırsa... devlet için önemli miktarda para tahsil edebiliriz... artı daha sonraki yarışlardan gelecek paralar da var.
If he wins the 600 on Sunday... we could collect a lot of money for the government... plus all the winnings from future races.
- Bak, yarın pazar.
Can I talk to you for one minute?
Yarın senin, benim bütün kuru-temizleyen görkemimde beni gördüğün zaman Ve benim Pazarım, toplantı giysilerine gider
Tomorrow when you see me in all my dry-cleaning splendor and my Sunday-go-to-meeting clothes,
Yarın köle pazarı kurulacak, inci pazarının hemen yanında.
Pearl Market? - Sulleiman loves pearls. He collects them.
Bugün Cumartesi, yarın da Pazar...
My permit will end until you Find out about my situation.
Pazar günü gece yarısı bu kamyonda olacaksınız.
You meet this truck Sunday at midnight.
Yarın günlerden Pazar.
Tomorrow is Sunday.
" Annem bana seninle konuşmamamı söyledi. Ne bugün, ne yarın ne de pazar.
My mother told to me not to be talking with you to-day, or tomorrow, or on the Sunday ;
Bunların maaşlarının toplamı, Ortak Pazar ülkelerinin yarısının gayri safi milli hasılasından fazladır.
Their accumulated salary is higher than the gross national product... of half the nations in the Common Market.
Yarın günlerden pazar adamım.
Tomorrow is Sunday, man.
Ancak Silver Blaze'ın pazar gününe yarışacağı konusunda çok umutluyum.
But I have every hope that Silver Blaze will start on Saturday.
Kayakçılar, her zaman kupa galibi takımın belirlendiği Pazar finalinde yer almak için yarışıyor.
Skiers are competing for spots in Sunday's final competition where all times are applied towards determination of the team cup winner.
Yarın ya da pazar evde misin?
Are you home tomorrow or Sunday?
Pazar gecesi, yani yarın gece DeLorean'ı terk edilmiş gümüş madeninin yanındaki raylara yerleştiririz. BURADAN BAŞLA GÜMÜŞ MADENİ
Tomorrow night, Sunday, we'll load the DeLorean onto the tracks here, on the spur right by the old abandoned silver mine.
pazar 161
pazartesi 216
pazar günü 59
pazarlık 23
pazartesi mi 18
pazartesi görüşürüz 74
pazartesi sabahı 26
pazar mı 17
yarın 1367
yarın görüşürüz 752
pazartesi 216
pazar günü 59
pazarlık 23
pazartesi mi 18
pazartesi görüşürüz 74
pazartesi sabahı 26
pazar mı 17
yarın 1367
yarın görüşürüz 752
yarına 24
yarın ararım 21
yarın gel 39
yarın sabah 8 21
yarın konuşuruz 62
yarın akşam 77
yarın öğleden sonra 16
yarın görüşmek üzere 36
yarına kadar 33
yarın sabah görüşürüz 30
yarın ararım 21
yarın gel 39
yarın sabah 8 21
yarın konuşuruz 62
yarın akşam 77
yarın öğleden sonra 16
yarın görüşmek üzere 36
yarına kadar 33
yarın sabah görüşürüz 30
yarın gidiyorum 39
yarın olmaz 23
yarından sonra 30
yarın sabah 190
yarın gece 101
yarın ne yapıyorsun 17
yarın gelin 16
yarın büyük gün 21
yarın mı 170
yarın saat 10 21
yarın olmaz 23
yarından sonra 30
yarın sabah 190
yarın gece 101
yarın ne yapıyorsun 17
yarın gelin 16
yarın büyük gün 21
yarın mı 170
yarın saat 10 21