Ziyanı yok tradutor Inglês
408 parallel translation
Ziyanı yok.
That's all right.
- Ziyanı yok.
- That's all right.
Ziyanı yok, aileden biri olarak kabul edersiniz.
That's all right, just consider me one of the family.
- Ziyanı yok Alan.
- lt's all right, Alan.
Ziyanı yok... ilham gelince -
Quite right. When inspiration calls...
Ziyanı yok. Geldiğinize sevindim!
It's nice to see you and to make your acquaintance.
Ziyanı yok, bürosunda bekleyeyim.
Think I'll take a chance and wait in his office.
Ziyanı yok.
What's the difference?
Ziyanı yok, kendi anahtarlarım var.
It's all right. I always carry my own keys.
- Ziyanı yok, ben öyle severim.
- That's all right, I like them that way.
- Ziyanı yok Rogers.
- It's all right, Rogers.
Ziyanı yok, bitanem.
Never mind about that, darling.
- Ziyanı yok.
All right.
- Ziyanı yok, Milly.
That's all right, Milly.
"Ziyanı yok." dedi ve çıktı.
She said never mind and left
- Ziyanı yok. Ben de...
- That's all right.
Ziyanı yok.
It's nothing.
Bir kerenin ziyanı yok.
Don't hurt my feelings.
Ziyanı yok.
But no matter.
- Ziyanı yok, sağ ol.
- Want to change places?
Ziyanı yok. Hazırım.
That's all right.
Sorun değil, ziyanı yok.
That's all right, no harm done.
- Ziyanı yok.
That's all right.
Ziyanı yok. Siz nasıl isterseniz.
Whatever you say.
- Ziyanı yok Çavuş.
Quite all right, sergeant.
- Ziyanı yok.
- It's quite all right.
Ziyanı yok Stella.
That's all right, Stella.
Gel, ziyanı yok.
Come, on, it's all right.
Ziyanı yok.
Oh, it's all right.
Ziyanı yok, başka bir zaman.
Never mind. Next time.
- Ziyanı yok.
- Oh that's alright sir.
Kusura bakmayın. - Ziyanı yok.
- It's all right.
- Ziyanı yok.
- Oh, no, it's all right.
Ziyanı yok.
It's all right.
- Ziyanı yok.
- It's all right.
- Ziyanı yok, Goldie.
- That's OK, Goldie.
- Ziyanı yok.
- Never mind
Ziyanı yok.
Don't worry.
Ziyanı yok.
No harm done.
Ziyanı yok.
Excuse me.
Sonuç olarak, aile 7.4 milyon yenin... yok yere ziyan olmasının... sıkıntısını çekmiştir.
As a result, the family suffered the senseless loss of 7.4 million yen.
Evet, güzel. İhtiyar ölürken bütün servetinin... ziyan olmasına hiç gerek yok.
Yes, well, there's no point in allowing the old man to die... with his estate all muddled.
Çaksam bile ziyanı yok.
Anyway, even if I fail I'm not going to worry.
- Ziyanı yok.
Oh, that's not important.
Ziyanı yok.
Forget it.
Şefim Vercingetorige'in silahlarını Sezar'ın ayaklarına attığı gibi bende silahımı... senin ayaklarına atıyorum. Hadi, teslim oluyorum. Ziyan edecek vaktim yok.
I toss my weapon at your feet as Vercingetorige, my chief, tossed his... at Caesar's feet, come on, I'm surrendering. I've got no time to waste!
Ziyan edilecek suyumuz yok.
We got no water to spare for that.
Ziyanı yok.
No problem.
- Elbette, ziyanı yok.
- Sure, no problem. - What?
Ziyanı yok.
Oh, that's all right.
- Hayır. Daha fazla kaynak ziyanı yok.
Enough of wasting resources.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73