English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ A ] / Acıdı mı

Acıdı mı tradutor Espanhol

1,857 parallel translation
- Canın acıdı mı? - Evet. - Özür dilerim.
- Te he hecho daño, lo siento.
Senin elin acıdı mı?
¿ Cómo fue para ti?
Acıdı mı?
¿ Te duele?
Canın acıdı mı?
¿ Te dolió?
Acıdı mı?
¿ Esta herido?
Çok acıdı mı?
¿ Duele mucho?
Canım acıdı.
¡ Ay!
Acınası birisin ve seni tanıdığım için ben daha da küçük biriyim.
- Buen chico. Eres patético y soy un ser inferior para conocerte.
Çünkü yaparsam, sana Tucker'ın evden ayrıldığnı söylersem, sana 12 yıldır..... yalnız yatmadığımı söylersem, sana kalbimin bazen o kadar çok acıdığını ve göğsümden çıkarıp atmak istediğimi söylersem, hem de ellerimle, güçsüz düşerim.
Porque si lo hiciese, si te dijese que Tucker se fue, si te dijese que no había dormido sola durante 12 años, si te dijese que mi corazón me duele tanto a veces, que quiero arrancarlo de mi pecho con mis propias manos... me haría pedazos.
Bu daha çok, inancımıza ve atalarımıza yapılmış açık bir saldırıdır.
Si no, más bien, un ataque abierto a nuestra fe y la fe de nuestros ancestros.
Tanrım, Bud dışarıda neler oluyor? Bunu açıklayamam.
Por Dios, ¿ por qué no te vas ahora?
Çünkü ona acıdım.
Por que todo el tiempo, solo pude sentir lástima por ella.
- Dışarı bak, B. İlk cevabım gökyüzünün açık mavi olduğu, olurdu.
Mi primera respuesta sería que el cielo está claro y despejado.
- Tabii gerçekti ve canım acıdı.
- Es real y duele.
Davranışlarımızı değiştirmeliyiz artık dışarıda açıktayız.
Tenemos que moderar nuestro comportamiento ahora que estamos a la vista de todos.
Onlara acıdığım için söylemiyorum. Fakat Wang Sheng'e çok fazla iş çıkarıyorsun.
No me apiado de ellos pero das demasiado trabajo a Wang Sheng.
Ben ikinizin toplantıda kıs kıs gülmekten başka bir şey yaptığınızı göremedim, hâlinize acıdım.
Con sinceridad. No fue esa la impresión que tuve. Cuando los vi a ustedes de risitas en la reunión, sentí vergüenza.
Hayatım boyunca zaten herkes bana acıdı.
He tenido bastante caridad para toda la vida.
Senin acıdığın kızmıydım?
¿ Era tu obra de caridad?
- Canım acıdı!
Dios, eso arde.
- Acıdım ona.
- Me dio lástima.
- Acıdın mı?
- ¿ Lástima?
Annemle yaşamak ve dırdırını dinlemek zorundayım. Ve tanıdığımız herkes bana acıyarak bakıyor.
Tuve que ir a vivir con mi madre y escuchar toda su mierda todo el día mientras que todos los que conocemos me miran con pena.
Hayır, baba. Benim utandığım okula yemek taşımak zorunda olmam. Onu tuvalette yemek sonrasında arkadaşlarımla yemek yemek için dışarı çıktığımda aç değilmiş gibi davranmak.
No, lo que me da vergüenza es tener que llevar el almuerzo en una bolsa y comerlo en el baño, y luego salir con mis amigas y pretender que no tengo hambre cuando vamos a almorzar juntas.
Şu, güneş ışığı mı? Evet, burası dışarı açılıyor.
- ¿ Eso es la luz del día?
- Acıdığım için sevişmekten bahsetmiyorum.
- No lo hago por piedad.
Burası 24 saat açık mıdır?
¿ Están abiertos las 24 horas?
Tedavi süreci acılı mıdır?
¿ Duele? El tratamiento.
Hazır olmadığımızı açıkça görebiliyorduk. Philippe dışında herkes bunu görebiliyordu, işte o an vazgeçtim.
Cuando él pudiera ver claramente que no estábamos listos... todos podían verlo, salvo Philippe... y esa vez se rindió.
Ve acıdım.
Sí.
Bence sen tanıdığım en acımasız insanlardan birisin.
Creo que eres una de las personas mas crueles que he conocido.
Kömür satıcısı, buz satıcısı, hepsi buradaydı bugün bakkal olamaz mı, kasap, fırıncı, onlar bu şekilde çalmaz eğer dışardaki benim sevgilimse, kollarım ve kalbim sonuna kadar açık.
No son el tendero, el carnicero, el panadero, no llaman así. Si mi amor está fuera, abro mis brazos y mi corazón.
Acıdın mı yoksa yanlışlıkla mı oldu?
¿ Esto es un acto compungido o un error?
Canım çok acıdı.
Eso realmente dolió.
Senin dışında onu bilen yada onun açıldığı, konuştuğu başka biri var mı?
¿ Hay alguien más, aparte de usted, con quien ella estaría dispuesta a hablar?
... kamu itimadı açısından yeterli bir sistem değil. Ben şahsen bu konuyu kongreye taşıdım ve FDA'nın üretilen her yeni biyo-teknoloji ürününü test edip kontrolden geçirmesi gerektiğini ve güvenli olup olmadığına karar vermesini önerdim.
Personalmente acepto que el Congreso debería cambiar la ley, el Congreso debería crear un sistema de modificación obligatorio que asegure que producto que busque la aprobación de la FDA y la FDA emita un concepto de "Seguro" para cada producto.
Sonunda acıdım. - Ama, sen beni aradın.
y al final cedí.
Şey, bilmiyorum acıdım galiba.
Me da pena, creo
Evlat, annen ve küçük annen dışarıdayken, sana gizli, karanlık bir aile sırrını açıklayacağım.
Hijo, mientras que tu madre y tu pequeña madre están afuera, Te dejare entrar, en el mas grande y oscuro secreto de la familia.
Acıdı mı?
- ¿ Dolió?
Kocanla irtibatta olduğunu da biliyorum. Çok açık ki cinayete yardım ve yataklıkla karşı karşıyasın. Yani 50 yaşında falan dışarı çıkarsın şansın varsa.
También sé que has estado en contacto con tu esposo y sólo para que quede claro te enfrentas al cargo de cómplice de homicidio así que saldrás de la cárcel cuando tengas cerca de 50 años, si tienes suerte.
- Açık konuşayım D.C. bürosu arkadaşının bir terörist olduğundan şüpheleniyor.
Hablando sin rodeos, Charlie, la Fiscalía sospecha que tu amigo es terrorista.
Sana yanılmış olman gerektiğini söylerler, ki bu yüzden her zaman testleri iki kere yaparım. Sonra diğer adamı suçlarlar, ki masumlarsa bu mantıklıdır. Ama açıkçası, yarısı masum değildir.
Te dicen que debes estar equivocado por lo cual hago los análisis dos veces y luego le echan la culpa a la pareja lo que tendría sentido si son inocentes pero obviamente la mitad de ellos no lo son.
Bunun dışında Buddy Garrity'e Garrity Motors'da kışın yapılacak açık artırmayla öğretmen alımını üstlendiği için teşekkür ederim.
También me gustaría agradecer a Buddy Garrity... el que se haya ofrecido generosamente a ser el anfitrión... en Garry Motors de la subasta de invierno de la APA.
Sanırım önemli olan, daha soğuk olduğunu bildiğimizi bilmen ve dışarıdan daha objektif gözükmen içinde daha fazla acı çekerken. Ben iyiyim.
Creo que es importante que sepas que nosotros sabemos que cuanto mas fría y mas objetiva que parezcas por fuera, más sufrimiento estás sintiendo por dentro.
Bu içeri girdiğimiz kapı, dışarı açılan başka kapı var mı?
Esta puerta, ¿ es la única salida?
Şimdi kendime acıdım.
Madre mía, soy miserable.
Acaba ağaçlara dövme yapınca, insanlar gibi acı çekiyorlar mıdır?
Me pregunto si hacerse un tatuaje le duele al árbol tanto como a los humanos.
Canın acıdı mı?
- ¿ Te dolió?
Senin beni tanıdığını söylüyor ve açıkçası, tanımıyorsun.
Dice que usted me conoce, y es claro que usted no me conoce.
Acıdır ki, aslında Viper'den daha beter kişilerle çıktım.
Lamentablemente, a decir verdad salí con gente mucho peor que Serpiente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]