Altın mı tradutor Espanhol
11,610 parallel translation
Bayan Dahl'a dava açmanızın altında yatan başka bir sebep var mıydı?
¿ Tenían algún motivo oculto para demandar a la Srta. Dahl?
Umarım pantolonlarınızın altında tenis raketi saklıyorsunuzdur, Çünkü siki'nin özel bir tarafı olmadığına eminim.
Espero que tengas un brazalete de diamantes en tus calzones, porque seguro no hay nada especial sobre tu polla.
Bilgin olsun, onun vasatın altı bir dedektif sanmıştım.
Conste que pensé era una investigadora mediocre.
Pat annenle geldiğinde masanın altında olacağım.
Estaré escondido aquí abajo cuando Pat llegue con tu madre.
Masanın altına sen gir, pastayı ona ben kaldırtayım.
Tú te metes ahí debajo y yo le haré mover la tarta.
Bir arkadaşım bir kızla çıkıyordu, evet ve kız onun bir sehpanın altına yatmasını istedi...
Un colega salió con una pájara, sí, y quería acostarse con él debajo de una mesa de café...
Yangın söndürücü altında hidrokarbon ve vuruntu önleyici karışımı buldum.
Debajo del retardante, encontré una mezcla de hidrocarburos, agentes antidetonantes...
- Geçtiğimiz altı ay boyunca aradığımız adam olup olmadığını öğrenmek için Orlando'dan DNA örneği almaya çalıştık.
Por los últimos seis meses, hemos intentado obtener una muestra de ADN... de Orlando que confirme que se trata de nuestro hombre.
Tamam, "Her taşın altını aradık." açıklaması yapalım.
Bien, haremos una declaración de "no escatimar esfuerzos".
Orada kıvranıp duran sağ olsun, zemin arabanın altından öyle bir kaydı ki ağırlık dağılımındaki en ufak bir değişiklik arabanın dengesini bozabilir... -... ve bizimki de yolcu olur.
Gracias a él desplazando por ahí, ha movido el suelo bajo el coche de una manera que incluso el más mínimo cambio en la distribución de peso puede alterar el equilibrio y él es un caso perdido.
Biliyor musun, koltuklarımızın altını birleştirince koca bir yatak haline geliyor.
¿ Sabes que si sacamos los asientos desde abajo hacemos una cama inmensa?
Öyle bir şey olursa alt akciğer bağını kesip akciğerini oradan uzaklaştıracağım.
Entonces cortaré el ligamento pulmonar inferior y moveré su pulmón fuera del camino.
Siz onun izini arayın, ben de onu alt edeyim, tıpkı Vartox'a yaptığımız gibi.
Ustedes encuéntrenlo, y yo me haré cargo de él como lo hicimos con Vartox
Bunu uyurken yastığımın altına koymamı söylüyorlar.
Quieren que duerma con esta cosa bajo mi almohada.
Ve o yaşamak eğer dakika vardı. [Yavaş nefes] Ve, ah, biliyorsun sonraki şey, Ben şimdiye kadar duydum sesin patlama duydum Doğru ayaklarımın altında olduğu için.
[exhala lentamente] Y, eh, lo siguiente que sabes, Escuché la explosión más fuerte que he escuchado
Onların beceriksizliği yüzünden, hepimiz stratosferde veya Gabriel'in topuklarının altında iç organlarımızdan asılacağız.
Todo terminaremos colgados de nuestras entrañas... desde la estratósfera o sin duda alguna bajo el talón de Gabriel... debido a nuestra incompetencia.
Ona yardım ederken baskı altındaydın.
Estabas bajo coacción cuando le ayudaste.
Dün gece rüyamda Downton'daki parktaydım. Ulu ağacın altında Sybbie ile yürüyordum. Güvercinlerin cıvıldamalarını dinliyorduk.
" Anoche soñé que estaba en el parque de Downton, paseando con Sybbie bajo los grandes árboles, oyendo a los pichones susurrando en las ramas.
Yayın istasyonunun altındayım.
Estoy justo debajo de la estación de radio.
Altı dakika içinde takımın Oscar Mike hazır olsun.
Quiero a su equipo Oscar Mike en seis minutos.
Uzaklaştırılmış olacak, elbette, iki haftalığına. Öfke yönetimi danışmanlığını kabul etmesinin ardından altı aylık bir deneme dönemi. - Sanırım bu küçük orospular hiçbir şey almayacak.
Será suspendida, por supuesto, por dos semanas... seguidas de un periodo de prueba... si ella accede a tomar terapia de manejo de ira.
Aferin sana.Derin nefes al bakalım. Verme nefesini. Suyun altındaymışsın gibi tut.
Está bien, necesito que respires profundo y aguantes el aire, como si fueras un nadador debajo del agua.
Ayağımızın altına daha öncede karpuz kabuğu koymuşlardı.
Teníamos que extender la alfombra debajo nuestro antes.
Biz de sokakların altını üstüne getirip bu ikisini öldürenler hakkında bir şeyler öğrenebilecek miyiz bakalım?
Dejémonos de rodeos, mirar si dicen algo en la calle sobre quién golpeó a estos dos.
Tırnak içinde ilham aldığım şeyleri yazıp sayfanın ortasında siluetim ve sayfanın altına da ismimin her harfi için bir kelime koyacağım.
Pondré citas inspiradoras en las esquinas, y luego mi silueta en el centro de la página y las letras de mi nombre hacia abajo en un lado con una palabra para cada letra.
Koltuğun altına baktın mı?
¿ Viste debajo del sofá?
Kocaman ambarınız varken yatağının altına mı?
¿ Debajo de tu colchón, en ese granero tuyo?
Şimdiyse uğruna çalıştığım her şey bursum, asistanlık şansım, itibarım hepsi risk altında çünkü seni kurbansın sandım.
Y, ahora todo por lo que he trabajado duro mi beca, mi puesto de profesora, mi reputación están en peligro porqué te vi como la víctima.
Ayağımın altında nükleer bir bomba var, tamam mı?
Tengo una cabeza nuclear a mis pies, ¿ de acuerdo?
Tamam o zaman, ben şu ağacın altına kurulup patlamış mısır kataloğuna bakacağım biraz. Araşma değil bu. Sadece "selam" edeyim dedim.
Correcto, lo patearé debajo del arbol y mira este catalogo de pelis rápido.
Boklu Jimmy, Amerika'ya taşınınca birden adam olduğunu görünce etkileneceğimizi ve bir şekilde, altındakinin bizim zırlak, otuzbirci kardeşimiz Boklu Jimmy olduğunu unutacağımızı sanıyor.
Jimmy el mierdoso se va a América, y de repente, se cree que es una mierda de la hostia y que todos estaríamos impresionados y de alguna manera olvidar que debajo de todo eso, él es todavía nuestro hermanito llorón idiota, Jimmy el mierdoso.
Benim ailemin evimde yaşayıp, benim mülkümü korumak için çalışıp kendi üvey oğlunun altında mı kalacaksın?
¿ Vivir en la casa de mi familia? Trabajar para mantener mi finca... - y que tu hijastro tenga más jerarquía.
Bir ağacın altına çadır kurmasını mı?
¿ Armar una tienda bajo un árbol?
Ayarlarım ama senden rüyanın altında yatan anlamı düşünmeni istiyorum.
Lo miraré, pero quiero que piense en... el significado oculto de ese sueño.
On altı yıl önce her şeyi sana anlattım. Karşı çıkmıştın.
Te lo dije todo hace 16 años y tu lo rechazaste.
Bağlantı numaralarımızı ekranın altında ve internet sitemizde bulabilirsiniz.
Los datos de contacto se pueden encontrar en la parte inferior de tu pantalla... y en nuestra página web.
Dışarıda turlayan beş yada altı canlı yayın aracı saydım.
Me crucé con cinco, seis camiones de prensa dando vueltas en círculos.
Şu an çalışan Liv durmuş durumda. Bir anda saklanmayı bırakıp geri adım atabilir spot ışıklarının altında duramaz... Bu fırtınada karaya ulaştığı zaman.
Pero en el momento en que Olivia deje de huir, en el momento en que ella pare de esconderse y retroceda en ese punto de mira... en que el ciclón toque tierra..
Adil olmaya çalışırdım ancak şu an kayıt altındayım. Çünkü bir deniz canavarını serbest bıraktıracak kadar ünlü biriyim.
Intentaría ser justo, pero soy recordado ya sabe, mundialmente, por haber liberado a un Kraken.
Meslektaşlarımız terfi edebildiği gibi alt rütbeye de terfi edebilirler. Ayrıca gideni onurlandırmak ve gelenin yasını tutmaktan başka şey yapamayız.
Nuestros colegas son tan vulnerables a los ascensos como lo son a las degradaciones, y nosotros podemos hacer poco salvo honrar lo primero y lamentar lo último.
Evet, saat altı için uyandırma çağrısı yapar mısınız?
Sí, ¿ pueden despertarme a las seis?
Ateşi yakabilirsen, altın biletin olabilir adamım.
Pero si aguantas la presión, ella es tu puerta al éxito.
Etrafa bakarsam kimsenin ayağının altında olmayacağımı söylediler.
Me dijeron que no molestaría a nadie si reviso la zona.
Hâlâ uyuşturucunun etkisi altında mısın?
¿ Aún estás viajando?
Martun silahını başıma dayadığında kendi kıçımı kurtarmak için seni otobüsün altına attım mı?
Cuando Martun me puso su pistola en la sien, ¿ te eché a los leones para salvarme el culo?
- Altın rengi bir band mı?
- ¿ Cinta dorada?
Uzmanlarımıza göre, barajın altındaki akıntı o kadar güvenilmez ki Ajan Ryan Hardy'nin cesedini, ve tabii onunla birlikte seri katil Theo Noble'ın cesedini bulmak haftalar alabilir.
Según nuestros expertos, las corrientes de la presa son tan traicioneras que podría costar semanas encontrar su cadáver así como el del presunto asesino en serie Theo Noble y...
Beni mi suçlayacaksın yoksa köpeğin Harvey'i kontrol altına mı alacaksın?
Vas a lanzar acusaciones contra mí, ¿ o vas controlar a tu perro Harvey?
Defteri bulmak için mekanın altını üstüne getirebilirler, fakat bahse varım defter zaten Nesbitt'in elindedir.
Pueden destrozar el lugar buscando ese diario, pero apuesto cualquier cosa a que Nesbitt ya lo tiene.
Ortaklığımızı garanti altına aldığımda tanıtımını yapacağım.
Lo demostraré cuando tenga garantías de que seremos socios.
Altın Kalem Başarı Ödülü alacağım.
Voy a recibir el premio La Pluma de Poe por mi carrera.