Ama onun tradutor Espanhol
18,742 parallel translation
Pek bilmiyorum ama onun gibi birisi büyük dediyse o işi ciddiye alırım ben.
No sé mucho, pero si un hombre así dice que es grande, me lo voy a tomar en serio.
Ama onun gözünde hepiniz alâkasızsınız.
Pero para ella todos ustedes son irrelevantes.
Ama onun gözünde hepiniz alâkasızsınız.
Pero para ella todos sois irrelevantes.
Ama onun gözünde hepiniz alâkasızsınız. İster kurban olun ister fail, onun önüne çıkarsanız...
Pero para ella todos sois irrelevantes, ya seas víctima o agresor, si te metes en su camino...
Ama onun gözünde hepiniz alâkasızsınız. İster kurban olun ister fail, onun önüne çıkarsanız...
Pero para ella, todos sois irrelevantes, víctima o agresor, si te metes en su camino...
Adam bize benziyor. Ama onun haneye tecavüz yetkisi var.
Es como nosotros, excepto que él tiene una licencia para allanar.
Ama onun gibi biriyle birlikte çalışacağın hiç aklıma gelmezdi.
No me sorprende que estés vivo, pero debo decir que nunca pensé que estarías con alguien como él.
Ama onun gözünde hepiniz alâkasızsınız. İster kurban olun ister fail, onun önüne çıkarsanız...
Pero para ella, todos sois irrelevantes, víctima o agresor, si te metes en su camino.
Ama onun gözünde hepiniz alâkasızsınız.
Pero para ella, todos sois irrelevantes.
Melek gibi şarkı söyleyen çocuğa odaklanın ama onun size ihtiyacı yok.
Concéntrese en el chico que canta como un ángel, pero que no la necesita.
Sizi durdurmazdım, velilerle sınıf dışında konuşmaktan hoşlanmam ama onun çok özel bir kadın olduğunu söylemek istedim.
No lo habría detenido, no me gusta hablar con padres si no es en el aula, pero quería decirle que es una mujer única.
Muhtemelen onu görürsünüz ama onun haricinde bir şey olmadı.
Probablemente lo vean, pero nada más.
Hannah, Fran'le aranızda neler oluyor bilmiyorum ama onun haklı olduğunu farzediyorum.
No sé qué pasa entre Fran y tú, pero asumo que él tiene razón.
Ben de neredeyse Peggy Lee'yi sikiyordum ama onun yerine otuzbir çektim.
Yo casi me acosté con Peggy Lee, pero acabé con la mano...
Ama onun her konuda söyleyecek bir şeyi vardır onu bu yüzden defettim.
Pero tenía algo que decir sobre todos los temas, Por eso me deshice de él.
Ama onun pozisyonundayken, yapman gerekenleri yapmalısın.
Pero cuando estás en su posición, actúas como crees que debes hacerlo.
Evime, buraya, Heorot'a döndük. Ama onun ne olduğunu bilmiyordum.
Volvimos a mi casa, aquí, en Herot, pero nunca supe lo que era.
Ama onun sesini duydum.
Pero oí su voz.
Protestanlar tarafından kurulduğunu biliyordum ama onun ötesinde...
Quiero decir, sabía que fue fundada por cuáqueros, pero más allá de eso...
Bu sonuca kendinin varacağını düşünmüştüm. Ama onun yerine, bana yalan söyledin.
Y esperé que llegaras a esa conclusión pero en vez de eso, me mentiste.
Onun ben olmadığımı söyledim ama Hala şüphe duyuyor.
Le dije que no era yo, pero sigue sospechando.
Onun resimlerini gördüğünüzü biliyorum, ama sarhoş değildi.
Sé que ha visto fotos de él, pero no estaba borracho.
Gücüm yoktu ama kutuyu yenilemek için onun ruhunu kullandım. Beni olduğu gibi kenara itti. Bizi kullandın.
No tuve otro recurso que usar su espíritu para reformar la Caja, empujarla al borde de donde estaba.
John'la birlikte Fusco'nun başında nöbet tutmak istediğinizi biliyorum. Ama Makine onun güvende olduğunu düşünüyor.
Entiendo que tú y John queráis mantener la guardia sobre Fusco, pero la máquina parece pensar que está a salvo.
Greer onun bir acil durum anahtarı olduğunu ama beklediğimiz şey olmadığını söyledi.
Greer dijo que era un interruptor, pero no lo que esperábamos. Era una trampa.
Onun hikayesinin ama...
Su historia, pero...
Bunu biliyorum ve o ise, "onun için artık geç" dedi ama benim için hala geç değil ve bunu biliyorsun, tamam mı?
Lo sé, y... Ella dijo que es demasiado tarde para él, pero no es demasiado tarde para mí, y lo sabes.
Ama dedi ki Eğer bir şey istiyorsan, onun yanında durmalısın.
Sin embargo, dijo que si quieres algo, Usted debe pegarse con él.
Bir şeyler yazmış olabilirim ama yırtıklar onun suçu.
Yo no lo rompí. Hice algunas anotaciones, pero ella lo rompió.
Ama diğerleri de onun kadar kötü.
Pero no es peor que los demás.
- Kimmiş o? Bilmiyorum ama görevlendirildiğim zamanlarda onun gibi insanlar tanıdım.
No sé, pero ya conocí a las de su tipo cuando estaba en combate.
Anladık, eşyalar onun etrafındayken havalanıyor ama neden?
Lo conseguimos... cosas flota a su alrededor. ¿ Por qué?
Onu kontrol etmenin yolu onun sevdiklerini kontrol etmektir.
Y la clave para controlarlo a él es controlar a quienes ama.
Ama ederse onun üzerinde kullanamazsın.
Pero entonces usted no será capaz de utilizarlo en ella.
Onun için özür dilerim. ama benim için berbat bir dönemdi.
Pues te pido disculpas por eso, pero pasaba por un mal momento.
Desi kendisi hakkında sanıyor. İlk başladığımızda onun sevgilisi vardı falan onunla ilgili sanıyor, ama senin hakkında.
Desi cree que es sobre él, de cuando empezamos a salir y él aún tenía novia, pero es sobre ti.
Ama onu yaktılar. Köylülercenini onun içinden kesip su kaynağının içine attı...
Antes de quemarla... los aldeanos sacaron el feto... y lo lanzaron al acuífero.
Hayır ama ilki daha yere bile düşmeden üç kişiyi öldürdüğünü gördüm onun.
No, pero le vi matar tres hombres en el tiempo que tardó el primero en llegar al suelo.
Latincem epey köreldi ama burada onun yazmadığına eminim.
Mi latín está un poco oxidado, pero estoy casi segura que eso no es lo que dice.
Evet, ama müdür yardımcısı hastalanmış, ben de onun yerine geldim.
Sí, bueno, la asistente del gerente se enfermó, así que la reemplacé.
Onun bunları hatırlaması hoşuma gidiyor ama sen...
Me encanta cuando él recuerda estas cosas y tú...
Evet ama bu onun tercihiydi.
Sí, pero, digo, él lo quería.
Ama bu bildiklerim onun sadece bir yanı.
Escuché sobre eso. Pero esa es solo la parte de él que conozco... la que él me permite ver.
Eskiden, onun yanında gözünün korktuğunu söylemiştin. İş ortamında. Ama şimdi birlikte oldukça fazla işiniz var.
En el pasado, se ha hablado de la sensación casi intimidar por él en el lugar de trabajo, pero tienes un montón de ida y vuelta pasando ahora.
Onun da bildiğini biliyordun ama yine de ringe çıktın ve çocuğun anasını bacısını siktin.
Que sabías que él también lo sabía, y sin embargo seguiste y lo moliste a patadas.
Ama yapamıyorlar onun yerine son bir defa daha yatıyorlar.
Pero no puede hacerlo, en cambio, duerme con él una última vez.
Ama bugün onun günü değil.
Pero hoy no es uno de sus días, me temo.
Yeni Gine'de bir kabile var aynaların çok güçlü olduğuna inanıyorlar ama onu tanımlayacak kelimeleri yok onun yerine aynaları gösterdikleri şeylere göre tanımlıyorlar.
Hay una tribu en Nueva Guinea que creen que los espejos son muy poderosos, no tienen una palabra para eso, así que, muestran los espejos, mostrando lo que hacen.
Bak, biz bile onun aynı ev olduğuna inaniyoruz ama Manohar'un hapsedildiği başka bir evdi.
Mira, podemos creer que se trata de la misma casa... pero Manohar insiste en que fue encerrado en otro lugar.
Ama sen onun sağ sağlim dönmesini istiyorsun değil mi?
Pero tú quieres que vuelva sano y salvo, ¿ no?
- Ben onun kadar aptal değilim ama.
Sí, pero no soy tan tonta como él.
önünde 25
onun 448
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onunla 141
onun neyi var 30
onun için 179
önüne bak 138
onun yerine 89
onun da 23
onun 448
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onunla 141
onun neyi var 30
onun için 179
önüne bak 138
onun yerine 89
onun da 23
onun adı 76
onun babası 21
onun gibi bir şey 154
onun mu 44
onunla konuşmak istemiyorum 23
onunla git 84
onun yüzünden 27
onun nesi var 154
onun için endişeleniyorum 35
onun gibi 58
onun babası 21
onun gibi bir şey 154
onun mu 44
onunla konuşmak istemiyorum 23
onunla git 84
onun yüzünden 27
onun nesi var 154
onun için endişeleniyorum 35
onun gibi 58