Açıklama tradutor Espanhol
6,851 parallel translation
Matt, yarın için bir açıklama hazırla.
Matt, prepara una declaración para mañana.
Bize bunun için ufak da olsa bir açıklama borçlu olduğunu düşünmüyor musun?
¿ No crees que nos debes la mínima explicación de por qué?
Bize bunun için ufak da olsa bir açıklama borçlu olduğunu düşünmüyor musun?
¿ No crees que nos debes la menor explicación de por qué?
Clara, açıklama yapmayı düşünüyor musun?
Clara, ¿ vas a explicar algo de esto?
Mantıklı bir açıklama mı?
¿ Alguna lógica?
Onlara kendilerini açıklama fırsatı- - Buldum.
- Con la oportunidad de desahogarse...
Hep açıklama bekliyorsunuz.
Siempre buscando explicaciones.
Çünkü bu gerçekleştiğinde, bir açıklama yapman gerekecek.
Porque cuando esto pase, vas a tener que hacer una declaración.
Sadece açıklama getirmeye çalışıyoruz.
Sólo queremos saber.
Jamal'ı istifa etmesi için ikna etmeyi umuyorum. Ülkesini sevdiğini, bu yüzden koltuktan indiğini yazan bir açıklama yapmasını istiyorum.
Espero convencer a Jamal para que ofrezca su dimisión, haga una declaración al pueblo que que ama a su país, y que por eso está eligiendo dejar el cargo.
Hiçbir tıbbi açıklama yok.
No hay una explicación médica.
Tabii ki resmi açıklama sadece kaza olduğu.
Por supuesto, la versión oficial es un simple accidente.
Hemen bir açıklama yayınlaması lazım.
Tiene que emitir un comunicado ya.
Açıklama yapmaktan kaçınırsak bizi zayıf gösterecektir.
Y si evitamos hacer una declaración, nos hace parecer débiles.
Açıklama istiyorsan, O, General tarafından evcilleştirilmişti.
Por decirlo así, fue domesticada por el general.
Bana bir açıklama borçlusun.
Me debes una explicación.
Bir açıklama beklemekten yorulduğunu biliyorum bu yüzden sana bir tane vermeye geldim.
Sé que estás cansado de esperar una explicación, y estoy aquí para dártela.
- Yeni bir bahanen yoksa açıklama gerekmez.
No tienes que explicármelo a no ser que tengas una nueva excusa.
Bence bana bir açıklama borçlusun.
Bueno, creo que al menos me debes una explicación.
Ve o zamandan beri bir açıklama peşinde.
Y estuvo buscando una explicación desde entonces.
İyi bir açıklama.
Muy bien dicho, Torgeir.
Eğer gidersem, birilerine denk gelirim ve sonra açıklama yapmak zorunda kalırım ve açıklama ve açıklama.
Si lo hago, me encontraré con alguien y tendré que explicar y explicar y explicar.
Hiç kimseye hiç bir açıklama borçlu değilsin, Shel.
Nadie le debe a nadie ninguna explicación, Shel.
Açıklama yapmak zorunda değilsiniz.
No tiene que justificarse.
Ajan Bellamy, Size açıklama yapmak zorunda değilim.
Agente Bellamy, no le debo ninguna explicación.
Resmi açıklama... onun kaçmış olduğu.
La versión oficial fue...
- Açıklama yap!
- ¡ Testifica!
Ama, uh, açıklama yaptın,
Pero, eh, la divulgación completa,
- Bir açıklama bekliyorsun.
Quieres una explicación.
o aslında açıklama yapmayı reddetti kendine ne olacağı çokta umurunda değil gibi duruyordu kızı öldüğünden beri adam bu halde dolaşıyordu zaten
De hecho ha rechazado hacer ninguna declaración. No parece importarle demasiado lo que le pase ahora. Ha sufrido mucho desde que su hija murió.
Aklıma gelen tek açıklama bu.
Es la única explicación en la que puedo pensar.
Dr. Denby'yi dinledikten sonra durumu anlıyorum ve Goodson'ın açıklama ve özrünü kabul ediyorum. Hârika.
Y luego de escuchar a la Dra. Denby, sí comprendo la situación y acepto por entero la explicación y disculpa de Goodson.
Asla açıklama.
Nunca explico nada.
Espriyi bana açıklama.
No me expliques el chiste.
Kurtulan yardımcı pilot veya ailesi hakkında resmi bir açıklama yapılmadı.
No ha habido una declaración ni del copiloto superviviente ni de su familia.
Ya da açıklama yapma.
Ni de explicarme.
Açıklama neydi?
¿ Qué había que explicar?
Efendi Shen, bir imparatorluk suikastçısının bile özel mülküme girmeden evvel bir açıklama getirmesi gerekir.
Sr. Shen, hasta los Guardias Imperiales deben dar una explicación para asaltar mi residencia.
Diğer soylularla beraber oğlumun durumuyla ilgili bir ortak fikir birliğimiz var. Ortak bir açıklama yapılacak.
Hay un consenso entre los otros nobles, que dada la posición de mi hijo, debe de darse ejemplo.
Ben senin kraliçenim bana bir açıklama borçlusun.
Soy tu reina. Me debes una explicación.
Bu bir açıklama mı yoksa soru mu?
¿ Es una afirmación o una pregunta?
Bunun neden benim başıma geldiğini anlamaya çalışıyorum. Ama hiçbir mantıklı açıklama bulamıyorum.
He intentado entender por qué me ha pasado todo esto, pero nada tiene sentido.
Devriyeler iki katına çıkarıldı ve basın bir açıklama bekliyor.
Hemos doblado las patrullas en la calle y la prensa está esperando su declaración.
Yerel yetkililerden ve FBI'dan gelecek açıklama için bekleyin...
Y sigan atentos porque las autoridades locales y el FBI van a hacer una declaración...
- Dışişleri Bakanı'ndan bir açıklama duyacak mıyız?
Sí, es lo más probable.
Uçaktan indiğinde, hareketi kınayan fakat adamı kınamayan bir açıklama yapacak.
Cuando baje del avión va a hacer una declaración... - condenando el comportamiento - pero no al hombre.
Bakan Poulson kısa bir açıklama yapacak.
Ministro Poulson ¿ va a hacer una declaración?
Gördüklerine mantıklı bir açıklama yapalım.
Nos enteramos de lo que viste.
Ayrıca bir açıklama yayınlamamız lazım.
Estupendo. ¿ Quieres que hable con ella y le explique por qué la hija de la Secretaria de Estado no puede hacer este tipo de cosas? Y necesitamos emitir un comunicado.
- Birisi açıklama yapsa?
¿ Alguien me puede explicar?
Açıklama istiyorum!
¡ Quiero una explicación!