English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ B ] / Bah

Bah tradutor Espanhol

666 parallel translation
Şimdi de yüzü bembeyaz halde, sızlanarak camiye gidiyor. Hah!
Obnubilado ahora va encaprichado a la mezquita. ¡ Bah!
Eh, pek de çaba göstermemişsiniz.
¡ Bah! No os habéis esforzado mucho.
İmparatoriçeymiş!
Emperatriz, ¡ bah!
Peh!
¡ Bah!
Bir keresinde Dışişleri Bakanı Ko-Ko'ya Pooh-Bah oynadığımı biliyor musunuz?
Una vez jugué al billar con el ministro.
Tekrar düşündüm de... Kendime "ben kim oluyorum da bilime posta koyuyorum" dedim.
Bueno, lo pensé... y "Bah", me dije, "¿ Quién soy para ningunear la ciencia?"
Aman sen de Profesör, birer içki alalım şöyle belki şömineyi yakarız, sonra da üzerimde çalışmaya başlayıverirsin.
Bah, profesor, preparemos unos tragos... encienda la chimenea, y comience conmigo ahora.
Biz 60 kile alacağız.
Bah, nosotros recogeremos 60.
Bir brendi sodaya ne dersiniz? Kendinize getirir.
Bah, con un buen coñac con soda... se sentirá usted mejor.
- Pek bir şey değil.
- Bah, no, ella ni habla.
Tabii onu göremeyeceksin.
Bah, si no la vas a conocer.
- Ben masamda oturuyordum.
¡ Estaba aquí! Todos... ¡ Bah!
Bir şey gelmeyecek.
¡ Bah! No ha de presentarse.
Tüm o alkışlar, tezahüratlar, güller... Ama bunlar hiçbir şey.
Tantos aplausos, bravos... bah.
Devam edin, merdivenden yukarı çıkın.
Eso está bien. Hasta la escalera. ¡ Bah!
- Seni sevmiyor işte.
- Bah,... no le gustas.
Hayır, beni kandıramazsın Figlia.
Bah, a mí no me engaña, Figlia.
Kolay yoldan intikam.
Bah, son fáciles de repartir. Menos fáciles de pagar.
Bir süre çıktık, belki yine çıkarız ama şu sıra...
Bah... Bueno, estuvimos juntos un tiempo... - Y quién sabe después... pero ahora...
Ciddi konuşacaksan konuşuruz, ama dalga geçeceksen...
Pues es cierto. Bah, oiga, si tiene ganas de hablar en serio, hablemos en serio.
Bunu boynunda görmek istiyorum.
Bah, me gustaría verlo alrededor de tu cuello
Saçmalama.
¡ Bah, tonterías!
Beni uyutmazlarsa bu senin hatan olur.
Bah! Si me mantienen despierto, es por su culpa.
Bay Tuttle, şu "Peh" sözcüğüne olan tutkunuzu anlamıyorum.
- Bah! Sr Tuttle, no entiendo su afecto por esa palabra.
Peh!
Bah!
- Sözlerini duymak ister misin?
- Bah. - Quieres oír las palabras?
Yo hayır Lordum, bizim laflamaya niyetimiz yok.
¡ Bah, milord, no temáis! No nos pondremos a charlar.
- Hadi canım sen de! Buz gibisin.
- ¡ Bah, bah, sois todo de hielo!
Saçmalık!
¡ Bah!
- Yok be sen de.
Bah...
- Evet, evet.
¡ Bah, el dinero!
Bütün kızlar...
Bah, todas las chicas...
Pek değmez...
Bah...
Seni tutan yok.
- ¡ Bah! No te enfades.
- Şimdilik, evet.
- ¡ Bah! En este momento...
Sanırım sinekler...
¡ Bah, las moscas!
Dilenmeyi.
Mendigar. ¡ Bah!
Sana da Bah-oh, Asagai.
Igual para ti, Asagai.
- Karanlıkta her şey düzgün görünür.
- Bah, a oscuras no se ve mal.
Hadi ama, Geoffrey Ingham.
Bah, venga, Geoffrey Ingham.
Nihayet birbirlerine âşık olur veya evlenirlerse...
Bah, que se casen y listo...
Evet öyle!
¡ Bah! ¡ El sí!
Birşey yokmuş.
Bah, no es nada.
- Bazen ediyor, bazen etmiyordu.
- Pero, ¿ te seguía? - ¡ Bah!
Pekala!
¡ Muy bien! ¡ Bah!
Flüt!
- Oh, bah.
Gerçekten çılgın biri.
Bah... de veras está loco.
Bah!
bah
- Kapa çeneni!
- Bah, cállate.
Fırında Yahudi yakmış olsa sana fark etmez!
¡ Bah! ¡ A ti te iría bien hasta el estrangulador de Boston!
İngiliz tarihi. Bah!
Historia inglesa, ¡ bah!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]