English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ B ] / Bak buraya

Bak buraya tradutor Espanhol

4,227 parallel translation
Bak buraya, sırılsıklam olmuşsun!
¡ Eh, te estás mojando hasta la médula!
- Buraya bakıyorlar!
Se dieron cuenta!
Buraya bak...
Aquí.
Bak, tamam. Bu hayal gücü olayı buraya kadar.
Vale, mira, basta de bla, bla, bla.
Derek, buraya bak.
Derek, por aquí.
Buraya bakın Chou'lar!
¡ Chous!
Bakın buraya, ben ABP haber kanalının... Baş muhabiriyim.
soy el corresponsal jefe de..... ABP Channel News.
Buraya bakın.
Mírame.
Buraya bak.
Tetas viejas.
Digbaa ağacına bakıyorum, duvarları boyuyorum hatta kendime dikişi bile öğrettim ki şuradaki perdeleri dikebileyim. Sen ise buraya maden gibi kokarak geliyorsun.
cuido del árbol de Digbaa, he pintado los muros, e incluso aprendí a coser para poder hacer aquellas cortinas, y vienes apestando a mina.
Bak, beni buraya getirdiğin için teşekkürler, ama bir soruşturmanın ortasındayım.
Mira, de verdad que aprecio el viaje hasta aquí pero estoy en medio de una investigación.
Bak, onları buraya kadar takip ettim.
Mira, los rastreé.
İşlerin gidişatına bakılırsa, buraya tam zamanında gelmişim.
Por lo que parece, he llegado en el momento justo.
Buraya bak.
Mira aquí
Buraya bak!
¡ Mira aquí!
Demek istediğim buraya bakarken neden buraya bakıyorsun?
Quiero decir, ¿ por qué quieres mirar esto, cuando estás mirando esto?
Bak Reid, bu oda için, gururum okşandı ama buraya vekâlet etmek için bir tekif almadım.
Reid, esto, esta sala, me siento halagado, pero no he decidido trabajar aquí.
Bak, Timoshev gibi herifler buraya gelirler ve yüklü miktarda taşınma ödeneği alırlar.
Mira. Tú conoces a estos tipos como Timoshev, ¿ verdad? Ellos vienen.
Seninle beraber buraya varabilen Şahin'in kanatlarına bak.
Mira las alas de Halcón que llegaron aquí contigo.
Bakın ve ağlayın ve bunu sizi buraya yollayan orospu çocuğuna götürün!
¡ Vedlo y llorad! ¡ Y devolvédsela al hijo de puta que os ha mandando!
Buraya bak.
Mira esto.
Bak ne diyeceğim, buraya telefon numarasını bırakmıştı.
¿ Sabes qué? Tenemos su número de teléfono.
Buraya bak şimdi.
Ahora mira aquí.
Buraya bakın hele.
Mira eso, ¿ eh?
Sanırım küçük bir bakış açısı için buraya geldiğimi söyleyebilirsin ama açıklamam zor.
Supongo que se podría decir que me vine aquí para un poco de perspectiva, pero es difícil de explicar.
Şu hâline bir bak sarışın. Ne yaptın da buraya geldin?
Mírate, rubia. ¿ Qué has hecho?
Işınlama cihazınıza bakım yapan bilim adamlarının ücretini ödeyebilmek için bir çeşit gelir kaynağınızın olması lazım, belli ki hepinizin bir tane var, çünkü devamlı buraya geliyorsunuz.
Tienen alguna clase de fuente de ingresos que les permite pagar un grupo de científicos que cuidan los tele transportadores que claramente poseen, - ya que aparecen constantemente aquí.
Bakın, sizi buraya ateşkes için çağırdım.
Mirad, os estoy pidiendo una tregua.
Pete... Myka, buraya gelip şuna bakın.
Pete, Myka, venid a ver esto.
Buraya bir bak.
Mira, este lugar... Es real.
Buraya bak.
Miraré aquí abajo.
Buraya bak.
Mira hacia aquí.
Görünüşe bakılırsa buraya palyaço saçlı bir sürü genç kız geliyormuş.
Aparentemente, vienen muchas jóvenes con cabello de payaso.
Bu Anne-Marie'nin olabilir. Buraya bak.
Podría ser el de Anne-Marie.
Buraya bak.
Mira aquí.
Bak, buraya geliş şeklimizden hala hoşlanmadım ama bizi besliyorlar.
Mira, aún no me gusta como llegamos aquí... pero nos están alimentando.
Bak, buraya yardıma geldim...
Mira, Vine por tu ayuda...
Buraya bakın!
Mira para acá!
Burada kalmamız gerektiğine de inanmıyorum çünkü zaten buraya bakıp aradılar.
No creo que deberíamos quedarnos aquí tampoco. Ellos ya han mirado aquí.
Yani buraya benim düşüncelerimi güzelliğinle ve cazibenle etkileyip kocanın bir kamyonet dolusu bakır telleri çalmadığını ikna etmeye geldin.
¿ Entonces vino hasta aquí pensando que con su belleza y sus encantos... me convencería de que su esposo no robó un camión lleno de alambre de cobre?
Bak, buraya sadece Kyle hakkındaki karışıklıkları gidermek için geldim.
Solo vine a aclarar la confusión sobre Kyle.
Kılık kıyafeti düzgün, kahverengi ayakkabılı bir adam. Ve bana buraya ait değilmişim gibi bakıyor.
Lleva zapatos marrones y me mira en plan...
Bak benimle buraya kadar geldin ve gerçekten minnettarım.
Mira, has llegado hasta aquí conmigo, y de verdad lo agradezco.
Bak, Gemma, buraya kavga etmeye gelmedim.
Mira Gemma, estoy harta de pelearme.
Bak, buraya gelmenin bir sebebi var ve seni kabul etmemin de sebebi var. O yüzden şimdilik kuşkuları siktir edelim ve iki dakika birbimize güvenelim.
Mira, viniste por una razón y te dejé entrar por una razón, así que pongamos a un lado toda nuestra mierda y confiemos en la otra por dos segundos.
Bak, sanırım buraya bana ihtiyacın olduğu için geldin.
Mira, has venido a buscarme porque me necesitas.
Gel buraya şekerim, keyfine bak!
Hey, ven aquí, cariño! Date el gusto!
Bak, benim aradığım yetkili Donanma Bakanı oluyor, onun daveti üzerine geldim buraya.
Mire, el hombre al mando que estoy buscando el su Secretario de Marina, y estoy aquí invitado por él.
Buraya bak. Merhaba.
Estoy aquí. ¡ Hola!
Evet, dinle bak, ona bir transfer ayarlayıp buraya nakledebilir misin?
Sí, oye, consigue otro transporte para traerla aquí, ¿ de acuerdo?
Bak, seni rahat bırakacağıma söz verdiğimi biliyorum, ama aslında buraya bu gece müsait olup olmadığını öğrenmek için geldm.
Mira, sé que te prometí que te daría tu espacio pero, en realidad vine aquí para ver si estás libre esta noche.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]