Bana bakıyordu tradutor Espanhol
588 parallel translation
- Orada durmuş bana bakıyordu.
- Ahí estaba parado, mirándome.
Bunu o kadar hızlı ve garip bir şekilde söyledim ki herkes bana bakıyordu ve ve Charbonnier de beni daha iyi görebilmek için öne doğru uzanmıştı.
Mi respuesta es tan contundente que todo el mundo se gira... y Charbonnier se inclina para verme.
O bana bakıyordu.
Me estaba mirando.
Tam, yatakları hazırlamak için yukarı çıkmıştım ki orada, atölye kapısının yanında durmuş bana bakıyordu.
Solo subí las escaleras y me dirigí hacia las habitaciones, y ahí estaba en la puerta del estudio, mirándome.
Bana bakıyordu, sadece bakıyordu.
Mirándome, sólo mirándome.
Sürekli bana bakıyordu, belki bu pek bir şey ifade etmez ama... yanında ona verdiğim bir mendili taşıyordu hep.
Me miraba constantemente... Y... siempre llevaba en el bolsillo, un pañuelo que yo le había regalado.
Bana bakıyordu ofisimde neler olduğunu merak ediyordu.
Ella no hacía más que mirarme preguntándose lo que habría pasado en mi despacho.
- Sanırım bana bakıyordu.
- Me estaba mirando.
Bana bakıyordu.
Mirándome directo a los ojos.
Her şeyimdi. Bana bakıyordu, dansı bana o öğretti.
Ella era todo para mí, me hizo estudiar ballet.
Catherine. Durmuş bana bakıyordu.
Estaba de pie, mirándome fijamente.
Burada durup bana bakıyordu.
Está vivo. Estaba aquí de pie, mirándome.
Yirmi dört güzel göz orada bana bakıyordu.
Había 24 bonitos ojos mirándome.
Bir oyuncu sürekli bana bakıyordu ve ben de onu gülerken gördüğümü düşünüyordum.
Porque un jugador mantenía su mirada en mí... E imaginé que le vi riéndose.
Ama tam olarak bana bakıyordu.
Él estaba mirando justo a mí.
Orada durup... boğulacağımı umarak bana bakıyordu.
Se quedó allí de pie mirándome... esperando que me ahogara.
Servoz benim altımda ipe asılı ileri geri sallanıp yukarıya bana bakıyordu.
Servoz estaba debajo de mí, mirando hacia arriba.
Diğer doktorlar da bana bakıyordu.
Los otros médicos también miraban.
Bernard oradaydı, bir canavar gibi bana bakıyordu, sonra elleriyle sanki benim boğazımı sıktı, sıktı... ve sonra hiçbir şey hatırlamıyorum, bayılmış olmalıyım.
Y Bernard estaba ahí mirándome con los ojos de un monstruo. Entonces sentí en la garganta cómo su mano me apretaba, ¡ me apretaba! Y después no recuerdo nada, debí haberme desmayado.
Orada durmuş bana bakıyordu!
¡ Quieto allí y mirándome!
Bilmiyorum, ama bir şey bana bakıyordu.
No lo sé, algo me miraba fijamente.
Öylece bana bakıyordu ve sanki...
Y se quedó ahí, mirándome, como...
Pencerede çıplak bir adam durmuş, bana bakıyordu.
Había un hombre en una ventana, mirándome. Completamente desnudo.
Durup bana bakıyordu, hiçbir şey demedi.
Ella estaba parada, me miraba no me decía nada.
Bir yabancı, bana bakıyordu.
A un extraño. Mirándome.
Bana bakıyordu.
Me devoraba con su mirada.
Sadece bana bakıyordu... Dokunmaya cesaret edemiyordu...
Miraba mi cuerpo y no se atrev ía a tocarme.
Kız, bana bakıyordu.
Necesitas gafas nuevas. Me miró a mí.
Yerde, fena yaralanmış, bana bakıyordu.
Allí tirado, gravemente herido, mirándome.
Bana bakıyordu.
He visto como me miraba.
Dışarı çıktığımdaysa, üçü bana bakıyordu.
Y entonces cuando decidí salir, los tres estaban mirándome fijamente.
Sanki gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Katlanamadım.
No, no, parecía... que estaba mirándome fijamente.
İnsanlar bana bakıyordu, çok şaşırmışlardı.
La gente me miraba sorprendida de que no cayera.
Giovanni arabaya sürüklendiğinde bana bakıyordu.
Giovanni me estaba mirando, mientras lo empujaban en el coche.
O bana bakıyordu ve ben gözlerine bakmayı deniyor, ama yapamıyordum.
Me estaba mirando... y traté de evitar contacto, pero no pude.
'herkes bana bakıyordu.
Y todo el mundo me miraba.
Ama niye bana öyle bakıyordu ki?
Pero, ¿ por qué me miraba así?
Ona dostane, ama aynı zamanda azarlar bir şekilde bakıyordum. O da bana ikna edici bir şekilde bakıyordu.
Me permití trasladarle mi reprobación... con una mirada amablemente reprensiva ella con un gesto me contesto :
Bana çok şüpheci bir şekilde bakıyordu.
Me estaba mirando con desconfianza.
- Varsa da ben bilmiyorum. Sizce neden bana öyle gözünü dikmiş bakıyordu?
CLINKER, ERES MAGNÍFICO.
Kadınsa bana pis pis bakıyordu.
Ella me fulminaba con la mirada.
Önce ona bakıyordu sonra bana baktı.
Primero, la miró a ella luego a mí.
O adam bana dik dik bakıyordu.
Ese hombre me miraba fijamente.
Bana doğru bakıyordu.
Me estaba mirando.
Her halükarda... bana doğru bakıyordu.
¡ Me ha mirado!
Tam bana doğru bakıyordu.
Me miraba directamente.
Bana bakıyordu.
Me miraba.
Herkes gözünü bana dikmiş bakıyordu.... sanki bir prensesmişim gibi!
Todo el mundo se fijaba en mi babeando... Es natural...
Hep aynı şeydi insanlar bana ayıplayarak bakıyordu
Fué lo mismo. La gente me miraba con disgusto.
Kız doğrudan bana bakıyordu.
Me miró a mí.
İlk defa böyle bakıyordu bana.
Me miró de aquella forma por primera vez.
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana yardım eder misin 113
bana bir bak 53
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana yardım eder misin 113
bana bir bak 53