English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ B ] / Ben hep

Ben hep tradutor Espanhol

6,100 parallel translation
Seni gücendirdiysem kusura bakma ama ben hep ailenin çıkarlarını korudum.
Yo te pido disculpas si en algo te ofendí, pero desde que llegué, no hago más que defender los intereses de tu familia.
Ben hep sol tarafıma yatarım.
Siempre duermo en el lado izquierdo.
Aslında ben hep rock yıldızı olmak istemişimdir.
En realidad, siempre quise ser una estrella del rock.
Ben hep çabuk iyileşirim.
Siempre me he curado rápido.
Daha derin ve karanlık ama ben hep seninle olacağım.
Más adentro y más oscuro, siempre estaré contigo.
Ben hep Reek oldum!
¡ Siempre he sido Hediondo!
Ben hep buradaydım.
He estado aquí todo el tiempo.
Ben hep buradayım.
Estoy aquí.
'Ben hep buldum cunku o plajlari ile bir kusur olabilir.
Porque siempre me pareció que ese era el único defecto con playas.
Ben hep açım.
Siempre estoy hambriento.
Ben hep buradayım.
Siempre estoy aquí.
Ben hep sözlerimi tutarım.
Yo siempre cumplo mis promesas.
Ne çok önemli olacak bu sürede bu süre boyunca ben hep dışarıda durmak zorunda mıyım?
Qué hay de tan importante en ese espacio que me tengo siempre que quedar fuera?
Herkes seninle bağlantısını kesmişken bile ben hep senin arkanı kolladım.
Todo el mundo en este pueblo te ha herido desde hace mucho tiempo pero siempre te he apoyado.
Ben hep giyiyorum.
Yo lo uso siempre.
Ben hep soruyorum.
Siempre pido.
Ben hep seninim! "
"You I si quieres.."
Kusura bakmayın, efendim. Ben hep...
- Lo siento, señor.
Ben hep ne derim?
¿ Qué es lo que siempre digo?
Gerçekten, ben hep buraya park ederim.
En serio, aparco aquí siempre.
- Dennis, ben hep endişeliyim amına koyayım.
- ¿ Estás preocupado? - Dennis, siempre estoy preocupado.
Olay şu ki, onları ben hep sevdim.
La cosa es que las he querido a todas.
Ben hep senin yanında durdum.
Siempre me has encantado.
Ben hep öyleydim.
Siempre he sido muy buena en esto.
Ben hep, kızlar Bruce'u kişiliğinden dolayı sevmiyorlar sanırdım.
Yo creía que a las tías no les gusta Bruce por su forma de ser.
Ben hep buradayım.
Soy Big Pappy. Siempre estoy aquí.
Ben hep voleybola dönebilirim.
Siempre puedo volver al voleibol, ¿ verdad?
Demek istediğim, ben duşa girdiğimde hep kapıyı kilitlerim.
Quiero decir, cuando me ducho, siempre bloqueo la puerta.
Sadece, ben çocukken hep babamı izlerdim.
Es solo que de niño, solía mirar a mi padre.
Ben " Grey's Anatomy'i hep izledim mesela, tek bir bölümünü kaçırmadım.
Siempre miro "Anatomía de Grey". Nunca me pierdo un episodio.
Ben de öyle, kitapları çiziyorum hep.
Yo también, escribo mucho en los libros.
Ben aptal hayalleri olan aptal bir kızım asla öğrenmiyorum ve çok kötü bir yalancıyım o yüzden de hep doğruyu söylerim.
Soy una estúpida niña pequeña con sueños estúpidos que nunca aprende y que soy una mentirosa terrible, por lo que siempre debería decir la verdad.
Çünkü ben sevdiğim şeyleri hep değiştiririm.
Porque yo cambio las cosas que me gustan todo el rato.
Ben küçükken, memlekette hep bunu oynardım.
Solía jugar a esto en mi ciudad cuando era pequeña.
Ben geçmedim çünkü hep kendimi özürlü gibi hissettim.
Yo no porque yo mismo siempre me he sentido bastante retrasado.
- Çok tuhaf oldu. Çünkü ben de hep ev şeklinde bir ahırda yaşamak istedim.
- Muy raro, porque siempre he querido vivir en una casa con forma de granero.
Çocukken hep oraya giderdim, Bu adam ben büyürken benim kahramanımdı.
Solía ir allí siempre cuando era niño. Este tío era mi héroe cuando crecí.
Ben Margot ile hep ayak oyunu oynarım.
Juego todo el tiempo a quién es más valiente con Margot.
Bana hep o ya da ben seçeneği veriyorlar. Her defasında aynı şeye maruz kalıyorum.
siempre haré lo mismo.
Hep, herkesin bir adım önünde olmamla övünmüştüm ben.
Siempre me enorgullecía de ir un paso por delante de todo el mundo.
Sen burada hep yanlış yerlere bakarken ben uzaktan Matt'in çaresiz çığlıklarını duydum.
Sabes, mientras has estado improvisando en todas las direcciones equivocadas, oí los desesperados y lejanos gritos de Matt. ¿ Dónde?
- Ben talimatlarımı hep ondan alıyorum.
Siempre he seguido sus instrucciones.
ve ben de hep buna göre yaşamayı umuyorum.
Sólo espero que siempre podamos merecer tal confianza.
Ben banka olurdum ve David de hep gümüş domuzcuk olurdu.
Tuve que ser la banca, y David era... siempre el cerdo de plata.
Ama ben saçımı hep böyle yaparım.
Pero así es como lo he hecho siempre.
Neden hep bütün konuşmayı ben yapıyorum?
¿ Por qué siempre tengo que hablar yo?
- Ben de hep onlardan yaptırmak istemişimdir.
Siempre quise tener una igual.
Müdür Carl, En yüksek değerlendirmeleri hep ben aldım.
Director Carl, siempre he tenido la mejor evaluación.
Ben de kendime hep aynı şeyi soruyorum.
Me estaba preguntando lo mismo.
Ben de hep argoda kullanıldığını düşünmüştüm.
Vaya, siempre pensé que era slang.
Ben hep bir korsandım.
Siempre he sido un pirata.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]