English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ B ] / Bir adam vardı

Bir adam vardı tradutor Espanhol

2,698 parallel translation
Bir keresinde hatırlıyorum da elimizde tutukladığımız bir adam vardı ve onun olayında da- -
Recuerdo una vez teníamos a un tipo en custodia, y tenía... Era un...
Monique'in Montreal'den gelirken trende tanıştığı bir adam vardı.
- Monique conoció a un hombre en el tren desde Montreal.
Yaşlı bir adam vardı. Gri saçı ve papyonu vardı.
Habían un tipo mayor con el pelo gris y pajarita.
Peki, bir adam vardı, sayıyordu, sayıyordu görünürdeki her şeyi.
Bueno, había un tipo, contando y contando, todo lo que veía.
Kalabalığın geri kalanından biraz daha büyük bir adam vardı.
Había un sujeto, un poco mayor que el resto.
Hani güvendiğin bir adam vardı ya kızımı o kaçırdı.
De acuerdo, el hombre en quien confiabas, él la secuestró.
Burada başka bir adam vardı. Nerede o?
Había otro hombre aquí. ¿ Dónde está?
Kendi kendine mırıldanan tuhaf bir adam vardı ve biri onu rahatsız ediyor gibi havayı dövüyordu.
Había un tipo raro murmurando para sí mismo y golpeando el aire...
Ucuz otel soran bir adam vardı.
Vino un hombre preguntando por moteles baratos.
Özellikle bir odayı isteyen bir adam vardı.
Hubo un tipo que pidió una habitación en concreto.
İçeride silahlı bir adam vardı ve ben de taşıma iznim olan ruhsatlı silahımı çıkardım.
Encontré a un hombre armado dentro, y saqué mi arma que tiene todas las licencias y permisos.
Bir adam vardı.
Estaba este tipo.
Evet, annem ve babamla aynı sokakta oturan bir adam vardı, vefat etmişti. İsmi Stuart'dı.
Sí... eh... había... un tipo que vivía en la misma calle que mi madre y mi padre.
Tamam, peki filmleri bilirsin, genelde hep hayatı düzgün olan bir adam vardır.
Bien, bueno... bueno, ya sabes cuando en las películas siempre hay un tipo, y su vida está, ya sabes, ¿ bien?
Ben her zaman şöyle bir film yapmak istemişimdir hayatı çok kötü olan bir adam vardır sonra bir şey olur ve hayatı daha da kötüye gider ama bir çözüm bulacağı yerde kötü kararlar verir hayatı çok kötüden, en kötüye geçer ve hâlâ başına bir şeyler gelmektedir hâlâ aptalca şeyler yapmaktadır böylece hayatı kötünün de kötüsü hâline gelir daha karanlık -
Bueno, siempre quise hacer una película, donde la vida del tipo es realmente mala, y luego pasa algo, que la empeora, pero en vez de resolverla, el sólo toma malas decisiones, y luego va de peor a realmente mal, y las cosas le siguen sucediendo, y sigue haciendo cosas estúpidas, así su vida se pone peor y peor, y como, mas oscura y,
Aynada... Aynada bir adam vardı.
Había- - había un hombre en el espejo.
- Aynada bir adam vardı.
Escucha, Astrid, hay un hombre en el espejo.
Başka bir adam vardı!
Había otro hombre.
Burada oturan bir adam vardı...
El hombre que estaba sentado aquí.
Çadırda bir adam vardı.
Había un hombre en la carpa.
Evimde bir adam vardı.
Había un hombre en mi casa.
Ama direktif veren üçüncü bir adam daha vardı ve dişini söktüğüm de oydu.
No, había un tercero que tomaba las decisiones y de ese era el diente que tiré.
Bence seninle bir yemek için sırada bekleyen bir sürü genç adam vardır.
Debes tener varios acompañantes.
Çünkü o dosyada resimler vardı, tıpkı sana benzeyen bir adamın resimleri ama 1939 diyordu ve sonra 1925. O baban mı?
Había fotos en ese archivo de un hombre que era exactamente igual a ti, pero ponía 1939, después 1925. ¿ Era tu padre?
Adam ve benim arabamız vardı fakat Rutledge bütün yumurtalarını 18 yıllık bir Lexus'a koymuştu.
Adam y yo tenemos autos, pero Rutledge ha puesto todas sus fichas En un Lexus Basket de 18 años.
Bir adamın en hızlı arabası olan 383'ü vardı.
Un tipo tenía un 383, que era el maldito auto más rápido.
Eminim medeniyetin kıyısındaki ülkenizde bile bir adamın karısıyla akşam yemeği yemeye hakkı vardır.
Seguramente, incluso aquí el hombre tiene el derecho a cenar con su esposa.
Yani demek istediğim, bir'şaşırma ifadesi'vardır, bir de "Bu adam az önce yanağımı koparıyordu." ifadesi.
Quiero decir, ya sabes, habia sorpresa y esta el tio ese que casi me arranca la mejilla una especie de sorpresa
Bir adamın üye olabileceği kaç kurul vardır ki?
¿ En cuántas juntas puede sentarse un hombre?
O zaman içeriden bir adamı var ya da vardı.
Bueno, lo era o tiene a alguien trabajando desde dentro.
Benim konumumdaki bir adamın değerli bilgileri ve fikir değişikliği yapacak arkadaşları hâlâ vardır.
Un hombre en mi posición todavía tiene amigos que valoran la verdad y un intercambio abierto de información.
Gerhardt'ın bir adamı vardı, Eliot Reed adında biri.
Gerhardt tenía un reclutador ; un tío llamado Eliot Reed.
Bir de ağlayan, beyaz saçlı adam vardı.
Y estaba el... el hombre del pelo blanco que lloraba.
Hayır Lord Stark. 500 adam vardı ve bu oda bir türbe kadar sessizdi.
500 hombres y esta sala fue tan silenciosa como una cripta.
Bir adam vardı. Bizi takip ediyordu. Bizi yakaladı.
Allí estaba este hombre, y nos perseguía, y nos alcanzaba y alguien estaba gritando y ella estaba solo yacía allí con sus ojos abiertos
Oldukça hayran olduğum bir adamın, Hector'un fotoğrafları vardı.
Había fotos de Hector, un hombre que admiro mucho.
Eğer Sabrina Willis sihrini bu şehirde çalıştırıyorsa sizi temin ederim ki ona yardım edip onunla tanıştığına pişman olmuş bir çok adam vardır.
Si Sabrina Willis ha estado haciendo su magia en la ciudad, os garantizo hay un montón de primos por ahí lamiéndose las heridas, y lamentando haberla conocido.
Belki de adamın aşk mektuplarını falan sakladığı kilitli bir kutusu vardır.
- No. Tal vez tenía una caja de seguridad secreta o algo donde guardaba las cartas de amor del tipo y eso.
Bir reklam için görüşmek üzere otobüsle gidiyordum. Elimde çapraz bulmaca vardı. Adamın biri eğilip şöyle dedi :
De hecho, estaba en camino a hacer un comercial de TV haciendo un crucigrama en el autobús 41 y un hombre se me acerca y me dice "si te gustan los acertijos, puedo tener un trabajo para ti"... y adivinen quién era.
Bir görev için gönüllü oldum çünkü bir bilim adamına ihtiyaçları vardı ve ben de arkadaşım Stephen'i, yani onun babasını bilgisayar programını benim kontrol etmeme izin vermesi için ikna ettim.
Firmé para una misión solo porque necesitaban un científico, y luego yo convencí a su padre, mi amigo Stephen, que me dejara usar su programa informático para que me ayudara.
İç soruşturma bölümünde yapmak istediğimizi beğenen iyi bir adamımız vardı.
Pensamos que sería bueno tener una hermandad... que mantuvieran una vigilancia desde adentro.
İçeride de ona bilgi veren bir adamı vardı.
Hay un espía dentro del Estado de Qi.
Sonra bir kızla tanışır kız çok güzeldir, adam âşık olur sonra bunun iyi bir şey olacağını sanırsın ama kızın dolandırıcı olduğu ortaya çıkar ve adamı soyar adamın cüzdanını alır adam da dımdızlak kalır ne cüzdanı vardır ne de kredi kartları.
Pero entonces conoce una chica, y es hermosa, y él se enamora, así que piensas que esa será la cosa, la cosa feliz, pero ella resulta ser una estafadora que le roba, ella toma su billetera, y ahora él está, como, varado en el medio de la nada, sin billetera y sin tarjeta de crédito.
Orada bir sürü adam vardı.
-... habían muchos hombres allí...
Adamın evli olduğunu ve bir yerlerde bir karısının olduğunu söyledin herhalde başka bir evi daha vardır. O evi bul ve gidip karısının önünde konuş onunla.
Mira, digamos que está casado y digamos que tiene una mujer en algún sitio, supongo que tendrá otra dirección, así que averigua dónde es, y pasa por ahí y charla tranquilamente con él delante de su señora.
Hani o korlu zamazingoyla bir zımbırtıyı almıştın ya ve sonra onu parlak zımbırtılı adamı öldürmekte kullanmıştın bir de tabi bir sürü sihirler falan vardı?
¿ Recuerdas cuando cogiste esa cosa con eso brillante y la usaste para matar al tipo que estaba en la cosa brillante y además estaba toda esa magia?
Bize anlatılan bir şey vardı. Başlangıçta çocuklar... - Çocuklar dediğim Michael Perry, Jason Burkett Adam Stotler ve Jeremy Richardson.
Eso fue lo que nos dijeron, que al principio los chicos cuando digo chicos, Michael Perry, Jason Burkett Adam Stotler y Jeremy Richardson eran chicos que se conocieron por amigos mutuos.
Emily, evde yaşayan bir adam mı vardı?
Emily, ¿ había un hombre viviendo en esa casa?
Hani o korlu zamazingoyla bir zımbırtıyı almıştın ya ve sonra onu parlak zımbırtılı adamı öldürmekte kullanmıştın bir de tabi bir sürü sihirler falan vardı?
¿ Recuerdas cuando tomaste la cosita con la cosita brillante y luego la usaste para matar al tipo que estaba en la cosa brillante y luego también hubo toda esa magia?
Bir adamın resmi vardı ve kanı akıyordu.
- Había una... fotografía de un tío, que tenía sangre saliéndole a borbotones.
Tanner, Kenny'yi korkutmak için adam göndermişse gizlediği bir şey vardır. Ben de onu öğrenmek istiyorum.
Si Tanner manda un tipo para intimidar a Kenny, tiene algo más en su manga, y quiero saber qué es.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]