Bir ay mı tradutor Espanhol
5,916 parallel translation
Bir yıl mı, bir ay mı?
¿ Una vez al año? ¿ Al mes?
Bir hafta mı, bir ay mı?
¿ Una semana, un mes?
Tamam o zaman. Bir gün mü istersin yoksa bir ay mı?
Bueno, entonces... ¿ Te gustaría un día o un mes?
Senin için de bir yer ayırırım.
Te guardaré un sitio.
Bir kez daha sizinle anlaşma yapmak için bu meşgul programımdan size zaman ayırdım
Una vez más, me veo sacando tiempo de mi apretada agenda para venir aquí y tratar con vosotros.
Kıştepesi'ne bir Ay Kapısı yapalım o zaman.
Pongamos una puerta lunar en tu Winterfell.
Kocası sonraki duruşmaya da gelmezse bugünden itibaren üç ay sonra kanuna karşı gelip bir yıl süreyle ehliyetini askıya alacağım.
Si el marido no se persona en la próxima sesión en tres meses a partir de hoy sin cumplir con su deber se le retirará el carné de conducir durante un año.
Bir ay içinde bir daha konuşacağım.
¡ TE TRAE UP en aproximadamente un mes.
Bu ay güzel bir ikramiye aldım.
Y a mí me dieron un gran bono este mes.
Ve 6 olağanüstü ay boyunca ıssız bir yerde kaldım ve bu sefil hayatın elimde kalan tek mutluluk olduğunun farkındaydım.
Y por seis gloriosos meses, Me sentía completamente en paz y sabia que ese era el único éxtasis, que esta vida inmunda me había permitido.
Bir ay kadar oldu, sanırım, değil mi?
Llevo un mes, creo, ¿ no?
Biz aylardır ayrıyız. Ancak şu an birlikte bir çiftiz ondan sonra gitmek için sadece üç ayımız daha olacak.
Han sido unos meses de mierda, yo también quiero estar contigo pero ahora estamos dos meses juntos y luego sólo quedarán tres meses.
- Bir ayı mı?
¿ Es un oso?
Güneş yeşil klorofil molekülüne çarptığında bir takım kimyasal tepkimelere yol açıyor ve su moleküllerini ayırarak enerji dolu elektronları serbest bırakıyor.
Cuando la luz del sol toca una molécula verde de clorofila pone en movimiento una serie de reacciones químicas rompiendo moléculas de agua y liberando electrones energéticos.
Ama Ay'a giderken başımıza ilginç bir şey geldi.
Pero una cosa curiosa nos ocurrió de camino a la Luna.
Son bir kaç ay içinde yardım için çok dua ettim.
He estado orando mucho para que me ayude en los últimos meses.
1912 yenilemesi Monsör Cambon ile imzaladığım bir belgedir ki Fransız ve Kraliyet donanmaları arasında operasyonel sorumlulukları ayırmamıza imkân sağlamıştır.
La renovación de 1912 es un documento que redacté con Monsieur Cambon, que nos permitió dividir, ciertas responsabilidades operacionales... entre las Armadas francesa y británica.
Bunu kalırsam, okuldan sonra bir ay beden eğitimi derslerine katılacağım!
Si repruebo, ¡ tendré que quedarme después de clases un mes!
Umarım telefonunu bir ayı yer.
Espero que un oso se coma su móvil.
-... bizi ayırmayacak. - Onları son 10 yılda bir araya getiren şey çoğunluğu sağlama başarımı.
Lo que los ha mantenido unidos esta última década ha sido el medio para conseguir la mayoría.
Bu gece için iyi bir şeyler bulsan iyi olur yoksa bir ay boyunca benim çamaşırlarımı yıkarsın.
Encuentra algo mejor para esta noche o harás la colada en lo que queda de mes.
Önümüzdeki ay bir bisiklet yarışı kazanacağım.
Ganaré una carrera de motos el mes que viene.
Eğer her şeyi anlatırsam bir kaç ay yatacağımı söyledi.
Dice que si lo suelto todo, simplemente estaré un par de meses en el reformatorio.
Aslında Joss, satmalıydım bile bir kaç ay önce.
En realidad, Joss, yo necesitaba vender la casa hace un par de meses.
- En azından bir on sekiz ay daha adayım.
- Por otros 18 meses, por lo menos.
Sana da bir tane ayırayım ister misin?
- ¿ Quieres que te guarde uno?
Önemli değil, fhiristimde bir yer ayırırım.
Bueno, está bien. Tengo un poco de buenas pistas en el tarjetero.
Elli film için ödeme yaptım,... eminim seni bir ay götürür.
Puedes sacar 50 películas. Debería durar un mes.
O filmi bir ay önce kiralamamış mıydın?
¿ No la arrendaste hace dos meses?
Gabriel Stanfill adlı şirketi, Bay Foster, para bir kutu her ay aldı ve onu hiç duymadım?
Sr. Foster, ¿ usted recibía una caja de dinero cada mes de la empresa de Gabriel Stanfill y nunca había oído hablar de él?
Sanırım bir oda ayırabilirim.
Supongo que podré hacerle sitio.
Greyson'a göre, Emily'nin ruhsal durumunda geçtiğimiz ay bir takım değişikler olmuş.
Así que, de acuerdo con Greyson, - Emily mostró un cambio de humor el último mes. - Sí.
Bir suç incelemesinde beraber çalıştığımız zaman başladı ve birkaç ay önce bitti.
Empezó cuando trabajábamos en Auditoría Criminal y terminó hace un par de meses.
Delilah ve kocasıyla Daytona'da yaşarken her ayın sonunda bol sıfırlı bir çek alacağım.
Voy a recibir un bonito gran cheque cada mes mientras disfruto de la vida en Daytona con Delilah y su marido.
Şu küçük suratına bakın. Bir tür ayı mı oldun Padraic?
Mirad qué carita. ¿ Eres una especie de oso, Padraic?
Sana manzaralı bir sandalye ayırdım.
Te he reservado un taburete con vistas.
Bir dahakine ayırırım.
La próxima vez, las desarmaré.
Tanrım, bugüne kadar en çok yalnızlık çektiğim yer burası. Daha önce sekiz ay bir ağaçta yaşamıştım.
Dios, este es el sitio más solitario en el que he estado y he vivido ocho meses sola en un árbol.
Sonra bir ay ceza almıştım ve bir bakmışım Laurel ile ikiniz beraberdiniz.
Me castigaron por un mes, y lo próximo que supe fue que tú y Laurel estaban juntos.
Bir ay önce, sana yazmıştım.
Hace un mes. Te escribí.
Baylar. Sorunsuz seyreden iki hamileliğin ardından Bayan Warren, sekizinci ayında muhtemel bir plasenta previa tablosuyla karşımıza gelmiş bulunmakta.
Caballeros después de dos embarazos sin incidentes la Sra. Warren presentó, en su octavo mes lo que suponemos es un caso de placenta previa.
Ve attığım her yumrukla fazladan bir yılımı ayırdığım her hastamla hayatını kaybeden dostumu Jules Michael Christiansen'ı hatırlayacağım.
Con cada golpe que lance con cada año extra que le dé a un paciente voy a pensar en mi amigo caído...
- Bu isimde bir yardımcı tanımıyorum.
- Ay, no conozco al servicio por su nombre.
Bir ay içinde 18 olacağım. Sahte kimlik kullanıyorum, bu yüzden rahatsız olmuyorlar.
Pero usé una identificación falsa... para que no los molesten.
Ve kendi kendime dedim ki, "Bir daha gözlerimi ayırmayacak kımıldamayacak, hiç bir yere ayrılmayacağım."
Y me dije a mí mismo, "la próxima vez que... vigile no me moveré. No iré a ningún lado".
Bir ay kadar mutfağa adımımı bile atamamıştım.
Creo que no puse un pie en la cocina durante un mes.
Sana geçen ay şüpheli bir şeyle gelmiştim ve sen beni dinlemek istemedin bile, bende peşini bıraktım.
Vine hace un mes a ti, con mis sospechas y tu no quisite oirlo, asi que lo deje pasar
Öyle ya da böyle sana yapacağım şey seni bir ay boyunca günde 23 saat oraya kilitlemek olacak.
Es eso o lo que haré es encerrarte 23 horas al día por un mes.
Hana geleli daha bir ay olmamıştı. Kaçma imkanım olmayan bu tenha yerde tıkalı kaldım.
'Apenas llevaba un mes en la posada...''... atrapada en ese lugar sombrío, sin ninguna esperanza de escapar.'
Ay bir tekne gibi, aşkım.
♪ La luna es como un poema mi amor
Bu ek sekiz ay var bu yüzden su kullanımı, arazi kullanımı, yem, atık Ve bir karbon ayak izi açısından, Bu çok büyük bir fark var.
Son ocho meses adicionales de uso del agua, uso de la tierra, alimentación, residuos. La huella de carbono es una gran diferencia.
bir ay sonra 33
bir ay 77
bir ay önce 34
bir ay içinde 20
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004
miss 41
bir ay 77
bir ay önce 34
bir ay içinde 20
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004
miss 41