English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ B ] / Bir insan

Bir insan tradutor Espanhol

40,311 parallel translation
Radyoaktif plütonyum ve kuantum enerji alanında sıkışıyorsun ve sivri karbon... Normal bir insan şimdiye kadar 10 defa ölmüştü ama sanırım sen normal biri değilsin öyle değil mi?
Entre el plutonio radioactivo, los campos de energía cuántica bombardeándote y el pico de carbono... una persona normal ya habría muerto diez veces, pero... supongo que tú no eres normal, ¿ verdad?
Ordunun görevi, başka bir insanın hayatını alabilmemiz için bizi gereken kıvama getirmek, hepsi bu.
El trabajo del militar es enterrar nuestra humanidad lo suficiente para poder quitar una vida. Eso es todo.
Ben mutlu bir insanım ama Bec kızmış arı sürüsü gibidir.
Soy un tío feliz. Pero Bec, ella es un enjambre de abejas enfadadas.
Çok dalga geçtiğimi biliyorum eğlenceyi seviyorum ve Becca bana bebek muamelesi yapıyor ama iyi kalpli iyi bir insanım aslında.
Sé que he hecho mucho el imbécil, y me gusta divertirme y Becca cree que soy un niño, pero realmente soy una buena persona con un buen corazón.
Korkusuz bir insan artık insan değildir.
Una persona sin miedo deja de ser un ser humano.
Bir insan gibi çürümeye başlamış.
Empezó a descomponerse, igual que un ser humano.
Bir filin hayatta kalabilmesi için bir insanın kurban olması gereken aciz bir dünyada yaşıyoruz.
Es un mundo deplorable, cuando un animal necesita del sacrificio de un ser humano para sobrevivir.
Yepyeni bir seymis gibi bakiyordum, ilkel bir insan gibiydim.
Y lo miraba como si fuera algo nuevo, como si fuera un hombre primitivo.
O zaman bilgisayarlar hacklenebiliyorken, neden bir insan evladı da hacklenemesin?
Así que, ¿ por qué hackear un ordenador cuando puedes hackear un ser humano?
J'onn'un bir insanın kimliğini aldığını söylemiştim ya, hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas que te dije una vez que J'onn asumió la identidad de un humano?
Ama çok iyi bir insan sarrafıyımdır.
Pero soy muy buena para juzgar a las personas.
"Glory" filmini 100 kereden fazla izlemek bir insan için nasıl mümkün olabilir ki?
¿ Cómo es humanamente posible ver "Tiempos de gloria" más de 100 veces?
Bir insan bir şeye bakarken kalp krizi geçirebilir mi?
También lleva jamón.
Hiçbir insanın kaçamayacağı bir ölüm cezası düşünün, Hiçbir insanın kanunları affedemez, Sonsuz, durdurulamaz bir güç
Imaginen una sentencia de muerte que ningún mortal puede escapar, que ninguna ley humana puede perdonar, una fuerza eterna e imparable... que trae una muerte cierta a quien se atreve a invocarla.
Bir insanın yapabileceği en kötü şeydir bu.
Y eso es lo peor que puede hacer un ser humano.
Evet, işte iyi bir insan diye düşündüm. Ben de iyi bir insanım.
Sí, pensé, este es un buen hombre y yo también lo soy.
Bir insanı aşağılayarak neler başarılabilir bilemezsin.
No se imagina cuántos objetivos se alcanzan humillando al prójimo.
Tuvaletten çıktığımda ellerimi yıkamam için bana kaç kez bağırabilir ki bir insan yani?
¿ Cuántas veces puede gritarme que me lave las manos después de ir al baño?
Tanıdığın bir insan. Gördüğün şeyler.
La gente que conoces, las cosas que has visto...
O bir insan değil.
No es una persona.
O artık bir insan değil. Bunu anlıyor musun?
Ya no es una persona. ¿ Entiendes?
O bir insan değil.
Eso no es una persona.
Bu da Wexler'ın nasıl bir insan olduğu ve nasıl insanlarla çalıştığını gösteriyor.
Bueno, eso tendría sentido, dado quien es Wexler y la gente con qué trabaja.
Kuşkulu bir geçmişi olan dâhi bir bilim insanı gerekli izinleri almayı unutur, falan filan.
Un genio científico con un pasado cuestionable que olvida pedir las autorizaciones apropiadas, etcétera, etcétera.
Bir grup bilim insanı aptal bir kitap için kavga ediyor.
¿ Un puñado de científicos luchando por un estúpido libro?
İnsan duygularını düzgün bir şekilde yansıtmam gerekiyor ve hissetmek için programlandım.
Necesito mostrar las apropiadas respuestas a las sensaciones humanas, Y yo estaba programado para sentirlas.
Annen ve baban bir çok insan gibi Kıyamet'te şans eseri yolda tanıştılar.
Mamá y papá se conocieron como tanta gente en el apocalipsis, en la carretera, de casualidad.
Özellikle de bütçemiz kısıtlıyken ve tedavi bekleyen bir sürü insan varken.
¿ Especialmente cuando nuestro presupuesto es limitado, y hay tantas hombres y mujeres que lo merecen?
Sonuçta insan çabasının büyük bir kısmı büyük de olsa, küçük de olsa hezimetle sonuçlanıyor.
O sea, la gran mayoría de los esfuerzos humanos, sean grandiosos o minúsculos, acaban en fracaso.
- İnsanı usulca uykuya yatıran bir ilaç var.
Hay una píldora. Te envía tranquilamente a dormir.
- İnsan deneyleri ile desteklenmediği sürece bunların hiçbiri FDA ( Gıda ve İlaç Dairesi ) için bir anlam ifade etmeyecek..
- Nada de lo cual tendrá importancia a la FDA a menos que estén acompañados por estudios más humanos.
Mikronezyalı milliyetçiler bugün bizden bir düzine insan öldürdüler.
Los nacionalistas de Micronesia mataron hoy a 12 de los nuestros.
Önemli bir çalışma var Insan beyninin büyüklüğüne göre
Hay un estudio importante, basado en el tamaño del cerebro humano..
Çünkü benim için resepsiyona bir kaç dürüst insan bulmak yeni nörolog bulmaktan daha kolay.
Porque es más fácil para él encontrar gente honesta para trabajar en la recepción de lo que es para mí encontrar a un nuevo neurólogo.
Amca, indikten sonra insan bir arar.
Tío, sabes que tienes que llamar cuando hayas aterrizado.
Biliyorsunuz, bir çok insan * SEAL Team Six'in operasyonlarını bu yavruyla tamamladıklarını bilmezler.
¡ y le adjudico este edificio declarado en ruinas a usted!
İnsan-vahşi yaşam anlaşmazlığını önlemenin tek bir çözümü var.
Hay una sola solución para controlar el conflicto entre humanos y fauna.
INSAN AVI! OLASI BIR BASKA KATIL ARANIYOR
BUSCAN A OTRO ASESINO
Ayrıca, gizli görevlerle ilgili konuşabileceğin fazla insan yok ve babam iyi bir sırdaştır.
Además, no hay mucha gente por allí a la que le puedas hablar de misiones clasificadas, y mi viejo puede guardar un secreto.
Çoğu insan baktığı zaman dizlerime kadar koca bir çöp yığınına battığımı görür. Ama ben görmem.
La mayoría de la gente estaría de acuerdo en que estoy hasta las rodillas en un contenedor de basura bastante parado, pero yo no.
Bir süre insan olman lazım.
Necesito que seas humana por un momento.
Kara'nın dediğine göre çok başarılı bir bilim insanıymışsınız.
Kara me dice que eres una científica brillante.
" İnsan, Dünya'da bir kez değil, üç kez yaşar.
" El hombre vive en esta tierra no una, sino tres veces.
Burada birçok zeki insan var ama ben tanıdığım en zeki insanı bir restoranda garsonluk yaparken tanıdım.
Aquí hay mucha gente inteligente, pero a la persona más inteligente que conozco la conocí sirviendo mesas en un restaurante.
Üniversiteden çıkan çoğu insan gibi ben de olmak istemediğim bir işteyim.
Bueno, como la mayoría de la gente recién salida de la universidad, tengo un trabajo que no quiero.
Adamı tekerlekli sandalyesine oturtabilecek bir sürü insan vardı orada be! Tamam.
Había un montón de gente que podía haber ayudado a ese tío a subirse de nuevo a su silla de ruedas.
Ancak buna göre, Bir çok insan bu kafiye okudu.
Pero según esto, mucha gente había recitado esa rima.
Hayat boyu tutkum olmuştur. Muhtemelen bilmiyorsunuz ama bu bölge tenis alanında uzun zamandır ünlü. Tenis, bence, insan ruhunu talim etmek için mükemmel bir araç sunuyor.
Ha sido una pasión mía de toda la vida y probablemente no lo sepa, pero esta zona ha sido famosa por el tenis durante mucho tiempo y pienso que el tenis ofrece una oportunidad para una educación excelsa del alma de un hombre.
Bunda bir tuhaflık yok. İnsan çok farklı nedenlerden bir çocuğu terk etmek zorunda hissedebilir.
No hay nada muy extraño al respecto, uno podría sentirse obligado a abandonar a un niño por toda clase de razones.
Tıbbi bir sorun gördün ve düzeltme yolu buldun. İşin içinde iki insan olmasaydı dahiyane bir fikirdi.
Viste un problema médico y encontraste una solución, lo que fue brillante, pero hay dos seres humanos involucrados.
Burada bir grup ünlü insan da öldü.
Un montón de famosos murieron aquí también.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]