Bu çok üzücü tradutor Espanhol
887 parallel translation
Bu çok üzücü. İşler her yerde kötü.
Las cosas están mal en todas partes.
Eğer iyi niyetli insanlar, gençlerin korkusuzca sevdiği anne babanın çocuklarıyla birlikte yaşlandığı ve insanların hayatında birbirlerine değer verdikleri bir dünyayı kurmakta umursamaz olur veya hata yaparlarsa bu çok üzücü olurdu.
"Sería muy trágico si los hombres de buena voluntad... " se relajaran y volvieran a fallar en construir un mundo... " donde la juventud pueda amar sin temor...
Bu çok üzücü bir haber Pip. Neden gelemeyeceksin?
Qué lástima, Pip. ¿ Y eso?
Bu çok üzücü.
Esto es muy triste.
Bu çok üzücü.
- ¡ Qué decepción!
Beyler, bu çok üzücü bir şey - hiçbir şey olmak.
Caballeros, eso es algo muy triste : ser insignificante.
Bu çok üzücü bir hikaye, Cody.
Es una historia muy triste, Cody.
Oh, bu çok üzücü.
Ay, qué lástima.
Ahlaki değerlerini ve gücünü ispatladın, ama... İngiltere'yi de iki parçaya ayırdın. Ve bu çok üzücü bir durum.
Habéis demostrado vuestra valía moral, pero también habéis dividido... a la iglesia de Inglaterra en dos bandos, y eso es lamentable.
Bu çok üzücü.
- Oh, eso es triste.
Bu çok üzücü.
Eso es triste.
Bu çok üzücü.
Es una contrariedad.
Ve bu çok üzücü.
Eso causa amargura.
Bence bu çok üzücü bir durum.
Creo que es una situación muy, muy triste.
Bu çok üzücü.
¡ Qué pena!
Evet, bu çok üzücü.
Sí, qué pena.
Bu çok üzücü ; insanı ağlatıyor bu durum.
Es triste, da ganas de llorar.
Bu çok üzücü insanı gülmek zorunda bırakıyor bu durum.
Es triste... da ganas de reír.
- Ama bu çok üzücü.
- Pero qué triste.
Bu çok üzücü.
Es tan triste.
Bu çok üzücü, bayan.
- Qué mala suerte.
Doğru.. bu çok üzücü!
Qué pena.
Bu kesinlikle çok üzücü bir şey. Aldatmak korkunç bir şeydir. Onu aldattığımda, Tanrının kendini aldatmış oldum.
Todo esto es muy triste no me gusta nada mentir pero...
Bu çok üzücü.
- Es muy triste. - Pues sí.
Bu Cumhuriyetçi umurumda değil. Ama bir bayana küçük bir iyiliği çok görmen Pacquito üzücü. Hem de çok üzücü!
No me interesa este republicano... pero que tú, Paquito, le niegues un favor tan pequeño a una dama... es acongojante, muy acongojante.
Bu olanlar çok üzücü.
Todo esto es muy triste.
Çok üzücü bir kazaydı, hepsi bu.
Se trata de un lamentable accidente.
Bu, çok üzücü.
Eso es muy triste...
Oh, bu üzücü, çok yazık.
Oh, es una pena, es una pena.
Talbot geleneği inatçılığı ve duygularını göstermemeyi de içerir. Bu durum, sıklıkla da çok üzücü noktalara varır.
La tradición también insiste... en que los Talbot son obstinados, poco expresivos... y eso frecuentemente se ha llevado a extremos desdichados.
Maalesef bu beyler çok üzücü bir görevi yerine getirmek üzere buradalar.
Me temo que estos caballeros... han de cumplir una tarea muy desagradable.
Görüyorum ki senin için çok üzücü bu konu.
Puedo ver que esto es muy penoso para usted.
Bu kadar erken gitmek çok üzücü.
Es triste separarse, así de repente,
Çok üzücü bir durum bu.
Triste me es pensar en ello. - ¿ Dónde está, Catesby?
Ama eğer lisansını bu evde bırakırsan annem için çok üzücü olacak.
Pero es el caso que si le retiran a usted las licencias estando en esta casa sería muy doloroso para mi mamá.
- İşlerin bu şekilde halledilmesi çok üzücü.
Que mal que tenga que ser así.
Çok üzücü, bu yaştaki bir adamın yaptıklarına bak!
Desearía que papá actuara de acuerdo a su edad.
Tam bu sırada, çok üzücü bir yanlış anlaşılma sonucu öldürüldü.
cuando, debido a un desafortunado error, fue asesinada.
Bu çok üzücü Mike.
Oh, eso es muy triste, Mike.
Bu kadar erken gidecek olman çok üzücü.
Qué pena que tengas que irte tan pronto.
- Anlıyorum. Sanırım bu dünyadaki en üzücü şeylerden biri birbirini çok seven birlikte olmayı isteyen ancak aslında birbirine hiç ait olmayan iki insanı görmektir.
Supongo que una de las cosas más tristes del mundo es ver a dos personas que se quieren tanto que sienten que son el uno para el otro y que sin embargo no son el uno para el otro.
- Bu benim için çok üzücü bir şeydir,
Qué noticia más triste para mí.
Bu üzücü olaylar sırasında yanınızda olmuş olsa bile, işi Bay Fouquet ve arkadaşlarının ele alması çok iyi olabilir.
Porque nadie piensa ya que el espíritu de la Fronde haya desaparecido y podría ser amparado por Monsieur Fouquet y sus amigos,... aunque hayan estado a vuestro lado, durante esos tristes acontecimientos.
Bu durumda olman beni çok üzüyor Kaptan ama gerçekler acıdır. Ve üzücü gerçek de, elbet anlaşma yapacağın.
Odio verlos en esa situación, capitán, pero la verdad es la verdad y lo triste es que negociará.
- Bu çok üzücü.
Es muy triste.
- Bence bu, çok üzücü.
A mí me parece... una cosa horrible...
Evinden bu kadar uzakta ölmek çok üzücü bir şey.
Es una pena morir lejos de casa.
Bu çok üzücü, bayan.
- Vaya.
Bu çok ama çok üzücü bir şeydir.
Es terrible, es una cosa muy triste...
Bu çok aptalca, çok üzücü.
Es estúpido. Es triste.
Normalde, Charles, ben şiddetten nefret eden bir adamım ama bu durumda senin için çok üzücü bir istisna yapmak zorundayım.
En general, Charles, soy un hombre que detesta la violencia... pero en tu caso me veo obligado a hacer una lamentable excepción.
bu çok güzel 567
bu çok iyi 411
bu çok 150
bu çok zor 90
bu çok iyiydi 76
bu çok iyi olur 37
bu çok hoş 216
bu çok heyecan verici 50
bu çok korkunç 105
bu çok fazla 165
bu çok iyi 411
bu çok 150
bu çok zor 90
bu çok iyiydi 76
bu çok iyi olur 37
bu çok hoş 216
bu çok heyecan verici 50
bu çok korkunç 105
bu çok fazla 165
bu çok doğal 48
bu çok para 46
bu çok doğru 46
bu çok ilginç 132
bu çok güzeldi 52
bu çok kötü oldu 29
bu çok eğlenceli 50
bu çok komik 209
bu çok saçma 642
bu çok kötü 494
bu çok para 46
bu çok doğru 46
bu çok ilginç 132
bu çok güzeldi 52
bu çok kötü oldu 29
bu çok eğlenceli 50
bu çok komik 209
bu çok saçma 642
bu çok kötü 494
bu çok kolay 78
bu çok önemli 351
bu çok iğrenç 62
bu çok tuhaf 143
bu çok tehlikeli 167
bu çok gülünç 58
bu çok basit 58
bu çok garip 190
bu çok aptalca 126
bu çok komikti 16
bu çok önemli 351
bu çok iğrenç 62
bu çok tuhaf 143
bu çok tehlikeli 167
bu çok gülünç 58
bu çok basit 58
bu çok garip 190
bu çok aptalca 126
bu çok komikti 16