English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ D ] / Day

Day tradutor Espanhol

9,341 parallel translation
Albert dayım İsa'ya âşıktı.
Mi tío Albert es un fanático de Jesús.
Bu sabah Albert dayının, çarşaflarını yıkadığını gördüm.
Vi Al tío Albert lavando tus sábanas esta mañana.
Koca bir goblin ailesi cesedinin etrafında toplandı. - Biri de ayağına dayıyor.
Una familia entera de duendes se ha congregado alrededor de tu cuerpo muerto y uno de ellos se está cogiendo a tu pie.
Arkadaşlarım birer ezik. Dayım beni uyurken vaftiz etmeye çalışıyor ve her yerim kuzenimin vücut sıvılarıyla ıslandı.
Mis amigos son perdedores, mi tío trata de bautizarme cuando duermo y estoy empapado en los fluidos corporales de mi primo.
- Evet, dayımlarda.
Si, está en la casa de mi tío.
Ama yengemle dayıma dikkat et çünkü senden nefret ediyorlar.
Sólo cuídate de mi tía y mi tío, Porque te odian.
- Dayının silahı var mıdır?
- ¿ Tu tío tiene un arma?
Greenwich Country Day'in bekleme listesindeydi ve onu kabul edeceklerine söz vermişlerdi. Ancak sözlerini tutmadılar.
Estaba en la lista de espera en el Greenwich Country Day y prometieron admitirla, pero no han cumplido su palabra.
Greenwich Country Day'in eşsiz eğitimini almak bir Campbell ailesi geleneğidir.
Es una tradición en la familia Campbell recibir la inimitable educación de Greenwich Country Day.
- Ama Collins Falls'dayız. - Evet.
Oh, bueno, mais ici, dans Collins Falls
Onun annesi Chess dayımı 52 yaşında doğurmuş.
Su mamá tuvo a mi tío Chess a los 52.
Kaldırıp başına dayıyorsun.
Y la subes a tu cabeza.
Bu mektubu dayınıza iletin lütfen.
Entréguele en su mano esta carta a su tío, por favor.
Dayı yerlinin verdiği şu mektubu okusam olur mu?
¿ Tío? Esa carta... del nativo... me preguntaba si la podría leer.
à ¢ â "¢ ª Today's your lucky day à ¢ â" ¢ ª
* Hoy es tu día de suerte *
Dayınıza yolladığım mektubu okuma şansı yakalayıp yakalamadığınızı merak ediyordum.
Me preguntaba si tendría oportunidad de echar un vistazo... a la carta que le envié a su tío.
Meseleyse buysa bu dayımın sorunu.
Si es así, es asunto de él.
Dayı!
¿ Tío?
Biz Slovakya'dayız.
Estamos en Eslovaquia.
Evet, gerçekten de Green Day'deki adamların onunla seks yapmak istediklerini söyledi.
Sí, ella dijo literalmente que los de Green Day querían follársela.
Sevimli bir daire tuttum, kardeşim, yani dayın da bir saat uzaklıkta.
Tendré un piso precioso, y mi hermano, tu tío, estará a una hora y pico de allí.
Evde değiliz, hala Stonehaven'dayız.
No estamos en casa, seguimos en Stoneheaven.
Amsterdam'dayım, söylemiştim.
¡ En Ámsterdam, te lo dije!
Hayır, sana söylüyorum çünkü Gene ve Bobby'nin dayım William'la yaşamasını istiyor.
No, te lo he dicho porque quiere que Gene y Bobby vivan con el tío William. No te preocupes.
- Doris Day ölünce annem bu ismi vermiş.
- Mi madre me llamó así por Doris Day.
- Doris Day tüm zamanlardaki favorim.
- Doris Day es mi favorita.
- Güzel Sanatlar'dayım.
- ¿ Si? - Estoy en la Escuela de Arte.
- Biliyorsun, uzun zamandır aşağıdayız ve hala ailen hakkında konuşmadın.
Sabes hemos estado aquí buen tiempo ya. Y no has hablado de tu familia.
Çatıdayım.
Este es el tejado.
Aşağıdayız.
Aquí abajo.
Sana milyonlarca kez söyledim. Mavi ışık "Night and Day" şarkısı için.
Te he dicho millones de veces que la luz azul es para "Noche y día".
- Grand Central'dayım.
Estoy en Grand Central.
William dayın da deden Gene'nin cenaze töreni detayları var.
El tío Willam tiene los detalles del entierro del abuelo Gene.
Burada işe girdim de. Sen de ona Gryzzl'dan yazınca... "Madem Şikago'dayız, Lucy'ye de bir selam verelim." dedi.
Acabo de conseguir trabajo aquí, y por eso cuando diste con él en Gryzzl, dijo, "vamos a saludar a Lucy ya que estamos en Chicago".
Sandra Dee ve Sandra Day O'Connor karışımı hani?
¿ Sandra Dee más Sandra Day O'Connor?
Çarşıdayım Jules, aynen planladığımız gibi.
Estoy en la plaza, Jules, tal y como planeamos.
Dışarıdayız!
¡ Estamos afuera!
Aşağıdayım.
Estoy aquí abajo.
- Hâlâ İskoçya'dayız yanılıyor muyum?
Aún estamos en Escocia, ¿ no es así?
Dayınıza bu kadar işkence ettiğiniz yeter.
Esta bien, basta de torturar a tu tío.
Oceanside Marina'dayım.
Estoy en el puerto Oceanside.
Merkez karantina bölgesi Mega Dome'dayız. Burada ne otobüs, ne yiyecek ne de su var.
Estamos en el centro de evacuación del Mega Domo, donde no hay autobuses, ni hay comida, ni agua.
Çünkü Amerika'ya hayatım boyunca dayının yanında çalışıp eşya satmak için gelmedim.
Porque no vine a Estados Unidos a trabajar para el hermano de tu mamá vendiendo muebles por el resto de mi vida.
Çocuklar futbol liginde Titanlar'dayım, üçüncü yardadaydım.
Estoy con los Titanes, el equipo de football infantil, era el tercer down.
- Dışarıdayım.
- Estoy afuera.
California'dayız.
Esto es California.
O lanet Hintli neredeyse dayını öldürecekti.
Ese maldito indio casi lo mató.
Neyiniz var? # Brady Bunch - Sunshine Day #
Hey, niños. ¿ Puedo ayudarte en algo?
- Sandra Day O'Connor kim?
- ¿ Quién es Sandra Day O'Connor?
İyice Daniel Day Lewis olmuşsun.
Te has vuelto toda Daniel Day-Lewis.
- Onun adının Yahudi ismi gibi gelmediğini biliyorum ama anne tarafından Yahudi ve büyük dayısı Holokost'ta öldü ve bana granola barlar için İbrani alfabesini öğretti. - Bu da Boyle.
Y ella es Boyle.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]