English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ D ] / Dinle bak

Dinle bak tradutor Espanhol

1,864 parallel translation
Dinle bak...
Escúchame.
Dinle bak. Birinci adım :
Bueno, escucha... primer paso :
Dinle bak, biliyorum maneviyatını tamamen Vanya Dayı'ya adadın ama istersen seni bu ruhsal durumdan arındırabilirim.
Escucha. Sé que te entregaste en cuerpo y alma a Vania... pero puedo zafarte en un instante.
Dinle bak, bu adam tüm eyalete uyuşturucu satıyordu.
Mira, este tipo vendía drogas en todo el estado.
Dinle bak. O şeyi etrafa sallamasan olmaz mı?
Oye, ¿ por qué no dejas de mover esa cosa?
Dinle bak, evde akşamdan kalma bir ton Gıt Gıt Gıdak artığı var diyorum ki belki beraber çıkıp bir şeyler yeriz sonra da bir şeyler tıngırdatırız?
En fin, tengo un montón de sobras de Koo Koo Roo, y se me ocurrió que podríamos almorzar y hacer unas improvisaciones.
Dinle bak, bu Detroit'teki adamlar kovuldukları için magandalık yapabilir.
Escucha, estos tipos de Detroit pueden ser rudos.
Dinle bak...
Escucha, mira...
Abi, dinle bak!
Hey, escúchame.
Dinle bak...
Mira...
Dinle bak, p-brane üzerinde dikkatli olmazsa hepimiz Fenway Parkı'ndaki geniş ekran televizyon gibi ışık saçarız.
Y mira, si no tiene cuidado con esa p-brana la próxima vez directamente nos vamos a iluminar como el JumboTron en Fenway.
- Dinle bak.
- No, escucha.
Dinle bak ikisi de vejetaryen.
¿ Les digo una cosa? Los dos son vegetarianos.
Dinle bak nasıl olmuş.
¿ Quieres escuchar esto?
Evet, dinle bak.
Sí, escúchame.
Bak dinle adamım, iki hafta boyunca o yok, anahtarın yerini de biliyorum!
- ¡ Escucha, hombre, sé dónde está la llave!
Bak dinle. - Söyle?
Fíjate.
Dinle, Valentina, bana bak!
Escucha, Valentina. Mírame.
Bak, şunu dinle.
De acuerdo, escucha esto.
- Bak, dinle.
- Escucha.
- Bak, BYRON, dinle, ben...
- Mira, Byron, escucha, Yo...
Bak, dinle, şansa bırakma.
Pero, escucha, no corras ningún riesgo.
Şimdi senin yaptığına bak. Senin yüzünden bu iş katlanılmaz hale geliyor. - Jack, dinle.
Y ahora me pones frente a mí la única cosa, a la única persona que hará esto insoportable.
Bak dinle kitaplarını kafama takmıyordum çünkü senin iyi hissetmeni sağlıyorlardı ve işleri senin için kolaylaştırıyorlardı ama ne olursa olsun sonuçta onlar kitap... Herifin biri yazmış muhtemelen hayatında doğru düzgün bir ilişkisi bile olmamıştır ve ne dediği hakkında da hiçbir fikri yoktur, tamam mı?
Mira no me molestaban tus libros porque te hacían sentir cómoda y hacían que tu trabajo fuera más fácil pero al fin de cuentas simplemente son libros escritos por un tipo que probablemente ni siquiera ha tenido pareja en su vida y no sabe de qué carajos está hablando.
Chris beni dinle, Riley bodrum katında Bodrum katına bakın!
¡ Chris escúchame, Riley está en el sótano, Jack está en el sótano!
Bak, hey, dinle beni.
Escucha, escucha. Oye, oye. Escúchame.
Dinle, bak bu hayatta sadece iki neşe kaynağım var.
Escucha, solo tengo dos dichas en la vida :
Dinle nine eğer aşk oyununu kazanmak istiyorsan oyunu oynamak zorundasın. Mesela David ile bana bak.
Óyeme, abuela, si quieres ganar en el juego del amor, tienes que jugar ; míranos a David y a mí, por ejemplo,
Bak, dinle.
Escuche. Escuche.
Dinle biliyorum bu çok kötü bir durum ama iyi tarafından bak şimdi onun iyi olduğunu biliyorsun en azından.
Sé que esto apesta, pero mira la parte buena, ya sabes que está bien.
Christopher. Yüzüme bak. Dinle.
Pero, Christopher, mírame.
Bak, ne diyeceğini biliyorum ama önce beni bir dinle.
Sé lo que va a decir, pero escúcheme.
Bak, dinle, farz et ki burası ses geçirmeyen bir yer, tamam mı?
Oye, piensa en este lugar como un cono del silencio.
Bak dinle, şu bahsettiğin yatırım...
Mira, sobre esa inversión...
Zaten biliyorum, bak dinle.
Ya sé, porque yo... ¿ Sabes qué?
Bak, dinle. Perşembe akşamı bir kaç arkadaşımız geliyor.
Mira, unos amigos vendrán a visitarnos el jueves por la noche.
Dinle Bartolo, bu işin icabına bak.
Escucha, Bartolo. Ocúpate.
Dinle bak.
Escúchame.
Yalvarırım, bana bak ve beni dinle!
Te lo ruego, mírame y escúchame.
- Bak, dinle. Al.
Vale, ¿ sabes qué?
Bak dinle. Bu durumun doğru olmadığı...
- Escucha, sé que no es lo mejor.
Bak, dinle param var ve her zaman olacak.
Oye, mira, tengo el dinero y te voy a pagar, siempre.
Bak, dinle beni...
¿ Qué tal según las reglas?
Dinle bak.
Hola.
Dinle, bugün yapman gereken şeyler vardır sanırım, bu yüzden bebek bakıcımızı aradım.
Bueno, escucha, estoy seguro que tienes mucho que hacer hoy, así que he llamado a nuestra niñera.
Bak--Lütfen, lütfen, karar vermeden önced bizi bir dinle- -
Mira, por favor, solo escúchanos antes de decidir...
- Hayır, bak. Dinle.
- No, escucha...
Dinle, bak. Sadece unut gitsin.
Olvídalo.
- bak, lütfen beni dinle. - Annie,
- Annie, no tengo tiempo para estas cosas, ahora.
Bak dinle, üzgünüm, ben... ben....
Mira, escucha, lo siento... yo...
Çaresine bakılması gereken... beni dinle, beni dinle dedim.
Y sé que querían que lo cuidara juro por Dios, escúchame. Lo siento.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]