Durum böyle tradutor Espanhol
922 parallel translation
Üzgünüm, ama durum böyle.
Lo siento.
- Durum böyle ne yazık ki Swana.
- Me temo que así es, Swana.
Öldürmeye her zamanki kadar karşıyım, komutanım ama durum böyle gelişti, albayım.
Sigo en contra de la idea de matar. Pero me arrastró algo a esto.
Demek durum böyle.
Ellos lo hicieron.
Ve 7 yıldır dünyanın pek çok yerinde durum böyle sürüp gidiyor.
Y es lo que estan ocurriendo en muchos sitios en el mundo durante 7 años.
- Hatırlamıyorum ama mantıksal olarak durum böyle olmalı.
- No lo recuerdo... Pero, por lógica, sé que debo haber estado con él.
Ve mutlu Noeller tabii eğer durum böyle gitmezse.
Y Feliz Navidad, si no está fuera de lugar dada la situación.
Johnny ve çetesi bu şubeyi ele geçirdiğinden beri durum böyle.
Así ha sido desde que Johnny y sus secuaces se encargaron de la zona.
Durum böyle özetlenebilir.
En síntesis, ésa es la situación.
İşte durum böyle.
Así son las cosas.
Ve bu durum böyle devam ederse, artık hiç gelmeyecekler.
Y si este jaleo continúa, van a dejar de venir.
Eğer Hikonoichi terfi etseydi durum böyle olmazdı.
Esto no sucedería si Hikonoichi hubiera conseguido ese ascenso.
"Sâde-eski Ichi" dürüstlüğüne göre durum böyle.
¿ Estoy lejos de lograr el estilo perceptivo de Taro-no-Ichi?
Durum böyle olunca da, çantayı açtığınızda bulduğunuz...?
De ahí que usted, al abrir la maleta, encontrara
Ve eğer buna razı değilsen, istediğin yere çekip gidebilirsin, tabii ki genelde durum böyle.
Y si no queremos eso, podemos irnos a otro lado. Hablo en general, por supuesto.
İşte durum böyle.
Eso es lo que me pasa.
Ama durum böyle değil.
No es así.
- Durum böyle ama Frank.
- Tal como te lo cuento, Frank.
- Durum böyle, değil mi?
- Ya está bien, ¿ no te parece?
En azından Sydney'deki noter için durum böyle.
Al menos eso dice el notario de Sidney.
Böyle komik bir durum hiç gelmemişti başıma!
Jamás en mi vida vi algo tan gracioso.
Savunmanın iddiasına göre, zanlının bir kriz ya da benzeri bir durum nedeniyle böyle davranmış olabilme ihtimali mevcuttur.
El caso parece claro,... incluso si la defensa argumenta que la acusada no estaba en sí.
Böylesi kötü bir durum daha önce görmemiştim. - Neden böyle oldu acaba doktor?
Es el peor caso de gota que jamas he visto.
- Öyle ya da böyle, durum ortada. - İyi.
Después de todo da lo mismo.
Örneğin Musa'nın Beşinci Kitabı'nda bu durum : "Yabancıdan faiz alabilirsiniz ama kardeşinizden almayacaksınız... Böyle yapın ki el attığınız her işteTanrınız Rab, sizi kutsasın" şeklinde ifade edilmektedir.
Por ejemplo, en el quinto libro de Moisés, se lee... que un no-judío puede prestar con usura, pero no a su hermano, y que el Señor los bendice... en todas sus transacciones.
Yakınlara kadar böyle bir durum yoktu.
No lo ha retirado recientemente.
Stanley böyle bir şey yaptıysa berbat bir durum ama olan oldu.
Es terrible si lo hizo Stanley pero ya está hecho.
Ancak eminim siz de benimle aynı fikirdesiniz, böyle bir evlilik nahoş bir durum olur.
Concordará conmigo en que ese casamiento sería indeseable.
Burada şu anda öğleden sonra. Ve bu durum birkaç gün daha böyle devam edecek.
Aquí es la tarde y lo seguirá siendo por un par de días más.
Umarım Leo böyle bir durum için tedbirini önceden alıp sigorta yaptırmıştır.
Seguro que Leo ha tenido el buen juicio de prevenirse ante un suceso como este.
Kararın nedir böyle bir durum karşısında?
En tal caso, ¿ qué piensas hacer?
Alec, böyle bir durum yok.
Un momento. Alec, no es nada parecido.
Şey, şu anki durum da aynen böyle.
Bueno, así es como están las cosas más o menos.
Diyelim ki, böyle bir durum mümkün, Pelham ama sıra dışı koşullar altında.
Digamos que algo así es posible, Pelham... pero bajo circunstancias extremas.
Bu durum, ne zamandır böyle?
¿ Hace cuánto que esta así?
Böyle bir soruyu gerektirecek bir durum yok.
No se ha demostrado nada que permita esa pregunta.
Bay Usher Boston'da birlikte geçirdiğimiz zaman boyunca böyle bir durum vuku bulmadı. Bunu Madeline'e de söyledim... Birbirimizin kaderini belirlemediğimizi.
Sr. Usher durante el tiempo que pasamos juntos en Boston... nunca se me ocurrió que... y a mi parecer a Madeline tampoco que no hubieramos nacido el uno para el otro.
Böyle bir durum için, ihtiyacımız olan adam... saygın, şerefli, iyi okumuş bir beyefendi ve hırsız olmalı!
Para este asunto necesitamos un tipo con clase, con dignidad... un caballero de la vieja escuela, y... un ladrón.
İkimiz için de durum uzun süredir böyle.
Hemos pasado mucho tiempo juntos...
Böyle başka bir durum hatırlamıyor musun?
¿ Puede recordar otra ocasión?
Sizi böyle rahatsız etmek istemezdik ama acil bir durum sözkonusu.
Lamentamos despertarlo, pero es una emergencia.
Dünya tarihinde ilk kez böyle bir durum yaşanıyordu. Sivillerin düzenli olarak bombalanması yoluyla düşmanın morali bozuluyordu.
Por primera vez en la historia del mundo, podrán proceder a una nueva experiencia : la desmoralización del enemigo por los bombardeos aéreos sistemáticos de la población civil.
Resmi olmayan bir çalışmaya göre, böyle bir durum halinde, onların nükleer kapasitesinin % 90'nını imha edebiliriz. Altı : Onları yenebiliriz, geriye kalan kuvvetleri kötü darbe yiyeceğinden, ve koordinasyonları olmayacağından biz minumum şekilde zarar görürüz.
Venceremos, con pocas bajas debido a que sus fuerzas restantes, estarán ya muy dañadas y descoordinadas.
Resmi askeri kısaltmalara bakacak olursak Acil Durum İletişim Komuta-Kontrol demek, ancak böyle bir şeyi daha önce hiç duymadım.
Podrían ser las siglas de... Control de Comunicaciones de Emergencia. No conozco nada por el estilo.
Şimdi durum böyle değil.
Ahora ya no es así.
Durum gerektirmeseydi, böyle bir yemini hiçbir şey için etmezdim!
¡ Cosa que no diria por nada en este mundo!
Böyle bir durum meydana gelmez.
Nunca llegará a darse esta situación.
Böyle bir durum için gerekli şartlar yapay olarak yaratılabilir mi?
- Afirmativo. ¿ Podrían crearse artificialmente las condiciones necesarias para un evento así, utilizando la energía de la nave?
Sanırım okyanusta böyle bir durum karşınıza çıkmamıştır, öyle değil mi?
Y supongo que eso no se nota en el océano, ¿ verdad?
Asla böyle bir durum olmadı.
En absoluto.
Durum madem böyle. bence Kont'la evlenmen en doğrusu.
Por lo tanto, como las cosas están como están, creo que es mejor que te cases con el conde.
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böyle bir şey yok 21
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle şeyler söyleme 28
böyle bir şey olmayacak 25
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böyle bir şey yok 21
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle şeyler söyleme 28
böyle bir şey olmayacak 25
böyle konuşma 236
böylelikle 44
böyle olsun istememiştim 16
böyle gelin 49
böyle iyiyim 107
böyle mi 243
böyle bir durumda 32
böylesi 17
böyle işte 52
böyle şeyler 30
böylelikle 44
böyle olsun istememiştim 16
böyle gelin 49
böyle iyiyim 107
böyle mi 243
böyle bir durumda 32
böylesi 17
böyle işte 52
böyle şeyler 30