Dört saat tradutor Espanhol
1,930 parallel translation
Oh, tatlım, yaptığın şey Son üç günde sadece dört saat uyumak?
Oh, cariño, ¿ has dormido qué, cuatro horas en tres días?
- Dört saat dayanan insanlar gördüm.
- Vi gente que duró cuatro horas. - Sí, pero...
Dört saat mi? Perimetreyi mühürlemeni söylemiştim.
Te dije que selles el perímetro no que construyas un muro.
İyice yaşlandığı için yirmi dört saat hemşire gerekiyor.
Y ahora que esta vieja necesita enfermeras todo el tiempo.
Ona yedi gün yirmi dört saat çağrı bırakabilirim!
¡ Estará disponible 24 / 7!
Yayın dört saat içinde iki kez bozuldu.
Dos veces en las últimas cuatro horas, se le ha ido la señal.
Mesele şu ki, Tyra ve bendeniz aralıksız dört saat boyunca, arabada yalnız olacağız.
La cuestión es que Tyra y un servidor irán sentados en un coche, solos, durante cuatro horas.
Dört saat içinde 1.75 boyunda sarışın ve Fransızca bilen bir kadın aşçı bulmalıyım.
Está bien, tengo menos de 4 horas para encontrar una cocinera rubia de 1,70 que hable francés
- Yirmi dört saat koruma altındayız.
Tenemos protección todo el día.
Dört saat sonra
Cuatro horas después
Dört saat, anlaşıldı.
Cuatro horas, copiado.
Daha yirmi dört saat oldu.
Han pasado 24 horas.
Günde en az dört saat bilgisayarda oyun oynamayı çok seviyorum.
Adoro lo juegos de vídeo, y puedo jugar durante 4 horas.
Dört saat ereksiyonun geçmeyince beni arama.
No me llames cuando te dé esa erección de cuatro horas.
Başkentten dört saat uzakta.
- A 4 horas de Washington.
- Dört saat boyunca mı?
¿ Durante cuatro horas?
Eski işine döndüğünü öğreneli daha dört saat oldu.
Te enteraste que recuperaste tu trabajo hace cuatro horas.
Sırf beni görmeye gelmek için dört saat araba kullanmış olmandan dolayı kötü hissediyorum.
Me siento mal de que manejaras cuatro horas solo para verme.
Efendim, kolunuzu yirmi dört saat boyunca sarılı tutmalısınız ki şişlikler insin.
Señor necesito que tenga el brazo elevado por 24 horas para disminuir la hinchazón.
Uzun soluklu bir söz için yirmi dört saat pek fark yaratmaz, değil mi?
Veinticuatro horas no hacen diferencia en un compromiso a tan largo plazo, ¿ no?
Yirmi dört saat.
Veinticuatro horas.
- Size fazladan yirmi dört saat kazandırdım.
- Les conseguí otras 24 horas.
O bilgisayar tam olarak dört saat 12 dakika önce kullanılmış.
Esa computadora fue usada hace exactamente 4 horas y 12 minutos.
- Dört saat önce de böyle dediler.
- Eso dijeron hace cuatro.
En vahşi cinsel fantazisinin dört saat kesintisiz uyumak olduğunu söyledi.
Dijo que su fantasía sexual más alocada era dormir cuatro horas seguidas.
Ve dört saat sonra...
Y cuatro horas más tarde...
Irving bak, dört saat oldu.
Mira, Irving, han pasado cuatro horas.
Sadece dört saat var.
- Eso es dentro de cuatro horas.
Yirmi dört saat içinde tüm bunlar çok daha netleşecek.
En 24 horas, todo esto estará más claro.
Otuz dört saat.
34 horas.
Yaklaşık dört saat.
Alrededor de 4 horas
Dört saat, 23 dakika, 13 saniye.
Cuatro horas, 23 minutos, Y 13 segundos.
Ceset, yani Ali dört saat önce öldürülmüş.
El cuerpo, Ali, fue asesinado hace cuatro horas.
- Dört saat olduğuna emin misin? - Evet.
Cuatro horas, estás segura de eso?
Dört saat sonra döneriz demiştim.
Te dije que estaría de vuelta en cuatro horas.
Perşembe saat dört nasıI?
¿ Qué tal el jueves a las cuatro?
- Dört saat geçti.
Cuatro horas.
Saat daha dört...
- ¿ Por qué, no es tarde? - Si, pero mañana por la mañana, a las 7,... están la matemáticas, la química y el álgebra. - Las cuatro está bien.
Dört buçuk saat sonra kalkmamız lazım.
Nos tenemos que levantar en cuatro horas y media.
Dört beş saat mesafedeymişiz.
Está sólo como a cuatro o cinco horas.
Dört yıl önce Kandahar'a bir saat uzaklıkta çatışma bölgesinde görevlendirildim.
Hace cuatro años me designaron para pacificar una zona conflictiva a las afueras de Kandahar.
Profesör, saat dört.
Profesor, son las 4 : 00.
Dedi ki, dört-beş saat boyunca, yüzün, burnun, göz çevresinin, bu kadar derin kesildiği bir ameliyatta, bıçak altına yatmak... Böyle bir acıya kimse katlanamaz.
Dijo que un trabajo así, de cuatro, cinco horas bajo el cuchillo, cortando profundamente en el tejido de la cara, la nariz, los ojos... no se puede soportar ese tipo de dolor
Bağlantı kablosu saat yönünün aksine dört kere dolanmış.
Cable de conexión envuelto cuatro veces, en contra de las agujas del reloj.
Uçak düseli kaç saat oldu, dört mü, üç mü?
¿ Cuánto ha pasado desde que cayó el avión : cuatro, tres horas?
- Dört buçuk demiştin. - Öf, saat daha dört buçuk mu?
¿ Apenas son las 4 : 30?
- Saat dört buçuk.
- Son las 4 : 30.
Hayır, saat dört gibi buluşuyoruz.
Sí, 4 : 00.
Neredeyse saat dört.
Son casi las cuatro.
Dört saat içine kalkacağız.
Despegaremos en cuatro horas.
Saat dört uyar mı?
¿ A las 4 : 00 p. m?
saat 170
saat 16 49
saat 15 32
saat 12 139
saat kaç 1021
saat 6 229
saat 23 33
saat 4 173
saat 1 132
saat 18 42
saat 16 49
saat 15 32
saat 12 139
saat kaç 1021
saat 6 229
saat 23 33
saat 4 173
saat 1 132
saat 18 42
saat 5 177
saat 9 217
saat 2 157
saat 8 244
saat 22 41
saat 20 32
saat 10 325
saat 21 38
saat 13 39
saat 07 28
saat 9 217
saat 2 157
saat 8 244
saat 22 41
saat 20 32
saat 10 325
saat 21 38
saat 13 39
saat 07 28
saat 3 195
saat 17 40
saat 19 45
saat 11 234
saat kaçta 135
saat 7 206
saat 14 39
saatler 39
saat 06 26
saat geç oldu 36
saat 17 40
saat 19 45
saat 11 234
saat kaçta 135
saat 7 206
saat 14 39
saatler 39
saat 06 26
saat geç oldu 36