Dışarıda mı tradutor Espanhol
5,531 parallel translation
Sadece dışarıda mı sanıyorsun?
Tú crees que es solo ahí fuera.
Ama sonra dışarı çıkıp biraz kafayı çekti. Bayağı bir içmiş aslında ve ben ne yapacağımı bilemedim. O yüzden Dani'ye dışarı çıkmasını söyledim ve o da babamı buldu.
Pero supongo que entonces salió y se emborrachó... bastante, a decir verdad, y no sabía que hacer, así que... se lo dije a Dani, y ella salió y le encontró.
Bu tereyağı karışımı şeyden dışarıda hâlâ bir sürü var gibi görünüyor.
Es lógico pensar que hay más "mantequilla" adulterada por ahí.
Konuşmamı dışarıda yapacağım, tamam mı?
Haré el discurso al aire libre, ¿ de acuerdo?
Dışarıda kim mırıldanıyor öyle?
¿ Quién está murmurando?
İki hafta dışarı çıktım. Onda da zamanımın yarısını senin kıçını ararken geçirdim.
Tenía dos semanas enteras lejos de este lugar y desperdicié la mitad de ese tiempo buscándote.
Hapishaneye kazara mı döndün yoksa dışarıda kimsenin ciddiye almayacağı kadar zayıf biri misin?
¿ Volviste a prisión por casualidad o porque afuera eres demasiado débil para que alguien te tome en serio?
Sana Kubra dışarıda ve ben ona karşı tanıklık yaptım diyorum senin bütün söyleyeceğin bu mu?
Te digo que Kubra está libre después de que declaré en su contra, ¿ y eso es lo que tienes para decir?
Dışarıda kalmışım gibi geldi.
Casi me siento excluido.
Dışarı çıkana kadar cenazeden haberim olmadı. Çıktığımda da ikiniz de benimle konuşmuyordunuz. Ne yapmalıydım?
No me enteré acerca del funeral hasta después de salir, y para ese entonces, ninguna de ustedes hablaba conmigo, así que, ¿ qué se suponía que hiciera?
Tek bildiğim, kardeşim dışarıda ve ben onu bulacağım.
Solo sé que mi hermana está ahí afuera y voy a encontrarla.
Seni dışarıda uğurlayalım.
Nos despedimos fuera.
- Dışarıda olacağım.
- Estaré afuera.
Dışarı çıkıp başka insanlar bulmak da kendi başımızın çaresine bakmak oluyor.
Salir a buscar más gente, eso es ocuparnos de nosotros mismos.
Onları bu şekilde dışarıda tutmaya devam mı edeceğiz?
¿ Van a quedarse ahí afuera?
Olmaz. Herkes dışarıda soğukta otururken nasıl olur da ben burada kalırım.
No puedo quedarme aquí mientras todos los demás están afuera.
Size dışarıda bir yer bulalım.
Vamos a conseguirte un asiento fuera.
- Hadi arayalım. - Dışarıda arayalım. - Tamam.
- Llamémoslo ahí afuera.
Dışarıda bekle, tamam mı?
Espera afuera, ¿ sí?
Ben dışarıda bekliyor, olacağım.
Estaré fuera.
Dışarıda bir dünya var tamam mı?
Hay un mundo ahí fuera, ¿ de acuerdo? Tú no...
Hayır, dışarıda halletmek istemez çünkü sizi öldürür, tamam mı?
No, no le gustaría hacerlo afuera, porque te mataría, ¿ de acuerdo?
İç organlarım dışarıda.
¡ Mis entrañas están a la vista!
Ben hemen dışarıda olacağım.
Estaré afuera.
Seni teste sokuyorlar ve bu testi geçeceksin ama önce onların sorularına cevap vermen gerek... ve doğru cevapları vermen gerek, tüm duygularını dışarıda bırak, tamam mı?
Te fuerzan al límite y tienes que soportarlo, pero tienes que responder sus preguntas y tienes que hacerlo con sinceridad, dejando aparte las emociones, ¿ vale?
- Arkadaşlarım ve ben dans gecesini dışarıda açık havada içerek geçiriyoruz.
- Mis colegas y yo siempre pasamos el baile afuera bebiendo por las gradas.
Drake, dışarıda tek başımayım.
Drake, estoy aquí por mi cuenta.
Dışarıda bıraktım.
Lo abandoné en el hielo.
Dışarıda hangisine ihtiyacımız olacağına göre değişir efendim.
Depende de qué necesitemos allá afuera, señor.
Ben dışarıda duş almak isteyen insanlar için sanmıştım. Şimdi daha mantıklı geliyor.
Pensaba que era un anuncio para gente guay bañándose al aire libre, pero eso tiene más sentido.
Dışarıda bir polis var! Tamam mı?
¡ Hay una policía afuera!
Anladım. Ama ben dışarıda olsaydım hani birazcık yani...
Pero si tuviera que salir fuera, ya sabes, un ratito, estaría...?
- Ben şansımı dışarıda deneyeceğim.
- Me arriesgaré a salir.
Sanırım soyguncumuz hâlâ dışarıda bir yerlerde.
Creo que el ladrón sigue suelto.
Tıpkı dışarıda yaptığımız gibi.
Mantenernos unidos, como hacemos fuera.
Sizi kolayca dışarı çıkarttığım gibi kolayca da içeri tıkabilirim. İstediğiniz buysa tabi.
Puedo regresarte tan fácilmente como te liberé, si eso es lo que quieres.
Şu anda dışarıda cevapları arıyor olmalıydım.
Debería estar ahí fuera buscando respuestas.
Sanırım tek kişilik bir davranışı ima eden her şeyi dışarıda tutmak istiyoruz.
Creo que dejaremos fuera todo lo que sugiera un comportamiento individual.
Dışarıda adamlarımız var.
Tenemos hombres fuera.
Sanırım dışarıda, 10 milyon doları almadı diye dövünüyor.
Creo que está afuera, deseando haber aceptado los 10 millones.
O zaman satın alalım kardeşim, dışarıda herkes kapatmıştır.
Así que vamos a comprarlo hermano, fuera todas las tiendas deben estar cerradas.
Hayır Bhaiyaji, dışarıda bir şeyler yaparım... ne olursa.
No Bhaiyaji, se me ocurrirá algo... cualquier cosa.
Ben seni dışarıda bırakmayı, dünyanın seni aradığımızı bilmesini yeğlerim.
Preferiría dejarte ahí afuera, dejar que el mundo sepa que te estamos buscando.
Ama vereceklerini düşündüğün cevabı alırsan seni dışarıda bekleyeceğim ve bir saat içinde buluşacağım.
Y te veré aqui en una hora.
Bones? Yarım saattir dışarıda arabanın içinde bekliyorum.
¿ Bones?
Dışarıda bir yere hayatta kalmaya çalışmalarını mı yoksa Rusların elinde olmalarını mı istiyorum bilemiyorum.
Todavía no sé lo que estoy esperando... Si ellos están todavía vivos luchando por sus vidas, o los rusos los tienen.
Bu akşam dışarıda yiyeceğiz, o yüzden uzatmayalım.
Se me hace tarde para ir comer, así que terminemos esto rápido.
Evlenelim ve maaş gününde dışarıda yemek yiyelim. Para biriktirelim, evler satın alalım.
Abre una cuenta de ahorros... y compra una casa.
Evet, ben hemen dışarıda olacağım.
Sí. Estaré aquí afuera.
Evet. Dışarıda yapalım bunu.
Sí.
Bazen dünya alt üst olur ve bir sebebi de yoktur. Daşaklımız dışarıda bugün.
A veces el mundo está de cabeza y no hay ninguna razón.