Gerekmez tradutor Espanhol
6,815 parallel translation
Bazen sert olman gerekmez sadece sert gözükmen gerekir.
A veces, no hay que ser duro, sólo debes parecerlo.
Aramanız gerekmez.
No tiene que llamar a la policía.
Alman gerekmez.
No hace falta.
Bunu yazmak gerekmez.
No es necesario a escribir eso.
Ben bok fikirleri ve sıcak havanın bir demet gerekmez.
No necesito ideas de mierda y un montón de aire caliente.
Hayır, hayır, hayır, hayır, hayır, sen bir daha kendinizi vurmak gerekmez.
No, no, no, no, no, no lo hace necesita para golpear a ti mismo nunca más.
Biz ekipman kontrol etmek gerekmez.
Nosotros no necesitamos comprobar el equipo.
O sass-ağız gerekmez.
No necesito que sass-boca.
Açıklaman gerekmez.
No tienes nada que explicar.
İlk önce ailesini aramamız gerekmez mi?
¿ No debería llamar a sus padres?
- Polisi aramamız gerekmez mi?
¿ No creen que deberíamos llamar a la policía?
Burada değilim diye bu işi bitirmen gerekmez.
Que yo esté aquí no significa que debas hacerlo.
Başka yerde olman gerekmez mi?
¿ No tienes a dónde ir?
Bir ruh tarafından lanetlenmiş bir evden gittiğinde... seni takip etmesi gerekmez.
Cuando dejas a una casa hechizada por un espíritu... No se supone que te siga.
- Oğlum, burada bizimle kal. - Hiçbir şeyi dert etmen gerekmez.
Mijo, quédate aquí con nosotros.
Benim durumumdaki birine yardım etmesi gerekmez mi?
¿ Pero qué no se supone que ayude a alguien en una situación como la mía?
Efendim, şehri kurtarmamız gerekmez mi?
Señor, ¿ no deberíamos salvar al pueblo?
Farkındasındır, her zaman öyle olduğunu biliyordum ancak bir kişi daha zekiyse öyle davranması gerekmez.
Como ves, siempre he sabido que si un hombre es inteligente, no actua de esa manera.
Rahibe, makyaj gerekmez.
Hermana, usted no necesita maquillaje.
Cumartesi biz gelmeden önceye kadar temizlemen gerekmez.
No tienes que limpiar sino hasta el sábado antes de que volvamos.
- Tuvalet gerekmez, gidiyoruz.
- No necesitas un baño, nos vamos.
Melodramlar yaşama bir ayna tutar ama onu tekrarlaması da gerekmez.
El drama sostiene un espejo frente a la vida, pero no es necesario reproducirlo.
Yine de onu dinlemen gerekmez.
Aún así, no le escuches.
Yok, bana görüş için büyük gözlükler falan gerekmez.
No, no era muy... Como lo que tuve, unos grandes lentes para mi vista.
Mad ile böyle konuşman gerekmez.
Esa no es manera de hablarle a Mad.
Yaptığın onca şeyden sonra merhamet istemen gerekmez mi?
¿ No deberías estar pidiendo perdón después de todo lo que has hecho?
Doktorların daha nazik olması gerekmez mi?
Pensaba que los médicos supuestamente eran amables.
Yoğun bir gece olduğunu biliyorum ama birilerinin onu görmesi gerekmez miydi?
Sé que es una noche agitada, pero alguien debería haberla visto.
Her gün aynı şeyi yemesi gerekmez...
No puedo creer que coma lo mismo todos los -
İlk randevumuzda beni öpmen gerekmez miydi?
¡ Imagina que pides un beso en nuestra primera cita!
- Hayır, hayır gerekmez.
- No, no. No es necesario.
Sence benim de bu konuşmanın parçası olmam gerekmez mi?
¿ No pensaste que yo debería ser parte de la conversación?
- Senaryo gerekmez.
- No lo necesito.
- Evet ama umursamaları gerekmez mi?
- Sí, pero... - ¿ no debería?
Bitkisel hayata geçerler ve böyle olması gerekmez.
Entran en vegetación. Y esto no tiene que ser así.
Biliyorum ama, giyotini öğrenmek için Paris'e kadar gitmen gerekmez.
Lo sé, pero no hace falta ir a París para aprender acerca de la guillotina.
Lsaac'ın da intihar girişiminde bulunmuş bir arkadaşla geçirilecek hafta sonuna sevgili getirilmeyeceğini bilmesi gerekmez mi?
Y no debe Isaac saber no hay tal cosa Como más uno al de un amigo intentado cosa de fin de semana el suicidio?
Hey, sizin yapmanız gerekmez...
Hey, usted no tiene que hacer...
Diğer kaynakların teyit etmesi için beklememiz gerekmez mi?
¿ No deberíamos esperar la confirmación de otras fuentes?
Sence de şimdiye kadar bu işin sınırlarını belirlemeleri gerekmez miydi?
Quiero decir, ¿ no debió haber estado en papel para dibujar una línea en algún sitio a estas alturas?
Sadece onlarla gitmemiz gerekmez mi?
¿ No deberíamos ir con ellos?
Umarım birinizi yerden kazımam gerekmez.
Y espero que no deba levantar a uno de ustedes.
Şampanya gerekmez, uçakta dolu.
No hay necesidad de champán. Tenemos de sobra en el avión.
Umarım gerekmez de.
Y espero no tener que hacerlo.
Sahiplerine vermemiz gerekmez mi sence?
¿ No crees que debamos devolverla a sus dueños?
Benim kendi param var. Onun onaylaması gerekmez.
Tengo mi propio dinero, por lo que no tiene porque.
Devam etmen gerekmez.
No tienes que seguir.
Devam etmen gerekmez.
No hay necesidad de continuar.
- Çadırımızı kurmamız gerekmez mi? - Onu sonra yaparız.
- ¿ No deberíamos armar el campamento?
Bağışlamamız gerekmez mi?
¿ No debemos perdonar?
Şey konuşmamız gerek. - Hayır, gerekmez.
- Creo que tenemos que hablar.
gerekiyor 29
gerek yok 917
gerek 16
gerekli 27
gerek yoktu 39
gerekmiyor 26
gereksiz 31
gerek kalmadı 36
gerekirse 81
gerektiği kadar 17
gerek yok 917
gerek 16
gerekli 27
gerek yoktu 39
gerekmiyor 26
gereksiz 31
gerek kalmadı 36
gerekirse 81
gerektiği kadar 17