Gideyim mi tradutor Espanhol
960 parallel translation
- Ben gideyim mi baba?
¿ Papá. Se Io cuento?
- Pardon. Ben gideyim mi?
- Disculpa. ¿ Prefieres que me vaya?
Ben artık gideyim mi?
¿ Me voy ahora?
Oraya gideyim mi efendim?
¿ Quiere que intervenga? No.
Gideyim mi, kalayım mı?
Bueno, ¿ me voy o me quedo?
Gerçekten gideyim mi?
¿ De verdad quieres que me vaya?
Gideyim mi?
¿ Tengo que irme?
- Gideyim mi?
- ¿ Ya me puedo ir?
Havaalanına gideyim mi?
¿ Voy al aeropuerto?
Ne istiyorsun, kalkıp gideyim mi?
¿ Qué quieres que haga, meterme en el callejón?
Okuldan mı çıkayım yoksa geberip gideyim mi? Hangisi?
¿ Que deje los estudios o que caiga muerta?
- Artık hediyemi almaya gideyim mi anne?
- ¿ Puedo ir a buscar mi regalo, mamá?
Sen ona iyi geceler öpücüğü verirken yatağa gideyim mi?
¿ Me das un beso de buenas noches?
"... bırakın da kocama gideyim! "
¡ déjenme ir con mi esposo!
Doktor, şu çekimi verin de gideyim.
Doctor, símplemente deme mi cheque y deje que me vaya.
- Borning'e gideyim mi?
- ¿ Debo ir a Borning, señor?
Dostum geldi. Gideyim.
Aquí está mi amigo.
- Yani bahçeye mi gideyim?
- ¿ Voy al jardín?
- Size içimi döktüm, izin verin gideyim.
He hablado con mi corazón. Ahora, déjeme ir.
"Sessizlik kabuğumu ver bana, Yürümek için inanç asâmı, Mutluluk pusulamı, ebedi perhizimi, Ver kurtuluş şişemi, Mutluluk cüppemi, umudu ver, Ver ki haçça gideyim."
"Dadme mi concha de paz, mi equipo de fe para andar,..... Mi guión de alegría, mi dieta inmortal, mi dosis de salvación..... Mi traje de gloria, y así empiezo mi peregrinación."
Kendi partimden mi gideyim?
No pienso irme de mi fiesta.
Yüce efendimiz, şimdilik izninizi alıp gideyim.
Mi honorable señor,... humildemente os privo de mi presencia.
- Hapse gideyim öyle mi?
¿ Para ir a prisión?
Gideyim mi?
No sé si...
Eve yürüyerek mi gideyim?
¿ Quiere que camine a casa?
Her şey yolunda diyorsanız ben gideyim.
Bien, si todo está en orden seguiré mi camino
Bırak gideyim, seni katil. Bırak gideyim!
Dejeme ir, mi cordero!
Ben artık takımlarımı toplamaya gideyim.
Tomare mi equipo.
- Şu herifi üzerimden çekin de gideyim.
- Quitarlo de mi vista y me iré.
- Gideyim mi?
¡ Mozo! - ¿ Voy yo?
- Ben de gideyim mi?
- ¿ La acompaño?
- Gideyim mi?
¿ Irme?
- Gideyim mi?
¿ Me voy?
Şimdi, biliyorum ki o Tudor Richmond'ın gözü ağabeyimin kızı Elizabeth'te. Bu birleşmeyle tacı ele geçirmeye hevesleniyor. Ama önce şu kıza ben bir gideyim de gönül kazanmak nasıl olurmuş göstereyim.
Ahora, sabiendo que Tudor Richmond pretende a la joven Isabel, la hija de mi hermano, y que, con ese enlace, ambiciona la corona, le haré la corte... como un galante enamorado.
- Yoksa Albert Salonu'na kendim mi gideyim? - Buna gerek yok.
- ¿ Tengo que ir al Albert Hall yo misma?
Başka nereye gideyim ki? Eve mi?
Además, ¿ adónde puedo ir sino a casa?
Atımı bağladığım yere gideyim dedim ve ancak yerde emekleyerek gidebildim.
Fui al lugar donde habia amarrado mi caballo Tuve que tantear por donde era el camino
gidiyor musun yoksa ben mi gideyim? Sakin...
¿ Vas o comprobarlo?
Brady'ye mi gideyim?
¿ Ir a Brady?
Sheriff Brady'e mi gideyim?
¿ Ir al sheriff Brady?
Gideyim hemen!
¡ Dejamelo a mi!
Cüzdanımı ver gideyim!
- ¡ Cuando te vayas! ¡ Devuélveme mi cartera!
- Bu şehirden mi gideyim?
- ¿ Que me vaya de este pueblo?
Sorarım ben ona. O pis inine bir gideyim.
Ese viejo estúpido no se va a burlar de mi.
Yine mi? Evlenip gideyim diye mi bakıyorsun?
Las hojas de arce eran tan bellas.
Önemli değil, ben artık gideyim.
No te preocupes. Me voy, te libero de mi.
Siyah dantelli gecelikle süpermarkete mi gideyim?
¿ Llevar un negligé negro de encaje al supermercado?
İyisi mi ben gideyim.
Bien, creo que será mejor que me vaya.
- Eve mi gideyim?
- ¿ Qué hago, me voy a casa?
- Çok iyi. Hemen mi gideyim?
- De acuerdo. ¿ Tengo que salir ya?
Bırak gideyim, Karımla konuşmam lazım!
Déjame ir, tengo que hablar con mi mujer.