Gıdıyor tradutor Espanhol
1,362 parallel translation
Benden duymadınız, Dışişleri Bakanlığı'ndaki tüm kurumlar diplomatik bir çözüm için çabalıyor.
Extraoficialmente, el Departamento de Estado está buscando una solución diplomática a través de contactos.
" Piper tanıdığı tek partnerini yakalıyor ve özel dedektif ve onun Jack Russell'ı şehre geliyorlar.
"Piper tomó la correa del único compañero que conocía". "El detective y su fiel sabueso se fueron al centro".
Neden beni tanıdığını sanıyor?
¿ Por qué se cree que me conoce?
Köyün hemen dışında oynadığımız oyunları hatırlıyor musun?
¿ Te acuerdas Yo ganaba siempre.
Kaliforniya'da yapımcıIık yapan bir tanıdığım var. Televizyon için birkaç komedi programı hazırlıyor.
Tengo un productor conocido en California que está haciendo comedias en televisión.
Yapma Ginger, bıyıkların gıdıklıyor.
No hagas eso, querido, me haces cosquillas con el bigote.
Enstitünün bütçesini dış işleri bakanlığı karşılıyor.
El instituto está escondido en medio del presupuesto de asuntos exteriores.
Belki de durumlar farklıdır biliyorum, fırsatı olmadı ama hayatım boyunca pişman olacağım bir şey yapmak istemiyorum sana mantıklı konuştum, Raj mantığı anladım Priya, anladım ama kalbim anlamıyor
Tal vez las cosas hubiesen sido diferentes. Priya. No tengo posibilidades.
Ben iyi bir çobanım. Babamın beni tanıdığı gibi, ben de babamı tanıyorum aynı şekilde ben koyunları tanıyorum ve onlar da beni tanıyor.
Y el Padre me conoce, y yo conozco al Padre.... en la misma manera yo conozco a mis ovejas, y ellas me conocen a mi.
Lauren, tanıdığım herkes, hayatımda kalan herkes,.. ... dostlarım, babam o büroda çalışıyor.
Lauren, todo el mundo que conozco todas las personas que trato en mi vida, mis amigos, mi padre, trabajan en esta oficina.
Bu açıdan gıdım çıkıyor.
Es el ángulo doble de mi mentón.
Enerjisini dışarı yaydığında, herhangi garip bir his hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas alguna sensación extraña cuando liberó su energía?
- Ama gıdıklıyor. Çok gerginim.
- Es que me hace cosquillas.
Çürümüş ceset kokusuna alışığımdır ama yine de iki haftalık bir ceset burun geçidimdeki kılları gıdıklıyor.
Soy bastante inmune al hedor de la descomposición, pero dos semanas de pudrición me provocan cosquilleos en la nariz.
Birini tanıdığını sanıyorsun ama sonra ne çıkıyor.
Crees que conoces a alguien...
Dışarıda diye borcunu ödemek zorunda olmadığını sanıyor.
Pensó que quizás como estaba afuera, no tenía que pagar.
Joey, sen tanıdığım en iyi insansın. İnanılmaz gözlerin, saçların var, duyduğum en seksi sese sahipsin ve gülümsemen kalbimi kırıyor.
Joey, tú eres la persona más decente que conozco y tienes unos ojos bellísimos y una sonrisa y una voz tan sexy, que me parte el corazón.
- Sizinkiler şehir dışına çıktığında seni Johnson'lara bırakmıyor mu?
Cuando tus padres Viajan, Vas donde los Johnson. Es por seguridad.
Delaware'da tanıdığım bir adam var. Her şeyi yarı fiyatına yapıyor.
Tengo un socio en Delaware que puede conseguir lo que sea por la mitad de precio
Elimden kayıyor dedi. İçeriye taşıdığı her şeyde aynı bahaneyi uydurdu.
que era su excusa para todo lo que llevamos, el televisor, los altavoces.
Benim oğlanların Flash'ı benzetmelerini izlemekten keyif alsam da zor yollardan öğrendim ki yarasa dışkısının ne yaptığını her zaman takip etmek mutlaka işine yarıyor.
Aunque me gustaría mucho ver cómo aporrean a Flash aprendí, duramente, que siempre sirve vigilar al murciélago.
Sorun şu ki, bu ülkede yasal değil, ben de tanıdığım bir adamla bağlantıya geçtim... bu tarz yasa dışı ilaçların satışını yapıyor.
Y el problema es que es ilegal en este país así que llamé a un tipo que conozco que él vende este tipo de drogas ilegales.
Hatırlıyor musunuz bir kaç sene önce taşıdığı atıklar yüzünden bir gemi kimse limanına kabul etmediği için sürekli denizdeydi?
¿ Recuerdan unos años atrás la barcaza que no dejaba de navegar porque nadie quería aceptar su carga putrefacta?
Günışığı, senin dışarıda şunlardan dağıtıyor olman lazımdı.
Rubito, se supone que tienes que estar enfrente repartiendo esto.
Bir haftalığına kasaba dışına çıkıyor.
Va a estar fuera una semana.
Randy, istediğimiz son şey insanların dinimizi yaymaya çalıştığımıza inanıyor olmasıdır.
Randy. Randy, lo último que queremos es la gente piense que queremos imponer nuestra religión.
Ve peki siz arkadaşınızın taşıdığı ruhlardan birinin oğlum olduğunu anlıyor musunuz?
¿ Y tú entiendes... que una de las almas que tu amigo lleva... es la de mi hijo?
Joan Wilson, 4D. St. Francis Ezilmiş Kadınlar Sığınağı'nda çalışıyor.
Joan Wilson, piso 4 D. De la Comisión de Mujeres Golpeadas.
Geldim... 12 yıI beraber yaşadığım karım beni dışarı atıyor...
Estoy aquí. Doce años y me echa de casa sin más.
- Güzel de ne demek? Tadı damağımı gıdıklıyor.
"¿ Gustado?" Tu sopa me folla el paladar.
- Sendeki herşey için o kadar çok gıpta ediyordum ki - İçimde bir canavar dışarı çıkıyor gibiydi
Es como un mostruo que te sale
Gıdıklanıyor.
A por él
E-En azından gıdıklamıyor.
A-al menos no dan alergia.
O çöp ada Tanrı'nın krallığının dışında kalıyor.
muy... muy lejos del Reino de Dios.
Matt Higgins'in annesi, aylığı azaldı, evi dışında çalışıyor.
La mamá de Matt Higgins aceptó ganar menos y trabajar en su casa.
Ray Charles'ın "Ne Dedim" i RB'de Çığır Açıyor ve Pop Listelerinde Yükseliyor
" "What" d l Say " " de Ray Charles va hacia el tope
Andy Deutsch TIA mağazalarını sattığı parayla şimdi Cote d'Azur'da olabilirdi. Güneş, güzel kadınlar. Ama onun yerine "Sigorta ödeyecek misiniz?" diye soran gazetecilerle uğraşmak zorunda kalıyor.
Le digo a usted que con la plata que andy deutsch vendió tia... podría estar en la costa azul de francia, sol, lindas mujeres, y está acá, renegando, con periodistas que le dicen :
Hayır, o da beni gıdıklıyor! Hadi!
Eso me da cosquillas, vamos.
Blade hala dışarıda bir yerlerde. En iyi yaptığı işi yapıyor.
Blade aún estaba por ahí en algún lugar haciendo aquello que hacía mejor.
Sen, beni kendimi tanıdığımdan çok daha iyi tanıyor olmalısın.
Me conoces muy bien.
Bunlar da sizin zoolog olarak aldığınız eğitimin dışında kalıyor.
Eso no tiene nada que ver con su experiencia de zoólogo.
Bir dakika. Sakalın gıdıklıyor.
Aguarda, aguarda, me hace cosquillas la barba.
Ben turşulu sandviç yaptığım zaman yerken içindekiler hep dışarı sarkıyor.
Cuando yo hago bocadillos de pepinillo lo de dentro se me sale cuando los como.
Hatırlıyor musun sana cüzzamlı birini tanıdığımı söylemiştim?
Pues bien, usted recuerda ¿ Dije que conocí a una persona con lepra?
Dedektif, tanıdığımız insanların yarısı Mercedes kullanıyor ve bir sürü insan tanıyoruz.
Detective, la mitad de la gente que conocemos tiene un Mercedes y conocemos mucha gente.
Gıdıklanıyor.
¡ Me hace cosquillas!
Gıdıklıyor.
¡ Me hace cosquillas!
- Olasılığı dışlamıyor da.
Entonces ella conocía a Kevin Moretti.
Tanıdığım sporculardan bazıları fotomodellik yapıyor. Onların menajerlerine sorup fikirlerini öğreneceğim.
Conozco a gente en deporte, y modelan y tienen agentes y me gustaría una segunda opinión.
Ama bu kez baktığın şey ilgini çekiyor ve senin dışında herkes bir şeyler alıyor.
Pero donde lo que miras te interesa, Y donde todo el mundo puede comprar algo salvo tú
Orası dışişleri bakanlığının seyahat engeli listesinde Amerikan vatandaşları için oraya gitmek üçüncü sınıf suç sayılıyor.
Esta en la lista de lugares prohibidos por Departamento de Estado. Todos los mercaderías ilegales parecen terminar allí.
gidiyorum 1257
gidiyor 253
gidiyorsun 93
gidiyor musun 364
gidiyoruz 1350
gidiyorum ben 24
gidiyorsunuz 20
gidiyor musunuz 95
gidiyorlar 124
gidiyor mu 22
gidiyor 253
gidiyorsun 93
gidiyor musun 364
gidiyoruz 1350
gidiyorum ben 24
gidiyorsunuz 20
gidiyor musunuz 95
gidiyorlar 124
gidiyor mu 22