Hayatımı kurtardın tradutor Espanhol
3,515 parallel translation
Fakat, Jimmy, hayatımı kurtardın.
Pero, Jimmy, me salvaste la vida.
Hayatımı kurtardın, yani, bilirsin, sana borçlandım.
Me has salvado la vida así que, ya sabes, te debo una.
Sen benim hayatımı kurtardın, ben de senin.
Tu salvaste mi vida, salvé la tuya.
Sen yine de benim hayatımı kurtardın
Aún así me salvaste la vida.
Hayatımı kurtardın, Morgan!
¡ Salvaste mi vida, Morgan!
Hayatımı kurtardınız.
Me has salvado.
- Hayatımı kurtardın.
Me salvaste la vida.
- Hayatımı kurtardın.
- Me salvaste la vida.
Hayatımı kurtardın.
Tú salvaste mi vida.
Sen benim hayatımı kurtardın.
Me salvaste la vida.
Hayatımı kurtardınız.
- Salvaste mi vida.
Hayatımı kurtardın.
Salvaste mi vida.
- Tekrardan hayatımı kurtardın, Torgi.
Me has vuelto a salvar, Torgi. Y el nombre es Torgeir.
Hayatımı kurtardın orada.
Me salvaste de nuevo allí.
Hayatımı kurtardınız.
Me salvasteis la vida.
Hayatımı kurtardın Drew.
Salvaste mi vida, Drew.
Bana göre sen çocuklarımızın hayatı kurtardın
En lo que a mí respecta, salvaste la vida de nuestros niños.
Hayatımı kurtardığın için ben teşekkür ederim.
Gracias a ti por salvarme la vida.
Sen çocuğun hayatını kurtardın tamam mı?
Salvaste la vida de ese chico, ¿ está bien?
Hayatımı kurtardın.
Me salvó la vida.
- Hayatını kurtardığımı söylemiştin. - Neyse ne.
- Dijiste que salve tu vida.
Kodese tıkmak için hayatını kurtardım.
Calentar a un tío que se ha enfriado.
Polise ihbarda bulunup en yakın arkadaşımızın hayatını kurtardığınız için size çiçek getirdik.
Le traemos flores porque usted llamó a la policía... y de ese modo salvó la vida de uno de nuestros mejores amigos.
Sadece hayatını kurtardığım için bana ne kadar borçlu olduğunu düşünüyordum
Tan solo estaba pensando en lo mucho que me debes por salvarte la vida.
Hayatını kurtardım.
Le salvé la vida.
Hayatını kurtardım.
La salvé.
Tanıştığımız gece bir ayrıntı yakaladı ve adamın hayatını kurtardı.
La noche que nos conocimos, vio algo que yo no vi... y salvó la vida de un hombre.
Onun hayatını kurtardım.
Salvé su vida.
Bir kadının hayatını kurtardım siz bana birazcık yemek ayıramadınız mı?
He salvado la vida de una mujer, ¿ no podías guardarme un poco de comida?
Bu şeyi giydiğimde bir şey oluyor benden daha büyük bir şey. O adamın hayatını kurtardım!
Cuando encendí la cosa, algo sucedió, algo más grande que yo, salvé su vida.
Doktorlar muhtemelen senin otel odasında yaptıklarının kızımın hayatını kurtardığını söylüyor.
Los médicos me dijeron que tu accionar en esa habitación del hotel probablemente le salvó la vida a mi Susie. No.
Az önce hayatınızı kurtardım.
Salvé vuestras vidas.
- Hayatını kurtardım.
- Te salvé.
Hayatınızı iki kez kurtardığımızı size hatırlatayım Bay Pierce.
Déjeme recordarle, Sr. Pierce, que le hemos salvado la vida dos veces.
Hayatımı kurtardığın için teşekkür edecektim.
Quería... darte las gracias por salvarme la vida.
Hayatımı kurtardığın için, Sana teşekkür etmemiştim.
No te he dado las gracias... por salvarme la vida.
Senin küçük yaran nasıl. Hayatını kurtardığım gün ki.
¿ Cómo está tu cicatriz, cuando te salvé la vida?
Hayatını kurtardım.
Salvé tu vida.
Senin hayatını kurtardım!
¡ Yo salve tu vida!
Tıpkı kalanımız gibi, planın onun da hayatını kurtardı. Ama yeni görünüşüne alışması konusunda yardım alması gerekecek.
Como al resto de nosotros, tu plan salvó su vida, pero necesitará ayuda para aceptar su nueva apriencia.
Hayatımız kurtardın.
Salvaste nuestras vidas.
Hayatını kurtardım.
Yo... le salvé la vida.
Biraz önce birinin hayatını kurtardım ve siz buna mı takıldınız?
¿ En serio? Acabo de salvar una vida, ¿ y vosotros os centráis en esto?
Belki hayatını kurtardım. Ama babamı kurtarmak için yeterince hızlı koşamadım.
Quizás te salvé a ti... pero no pude correr tan rápido para salvar a papá.
Hayat kurtardın. İşimi yaptım sadece.
Sólo hacía mi trabajo, nada más.
Seni hayatının bir saatini kaybetmekten kurtardım.
Te he ahorrado una hora de tu vida...
Hayatımı kurtardın, karşılığını ödemeliyim.
Me has salvado la vida.
İkramiye hesaplarını tuttuğumuza göre senin hayatını birçok kez kurtardım...
- ¡ Así que mientras contemos los puntos para la puntuación de la gratificación, Lana! Además de haberte salvado la vida tropecientas veces...
Yaşlı adamın biri yemek yerken boğuluyordu, ben de hayatını kurtardım. Yok artık.
- Un anciano se ahogaba con su comida y le salvé la vida.
Evet, o adam benim hayatımı kurtardı. Sizin şu kanunsuz kahraman. - Ona dikkatlice baktınız mı?
Sí, ese tipo salvó mi vida, su justiciero.
Bebeğim, sen benim hayatımı kurtardın.
Cariño, salvaste mi vida.
hayatımı kurtardınız 38
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatımda 29
hayatın 30
hayatını yaşa 16
hayata 34
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayat çok kısa 40
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatımda 29
hayatın 30
hayatını yaşa 16
hayata 34
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayat çok kısa 40