Hepimiz biliyoruz ki tradutor Espanhol
279 parallel translation
Hepimiz biliyoruz ki o köprü haricinde çıkış yolu yok.
Todos lo saben, no hay otra salida más que este puente.
Hepimiz biliyoruz ki bu bizim açımızdan bir savaştır!
¿ Hacernos perder la guerra?
Hepimiz biliyoruz ki, Shep Horgan bu şehrin en sevilen adamıydı.
Todos sabemos que Shep Horgan era el hombre más querido del valle.
Demek "devralacaklar". Ama hepimiz biliyoruz ki... Koca Baba en az 100 yaşına kadar yaşayacak.
"Tomar el relevo." Cuando todos sabemos... que papá va a llegar por lo menos a los 100.
Hepimiz biliyoruz ki yaşanacak bir zaman olduğu gibi, Öleceğimiz bir zaman da vardır.
Todos en esta tierra sabemos que hay un tiempo para vivir... y un tiempo para morir.
Hepimiz biliyoruz ki, bu senin için kişisel bir şey.
Todos saben que en el fondo el problema es solo personal.
Hepimiz biliyoruz ki Sezar meyvayı sever.
Todos saben cuánto le gusta la fruta.
Hepimiz biliyoruz ki, binbaşιnιn yüzbaşιyla adamlarιna... ihtiyacι var. Ama binbaşι inatçι.
Sabemos que el comandante necesita al capitán y a sus hombres, pero el comandante es tozudo.
Hepimiz biliyoruz ki çok sevdiğimiz Glenli McTarry... devlet memurları arasında değişik bir adamdı.
Todos sabíamos que nuestro amado McTarry de Glen era un hombre diferente en Whitehall.
Hepimiz biliyoruz ki parayı israf etmeyin, devam edin diye yakında baskı altında kalmaya başlayacaklar.
Y muy pronto pretenderán reanudar los trabajos para evitar pérdidas.
Ve hepimiz biliyoruz ki, yabacı bir yerde oynanan şakadan daha iyi bir başlangıç yapamazsın.
Y todos sabemos, que no puede haber mejor comienzo... que jugarle una broma a un extranjero.
Hepimiz biliyoruz ki, büyük bir acı yaşadın ama mantıklı konuşamayacak kadar nefret dolusun.
Tome asiento y guarde silencio. Todos sabemos que tuvo una triste pérdida y que el odio no le permite pensar con sensatez.
Hepimiz biliyoruz ki Araplar, ülkemizin 16 milyar dolarını kontrol ediyor.
¡ Todos sabemos que los árabes controlan... $ 16 mil millones en este país!
Hepimiz biliyoruz ki bir gün çocuklarımız bizden ayrılacak.
Los hijos nos dejan en algún momento.
Hepimiz biliyoruz ki Bay Conway'ın sözleri.. .. modası geçmiş kapitalist boş laflar.
Todos sabemos que el Sr. Conway dice chorradas capitalistas anticuadas.
Beyler, hepimiz biliyoruz ki, bu hem yasadışı hem kulüp kurallarına aykırı. O yüzden sormak istiyorum. Tayin ettiğiniz hakemi kovulmasına yol açacak her türlü cezai yaptırımdan... muaf tutmayı hepiniz kabul ediyor musunuz?
Caballeros, todos sabemos que esto es ilegal y en contra de este Club y me gustaría preguntar si todos ustedes abandonarían cualquier castigo hacia mi que pudiera hacer que me despidieran.
Ama hepimiz biliyoruz ki zamanda yolculuk mümkün.
Pero todos sabemos que es posible viajar en el tiempo.
En azından şunu hepimiz biliyoruz ki, her iki taraf da artık kan akıtmak istemiyor!
Por lo menos sabemos, que todos nosotros queremos que el derramamiento de sangre cese para siempre.
Hepimiz biliyoruz ki pek çok evlilik futbolun ıvır zıvırıyla sıkı sıkıya bağlı.
Todos sabemos que la mayoría de los matrimonios dependen de una firme comprensión de la trivia de football.
Hepimiz biliyoruz ki... Uzun vadede, köpekle yaptıklarımız uygun.
Sabemos que a la larga... lo que estamos haciendo con el perro es lo apropiado.
Bayanlar ve baylar, hepimiz biliyoruz ki havuç, şeytanın en sevdiği yiyecektir!
Damas y caballeros, todos sabemos que las zanahorias son el alimento preferido del diablo.
Üretici reaktöre hatalı üretilmiş yakıt çubukları koyarsanız hepimiz biliyoruz ki, tüm eyalet yok olabilir.
Si metes varas de combustible defectuosas en un generador, se podría destruir el estado entero.
Süpermen, hepimiz biliyoruz ki... ... paye ve ödül beklemiyorsun.
Supermán, todos sabemos que a Ud. no le interesan los premios.
Hepimiz biliyoruz ki... ... geçen hafta, büyük ulusumuzun yarısı az daha... ... topu dikiyordu.
Todos sabemos que la semana pasada, la mitad de esta gran nación por poco desaparece de no haber sido por este hombre.
Ve hepimiz biliyoruz ki, orada bir çeşit şok yaşadın ve...
Y todos sabemos que has tenía algún tipo de a... ... bueno, el choque de allí, y que...
Hepimiz biliyoruz ki, sen zor bir adamsın, Ben..... ama bu yalnız olman gerektiği anlamına gelmiyor.
Todos sabemos que eres un hombre grande y fuerte, Ben... pero eso no significa que seas un solitario.
Hepimiz biliyoruz ki bunlar küçük patatesler.
No son más que chorrisandeces.
Hepimiz biliyoruz ki, geçen ayki bir sürü faili meçhulden biri olabilir.
Que nosotros sepamos, podría ser un asesinato enfermo al azar de casos del mes pasado.
Hepimiz biliyoruz ki, "Prag" "P" harfi ile başlıyor.
Todos sabemos que... la palabra Praga empieza con mayúscula.
Hey, Hepimiz biliyoruz ki araba mezarlığı bizim düşme noktamızdı.
Hey, todos sabiamos que el contenedor de basura era nuestro segundo lugar.
Hepimiz biliyoruz ki, belki de sınırımızı tehdit ediyorlar.
Podrían amenazar nuestras fronteras.
Bay ve bayan Hillard, bu tür duruşmalarda kanunlar, velayetin anneye verilmesini öngörse de, hepimiz biliyoruz ki ; kız ya da erkek olsun, çocukları sevgi dolu babalardan ayırmak, çocuklar için iyi sonuçlanmaz.
Señor y Señora Hillard, aunque la custodia siempre tiende a favorecer a la madre, nos dimos cuenta, ahora más que nunca, que los chicos no estan tan interesados para elegir uno u otro a pesar de un padre tan amoroso.
Şunu hepimiz biliyoruz ki en yeni coğrafi araştırmalar Sfenks'in tarihini daha erkene alıyorlar.
Todos sabemos que las nuevas pruebas geológicas han demostrado que la esfinge data de una época muy anterior.
- Çünkü hepimiz biliyoruz ki ; sen Springfield'ın şimdiye kadar gördüğü en şeytani siyasi dahi Birchibald T. Barlow'un bir piyonu, kuklasından... başka bir şey değilsin.
- Así es, lo soy. - Porque sabemos todos que es un peón ingenuo, una marioneta, por así decir del genio político más diabólico que haya visto nunca Springfield : ¡ Birchibald T. Barlow!
Hepimiz biliyoruz ki, burada geçirdiğin zamanlar senin için o kadar kolay değildi.
Sabemos que tu estancia aquí no te resultó fácil.
Doğrusu, o bizim onun roman yazdığını düşünmemizi severdi... ama hepimiz biliyoruz ki dışarıda Jane'i hatırlamak için... çömezlerle hovardalık yapıyor.
Bueno, le gusta pensar que está escribiendo una novela... pero todos sabemos que sale a flirtear con novatas para revivir a Jane.
Hepimiz biliyoruz ki burada hiçkimsenin maaşı fazla değil.
Y todos sabemos quienes aquí están bien pagados...
Ve hepimiz biliyoruz ki
Y todos sabemos Que una carrera depende
Hepimiz biliyoruz ki davamızı başarabilecek özel bir yetisi Olan sadece tek bir insan var ve o da ışığına ihtiyaç duyduğumuz adam Peron'dur.
Sabemos que hay un solo hombre que irradia su propia luz. Todas reflejamos su luz. ¡ Y ese hombre es Perón!
İnsanlar, doğru nehrine çivileme atlamak için akın edecekler ve hepimiz biliyoruz ki, onları kimse suçlayamaz, suçlayabilir miyiz?
La gente estara lanzandose al rio no?
Posta müdürü olmak dışında ben generalim ve hepimiz biliyoruz ki bir işin generali olmak, o işleri halletmesini gerektirir.
Además de ser el director del correo soy general y ambos sabemos que el trabajo de un general es asegurarse de que el trabajo se realice.
Evet asker, hepimiz biliyoruz ki bir karınca önemli değildir.
Ahora, soldado, Todos sabemos que un individuo no importa.
Dışarı çıkmak istiyorlar. Hepimiz biliyoruz ki, yarın gece, dünyadaki son geceleri olabilir. Bu geceyi aileleri ile geçirmeleri büyük bir talep değil bence.
Dejen que pasen su última noche en la Tierra con sus familias.
Bir dakika dur bakalım, Bay Lombard. Hepimiz pekala biliyoruz ki, yargıç önemli bir buluş yapmak üzereydi.
Espere, sabemos que el juez iba a descubrir al asesino.
Şimdilerde pek üzerinde durulmasa da, hepimiz çok iyi biliyoruz ki, gizli silahımız işte budur :
"Eso dijo el hombre. Hoy en día, no es una idea exportable".
Hepimiz biliyoruz, herkes biliyor, ki buna eminim... Keçileri kaçırmış gibi davranıyorsun...
Todos sabemos, y tú mejor que nadie que tu conducta es excéntrica...
Senatör Porter, hükümetim adına söylüyorum ki hepimiz Albay Braddock'un neden burada olduğunu biliyoruz. Bu doğru değil, General.
Senador Porter todos sabemos que el coronel Braddock fue traído aquí sólo para intentar dejar en ridículo a mi gobierno.
Hepimiz şunu biliyoruz ki, benim bu mektubu yasal olarak yok etmeye hakkım var.
De modo que estamos de acuerdo en estar legalmente justificados para romperlo.
Tabi ki hepimiz nedenini biliyoruz.
Todos sabemos por qué.
Ama biliyoruz ki hepimiz risk içindeyiz.
Pero sí sabemos que estamos bajo riesgo.
Tabi ki var. Ve hepimiz bu eğlencenin ne olduğunu gayet iyi biliyoruz, değil mi?
Lo cierto es que... ya lo sabemos todos, ¿ verdad?