English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ I ] / Iyi bak

Iyi bak tradutor Espanhol

15,940 parallel translation
Kendine iyi bak, Micheal.
Cuídate, Michael.
Kendine iyi bak, Boog.
Cuídate, Boog.
Takımına iyi bak.
Cuida de tu equipo.
Kendine iyi bak.
Cálmate.
Mark "Onlara arabandan daha iyi bakıyorsun" diye şaka yapardı.
Mark bromeaba con que los trataba mejor que a mi Prius.
Oğlunun iyi bakılmasını istiyor.
Quiere que su hijo esté bien atendido.
Kendine iyi bak.
Así que cuídate.
- Kendine iyi bak.
Cuídate.
Yani o söz Bay Sheldon'a iyi bakın demekmiş.
Así que eso era lo que "encargarse del Sr. Sheldon" quería decir.
27 numaralı hastaya iyi bak.
Cuida bien al paciente de la 27.
Alabileceği en iyi bakımı hak ediyor ve alacağından emin olacağım.
Se merece el mejor cuidado que pueda tener y voy a asegurarme de que lo encuentra.
Lütfen Yoo Na'mıza iyi bakın.
Por lo que así es... cómo fue creado el pervertido Ah Ga Ssi.
Lütfen kasabamıza iyi bakın.
Primero, la fecha cuando Kim Hye Jin desapareció.
Tam da kar kürekleme zamanı. - Peki kendinize iyi bakın.
Justo a tiempo para empezar a palear nieve.
Kendine iyi bak evlat.
Cuídate, chico.
Kendine iyi bak, Tamizh.
Cuidar, Tamizh.
Annene iyi bak.
Cuidar de su madre.
Bak Şef, ikimiz de karar mekanizmanın bozulmasının iyi olmayacağını biliyoruz.
Mire jefe, sabemos que si su juicio está nublado... no nos hace ningún bien.
Bak, daha hızlı çözmene yardımcı oluyorsa, bu iyi bir şey değil mi?
Mira, si puedo ayudarte a descifrar algunos de ellos más rápido, ¿ no es una cosa buena?
- İyi bak!
- ¡ Mírate!
Görünüşe bakılırsa Harvey bize katılamayacak bu yüzden başlasak iyi olur.
Bueno, parece que Harvey no vendrá, así que más bien podríamos empezar.
Kendine iyi bak.
Siento que tengas que ver estas fotos, pero sabrás lo que hacer.
Kahala ve Waimanalo'da en iyi yerlerden bahsediyoruz terk edilmiş ve bakımsızlığa mahkum edilmiş.
Sí, estamos hablando de propiedades importantes en Kahala y Waimanalo, completamente abandonadas y que se han ido deteriorando.
- Bak, bu daha iyi bir plan.
Ese plan es mucho mejor.
Bak aklıma geldi, aranızda iyi bir piyano ayarlayıcısı var mı?
Ahora que me acuerdo, ¿ alguna tenéis un buen afinador de piano?
Bakın, bizim öğrencilerimiz en iyi ve en parlakları olmayabilir...
Mira, nuestros estudiantes, que-no puede ser el mejor y el más brillante...
Kendine iyi bak.
Cuídate.
Bak, eğer beni durdurmaya çalışıyorsan ve silahın yoksa dövüşmeyi bilsen iyi olur.
Mire, si usted está tratando de detenerme y no tener un arma, es mejor saber cómo luchar.
İyi tarafından bak.
Mira el lado bueno.
- Evet. Bak, hiçbir fikrim yoktu onunla tanışmadan önce neden hoşlandığıyla ilgili ama şimdi söyleyebilirim. Kendisinin en iyi olduğunu düşünüyor etrafına olduğum zaman.
Mira, no tengo ni idea de como era antes de conocerle, pero ahora te puedo decir que es la mejor versión de sí mismo cuando tú estás cerca.
Bak, dostum... - Hepsi iyi.
Mira, tío... está todo bien.
Bak, ben seni fazla tanımıyorum,... ve benim hakkında ne biliyorsan muhtemelen çok iyi değildir,... yani şimdi beraber yaşamaya başladığımıza göre,... ben belki birbirimizi daha iyi tanımaya başlarız diye düşündüm.
Mira, no sé mucho acerca de ti, y lo que sea que sepas acerca de mí probablemente no sea muy bueno, por lo que ahora que vivimos juntas pensé que quizás deberíamos conocernos un poco mejor.
Bak. Sen ve Peyton üniversiteden beridir en iyi arkadaştınız.
Tú y Peyton son mejores amigas desde la universidad.
Her neyse, bak, en iyi arkadaşın olarak sana söyleyebilirim ki insanlarla arana mesafe koymanın sonu iyi bitmez.
De todos modos, mira, como su mejor amigo, Les puedo decir, poner distancia entre usted y la gente que te importa? Eso no termina bien.
( ÇATIRDAMA SESLERİ ) Eğer bir tost makinesinin bu uçan ıvır zıvırın bakımında benden daha iyi bir iş yapabileceğini düşünüyorsan, buyur.
Si crees que un tostador puede mantener volando ese pedazo de basura mejor que yo, adelante.
Bunu otopsiyle daha iyi anlarız ama yara beresine ve peteşiye bakılırsa... -... boğularak öldüğü ortaya çıkıyor.
Tendremos que confirmar con la autopsia pero las hematomas y petequias sugieren estrangulación manual.
İtiraf etmeliyim ki hayat sigortası iyi bir bakış açısıydı.
Debo admitir, lo del seguro de vida es un buen enfoque.
Bakın Mike çok iyi biridir.
Escuchad, Mike es, como, el más dulce, ¿ vale?
Bak ve öğren. Biraz yardım iyi olurdu!
Mira y aprende. ¡ Un poco de ayuda estaría bien!
Bak, bunun açık kaynak olması konusunda anlaştığımızı biliyorum ama bu, Verdiant'ın en iyi korunan meslek sırrı.
Mira, sé que acordamos hacer esto público, pero este es el secreto profesional mejor guardado de Verdiant.
Saç ekme kalitesine bakılırsa bunun için iyi para ödemiş olmalı.
Y basada en la calidad del injerto de piel, adivino que ha pagado buen dinero por ellos.
İyi, yoğun bakıma alındı.
Bien. Está de vuelta en la UCI neonatal.
Düşünüyor musunuz? Hâlâ çok erken ama Midwest'deki en iyi çocuk yoğum bakımına sahibiz.
Es muy pronto, pero tenemos la mejor unidad de cuidados intensivos en el medio oeste.
- Bak, aramız iyi mi merak ediyorum.
Mira, me preguntaba si, ya sabes, si todo está bien entre nosotras.
Üniversitenin hayatımızın en iyi zamanı olması gerekiyordu ve geriye bakıp yaşayabileceğimiz tüm eğlenceyi yaşamadık demek istemem.
Se supone que la universidad debe ser la mejor época de nuestra vida, y no querríamos volver la vista atrás y pensar que no nos divertimos tanto como habríamos podido.
İyi falan değilsin, kafana bak la!
Definitivamente no estás bien.
İyi bir fikir olduğunu biliyordum ama yakından bakınca muhteşem olduğuna karar verdim.
Sabía que era una buena idea, pero mirándolo de cerca, es bastante espectacular.
Ona çok iyi bir doktor bakıyor.
Está con un muy buen médico.
Bak, iyi birisin ama yürümüyor bence.
Escucha, en verdad eres muy agradable, solo que... no creo que esto esté funcionando.
İyi tarafından bak.
¿ Lado positivo?
Bak, birini kaybetmenin ne demek olduğunu iyi bilirim.
Mira... Sé lo que se siente el perder a alguien.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]