Iyi günde tradutor Espanhol
610 parallel translation
Bay Laurel ile Bay Hardy, hem iyi günde, hem kötü günde birbirlerine destek olmuşlardır...
Sr. Laurel y Sr. Hardy atrapados juntos en el gordo y el flaco...
" Eğer ona, senin için ne kadar önemli olduğunu ve iyi günde de kötü günde de yanında olduğunu söylersen
" Quizá tu puedas restaurar su fe en sí mismo si le dices lo mucho que te importa
Şükranlarımız senin yanında olma yeminidir... iyi günde, kötü günde... ne olursa olsun!
Nuestra forma de darle las gracias es la promesa de permanecer con Usted En los buenos días así como también en los malos ¡ Suceda lo que suceda.!
William, Constance'ı karın olarak kabul edip, hastalıkta... sağlıkta, iyi günde, kötü günde ölüm sizi ayırana dek... sevip sayacağına yemin ediyor musun?
William, aceptas a Constance como tu legítima esposa... en lo bueno y en lo malo, en la salud y la enfermedad, para amarla, honrarla y protegerla...
Memleketimiz Fransa'ya iyi günde de kötü günde de sevdiğimiz anavatanımıza iyi günde de kötü günde de sevdiğimiz anavatanımıza ulaşmak için elimden geleni yapacağıma söz veriyorum.
"Prometo que haré todo en mi poder." ... para llegar a Francia, nuestro país... "Para llegar a Francia, nuestro país."
Mary, sen bu adamı kocalığa kabul edip hayatın boyunca ondan ayrılmayacağına yemin eder misin? Onu seveceğine, hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde hayatınızın sonuna kadar onunla birlikte olacağına yemin eder misin?
Y tú, Mary, ¿ aceptas a este hombre como legítimo esposo y te... comprometes a vivir en el sagrado estado del matrimonio, amándole... cuidándole y honrándole en la enfermedad y en la salud hasta que... la muerte os separe?
Bu halkın lideri olmaktan gurur duyuyorum. Sadece iyi günde değil, özellikle kötü günde.
Me siento orgulloso de ser el líder de esta nación, no sólo en los momentos felices, pero especialmente en los duros.
Hastalıkta, sağlıkta, iyi günde, kötü günde.
En la enfermedad, salud, riqueza, pobreza, mejor o peor.
"Bu kadını nikâhlı eşin olarak kabul ediyor ve bu günden itibaren ona sahip çıkıp, sadık kalacağına iyi günde, kötü günde zenginlikte, fakirlikte..."
'¿ Aceptas a esta mujer como esposa para amarla y respetarla de hoy en adelante, en lo bueno y en lo malo en la riqueza y en la pobreza? '
Katsumi, bu adamı yaşadığın sürece kocan olarak kabul edeceğine Tanrı'nın huzurunda ve yasalar önünde ikinizin de yaşadığınız sürece ona bağlı ve sadık kalacağına iyi günde ve kötü günde her zaman onun yanında olacağına söz veriyor musun?
Katsumi, "aceptas a este hombre como tu marido... " para vivir bajo las leyes de Dios, en los sagrados lazos del matrimonio? " Prometes amarlo, ampararlo, respetarlo, en la salud y en la enfermedad...
Sen, Guy... Emily'i iyi günde, kötü günde... hastalıkta, sağlıkta hayatının sonunda dek karın olarak kabul ediyor musun?
Guy, ¿ aceptas a Emily como tu legítima esposa en el bien o el mal, la salud o la enfermedad hasta que la muerte los separe?
Zelda, 5 yıl öncesini hatırla. Yüzüklerimizi takarken söz vermiştik. Zenginlikte ve yoksullukta, iyi günde ve kötü günde.
Zelda, ¿ recuerdas que hace cinco años... cuando intercambiamos anillos... prometimos amarnos en la riqueza y la pobreza, la fortuna y la adversidad?
Evlenirken iyi günde kötü günde diye yemin etmiştin hiç zengin olmayacağına, hep bir hiç olarak kalacağına!
Cuando nos casamos, me prometiste para bien o para mal que nunca te iría bien. Que nunca serías alguien.
Nikahlı karım olarak, onu sevip sayacağıma, iyi günde kötü günde, zenginlikte fakirlikte, hastalıkta sağlıkta...
como mi legítima esposa, para poseer y compartir en lo mejor y en lo peor, - en la enfermedad y en la salud...
Sen Eric Vonk, Olga Staplesi karın olarak kabul ediyor musun iyi günde, kötü günde ölüm sizi ayırana kadar?
Erik Vonk, ¿ quiere tomar a Olga Stapels como esposa? ¿ Promete cumplir todos los deberes que establece la ley?
Phoenix Swan'ı kocan olarak kabul ediyor musun? Bu günden itibaren, iyi günde kötü günde,
Phoenix, ¿ tomas a Swan como legítimo esposo de hoy en adelante, en la riqueza y la pobreza...
Swan, Phoenix'i karın olarak kabul ediyor musun? Bu günden itibaren, iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta ölüm sizi...
Swan, ¿ tomas a Phoenix como legítima esposa a partir de hoy, en la riqueza y la pobreza, la salud y la enfermedad hasta que la muerte...
Gerek zenginlikte, gerek fakirlikte, gerek iyi günde, gerek kötü günde, gerek hastalıkta, gerek sağlıkta, ölüm bizi ayırana kadar seni seveceğim ve üstün tutacağım.
Ante la pobreza y la riqueza, para lo bueno y para lo malo, en la enfermedad y en la salud, para amarte y respetarte hasta que la muerte nos separe.
"İyi günde, kötü günde, zenginlikte, fakirlikte."
"En buenas, en malas, siendo rico o pobre."
- İyi günde ve kötü günde.
- En las buenas y en las malas.
Evlendiğimizde, sulh hakimi "İyi günde, kötü günde." demişti. Hatırladın mı?
- Cuando nos casamos... el juez dijo algo sobre la riqueza, la pobreza, las buenas o las malas.
Sevgilim, iyi ve kötü günde diye yemin ettik.
Cariño, hablaba en serio cuando dije para lo bueno y para lo malo.
Elimi çabuk tutarım. 3 veya 4 günde biter. Tamam, iyi iş çıkar.
Claro. ¿ Puedes conseguir velas y cerillas para la una de la tarde?
İyi günde ve kötü günde sevmeye ölüm bizi ayırana dek Tanrı'nın huzurunda söz veriyorum.
Y como símbolo de nuestro amor te entrego este anillo.
Günde on mil alırsak iyi.
Quince kilómetros al día estaría bien.
İyi günde kötü günde sana muhtaç
Te necesita, llueva o brille el sol
Parası da iyi.Günde 10 $ ve kafeteryada öğle yemeği.
La paga es buena. $ 10 al día y almuerzo en la cafetería.
İyi günde, kötü günde, tasada, kederde yıllarca babanın dostuydu insanlar.
En la cruz, en el potro, hombres que durante años fueron amigos suyos.
Böyle bir günde, hâlâ iyi geçinebiliyoruz.
Pero nos queremos mucho, ¿ verdad?
"İyi günde, kötü günde, varlıkta ve yoklukta" hastalıkta ve sağlıkta " ölüm sizi ayırana dek birlikte olmayı kabul ediyor musunuz?
"¿ Os aceptáis uno al otro para lo bueno o lo malo. " la riqueza o la pobreza. " la salud o la enfermedad hasta que la muerte os separe?
Böylece, bu neşeli ve kutlu günde tüm krallık uzun zamandır beklenen doğumu kutladı. İyi yürekli Kral Stefan ve Kraliçe, kadim dostlarını karşıladılar.
Así, en esa gloriosa fecha... en que todo el reino celebraba el tan esperado acontecimiento... el buen rey Estéfano y su reina dieron la bienvenida... a un viejo amigo.
İyi günde kötü günde birlikteydik.
Hemos estado en las buenas y en las malas
Günde bir kez oluyor, ama çok iyi.
Sólo uno al día, pero están en ello.
Dün, en iyi adamlarımdan olan Ben, ki kendisi iyi bir çocuktur. İşten çıktı ve günde 5 dolar için senin işçilerinin arasına katıldı.
Ayer, uno de mis mejores peones, Ben, un buen chico, se fue a trabajar para Ud. Por 5 dólares diarios.
Gördüğünüz gibi, Bay Glover, günde 5 dolar ödeyerek en iyi adamlarımızı çalmaya devam ederseniz, dostlarımla da uğraşmak zorunda kalacaksınız.
Mire, Sr. Glover, si sigue robando a los mejores peones por 5 dólares diarios, deberá hablar con otros amigos míos.
İyi ve kötü günde...
En la riqueza y en la pobreza...
Sen, Emily... Guy'ı... iyi günde, kötü günde hastalıkta, sağlıkta...
Emily, ¿ aceptas a Guy como tu legítimo esposo en el bien o el mal, la salud o la enfermedad hasta que la muerte los separe?
İyi günde, kötü günde yanında olacağına?
Morens e Irristru?
İyi günde, kötü günde, zenginlikte, fakirlikte, hastalıkta, sağlıkta birbirinizi sevin.
Amensé uno a otros. En el bien y en el mal. En la riqueza y en la pobreza.
Bu günden sonra ona sahip çıkacağıma iyi ve kötü günde, zenginlikte ve fakirlikte, hastalıkta ve sağlıkta. birbirimize sevgi ve saygı göstereceğimize, Tanrının kutsal hükmüne göre.
- Para cuidarte... por el resto de mi vida, en las buenas y en las malas... en la riqueza y en la pobreza... en la salud y en la enfermedad... para amarte, respetarte y obedecerte hasta que la muerte nos separe... según las sagradas enseñanzas de Dios... y prometo serte fiel.
İyi günde, kötü günde, sonuna kadar dostunum.
Amigos hasta el fin, en las buenas y en las malas.
İyi bir menejerle... Günde 50 yada 100 dolar kazanabilirsin.
Con un representante adecuado... podrías llevarte a casa $ 50, tal vez $ 1 00 por día, fácilmente.
"İyi günde ve kötü günde." Bunu söylerken ciddiydim.
Para lo bueno y para lo malo. Lo dije en serio.
İyi bir günde.
En un día inspirado.
Hava şartları iyi olursa ve mesafeler çok uzak olmazsa günde 500 ton getirebilirlerdi.
Si el tiempo era bueno y el la distancia no era excesiva, puede transportar 500 toneladas por día.
"İyi günde ve kötü günde." Bunu söylerken ciddiydim.
"En lo bueno y en lo malo". Lo dije en serio.
- Son birkaç günde kesinlikle iyi mesafe kat ettik.
Hemos recorrido una buena distancia estos últimos días.
Fakat biliyorsunuz ki Mabel'in hastaneden döndüğü böyle bir günde sizler burda olmasanız daha iyi olacak.
Deberían saber que venir aquí en un día como este... cuando Mabel está saliendo del hospital...
Onbeş günde bir gelirdi. Belli ki iyi bir çevreden.
Obviamente un señor de categoría.
- O kadar emin olma. Orada iyi bir günde bunun iki katı seyirciye oynayabiliriz.
Si tengo un buen día, puedo hacer entrechats six con cabriolas dobles.
İyi günde kötü günde yanında olacağımıza güvenebilirsin.
Nosotros estaremos contigo a las duras y a las maduras.
iyi geceler canım 50
iyi günler dilerim 40
iyi geceler sevgilim 30
iyi günler 2648
iyi geceler tatlım 84
iyi geceler 8675
iyi günler hanımefendi 25
iyi geceler millet 19
iyi geceler de 23
iyi geceler hayatım 33
iyi günler dilerim 40
iyi geceler sevgilim 30
iyi günler 2648
iyi geceler tatlım 84
iyi geceler 8675
iyi günler hanımefendi 25
iyi geceler millet 19
iyi geceler de 23
iyi geceler hayatım 33