Kabul etti mi tradutor Espanhol
539 parallel translation
- Frank James bekçiyi öldürdüğünü de kabul etti mi? - Hayır.
¿ Frank James también reconoció haber matado al guarda?
- Mahkeme davayı kabul etti mi?
¿ Han hecho ya la acusación? - Sí.
Kabul etti mi?
¿ Qué hizo ella?
Ne yaptı.Seni kabul etti mi? Oh, hayır.
¿ La dejó plantada?
Bunu kabul etti mi?
¿ Estas de acuerdo en eso?
- Yardım etmeyi kabul etti mi?
- ¿ Sí? ¿ Te va a ayudar?
- Amirallik bunu kabul etti mi?
- ¿ El Almirantazgo aceptó esto?
Mühendis kabul etti mi?
¿ El ingeniero aceptó?
Lancey oynamayı kabul etti mi?
¿ Lancey aceptó el arreglo del juego?
Sir Thomas kupayı kabul etti mi?
¿ Y Sir Thomas aceptó la copa?
Kabul etti mi? Evet.
- ¿ Y estaba de acuerdo?
Kabul etti mi?
¿ Él aceptó?
- Kabul etti mi?
- ¿ Está dispuesto?
- Kabul etti mi?
- ¿ Estuvo de acuerdo?
Bunu kabul etti mi?
¿ Y ella concordó?
Teklifi kabul etti mi?
¿ Estaba receptivo a la oferta?
Kabul etti mi?
¿ Está de acuerdo?
Şu dostunuz öğüdünü tuttuktan sonra... hanım arkadaşınız onu tekrar kabul etti mi?
Cuando ese hombre siguió el consejo de su amiga, ¿ ella le aceptó?
Ama gerçeği kabul etti mi?
Sin embargo, aceptó la verdad?
Kabul etti mi?
¿ Qué tal está? ¿ Ha aceptado?
Kabul etti mi?
- Te suele aburrir.
Ee... Nick yaygara koparmadan kabul etti mi?
¿ Nick ha aceptado sin rechistar?
- Bakın kabul etti.
- Lo admite. Es mi esposa.
Büyükannem Bay Folley ile tartıştıktan sonra karartmaya uymayı kabul etti.
Después de una pelea con el Sr. Foley mi abuela ha accedido a obedecer las normas del apagón.
Çünkü Bay Sproule kitabımı basmayı kabul etti.
Porque el Sr. Sproule aceptó publicar mi libro.
Kocam benden boşanmayı kabul etti.
Mi esposo accedió a divorciarse de mí.
Büyükbaba müziğe yoğunlaşmamı kabul etti.
No me ocupo de negocios en este momento. El abuelo accedió a que me concentrara en mi música.
Her neyse bir süreliğine bu sulardan uçmuyor ve yarın akşam yemeğinde bize katılmayı kabul etti, öyle değil mi?
En todo caso durante algún tiempo no se irá a ninguna parte. Ha aceptado cenar con nosotros mañana por la noche ¿ verdad?
O hiçbir neden yokken beni kabul etti. Bana her zaman iyi davrandı.
Ben me protegió por mi padre... cuando no tenía por qué hacerlo, y me trató bien.
- Sahi mi? - Ne de rahibeye söylediği gibi... - Çarın kızı olduğunu kabul etti.
Tampoco admite haberle dicho a la monja que era la hija del zar.
Seni de çiftlikte işe almayı ve ben uzaktayken üreyen sürümü bölüşmeyi kabul etti.
Accede a contratarte y repartir el aumento de mi ganado mientras esté fuera.
Çünkü, Darcey benim şartlarımı kabul etti.
Porque Darcey ha venido a mi propio terreno.
- Kabul etti. İnanılır gibi değil. - Dayanabilir mi dersin?
- Franklin, alcánceme mi abrigo.
Şeyh Ali İbrahim arkadaşım ve büyük emir, Muhammed el-Hayır, beklenen gerçek Mehdi olarak beni tanıdığını kabul etti.
Sheikh Ali Ibrahim ha sido convencido por mi amigo y gran emir, Mohammed el-Kheir, para reconocerme como el Esperado, el auténtico Mahdi.
Kabul ama babam çok yardım etti.
Estoy de acuerdo, pero mi padre me ayudó mucho.
Lordumuz takas projemizi kabul etti.
Nuestro Señor aceptó mi proyecto del desmonte.
Demek Koharu... İsteğimi kabul etti.
Así que Koharu aceptó mi petición.
İyi profesör benden bir milyon dolarlık bir çeki kabul etti, nasıl olduysa.
El buen profesor aceptó un cheque mío... por un millón de dólares. Le ha vendido a mi grupo.
İzninizle Kaptan... Gelecek gösterimdeki yeni eserimden küçük bir bölümü ilk defa halka açık bir şekilde çalacağım. Bay Joe Spah da bu küçük eğlencemizde yer almayı nezaketle kabul etti.
Con su permiso, Capitán, quisiera interpretar por primera vez en público... un pequeño número de mi próximo espectáculo, y el Sr Joe Spah amablemente ha aceptado formar parte de la diversión.
Benim odamı kabul etti.
Ella acepto venir a mi cuarto.
Ama bu sabah, Senato ricamı resmen kabul etti.
Pero el Senado consintió f-f-formalmente mi petición esta mañana.
Evet efendim, o da birbirimize verdiğimiz söze tanıktır. Aşkımın dürüstlüğüne ikna olduktan sonra kızınızın bana kalbini vermesine, benim sevgimi kabul etmesine yardım etti.
Sí, Monsieur, ha sido testigo de nuestro compromiso, cuando supo mi honradez, me ayudó a convencer su hija de darme su fe.
12 yaşında, o sırada ölmek üzere olan büyükannem anneme dönüp onun himayesine girmemi kabul etti.
Cuando yo tenía 12 años, mi abuela, ya muriendo me permitió volver bajo el cuidado de mi madre.
Olmaz, olamaz da değil mi? O kız sana kendini teklif etti ; ama kabul etmedin, ne düşündüğünü bilemiyorum senin. Senin tek ilgilendiğin şey asilleri avlamak.
Se me olvidaba, ella te ofreció su virginidad, pero a ti sólo te importa cazar vampiros, matanzas, ese es tu destino, puedes envidiar las emociones humanas, pero crees que te es imposible amar.
Bu benim arkadaşım ve meslektaşım Doktor Watson kendisi soruşturmamda bana yardım etmeyi kabul etti.
Este es mi amigo y colega, el doctor Watson que ha accedido amablemente a ayudarme en la investigación.
Karım şu yeni işi kabul etti...
Mi mujer tiene un nuevo trabajo...
Evet, belki de. Eski hukuk profesörüm savunmayı kabul etti.
Me puede defender mi antiguo profesor de derecho, Harold Levy.
Babam kabul etti ama annemi biliyorsun işte.
Mi papá estaba de acuerdo, pero ya conoces a mi madre.
Altı parmaklı bir adam gelip özel bir kılıç istediğinde babam işi kabul etti.
Cuando el hombre de seis dedos apareció y le pidió una espada especial... mi padre aceptó el trabajo.
O benim aşkımı kabul etti... ben de onun dostluğunu.
Ella ha aceptado mi amor... y yo su amistad.
Başbakan, benim karşı hükmüme rağmen, sizi pazarlıklara kabul etti.
Bhavani los aceptó a pesar de mi oposición.