English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ K ] / Kader mi

Kader mi tradutor Espanhol

410 parallel translation
Kader mi?
¿ El destino?
Kader mi?
¿ Destino?
Kader mi?
¿ El destino, señor?
Kader mi değil mi?
Destino o no.
Birçok pilot bir MİG'i yakından göremez bile. Şans mı kader mi?
Hay pilotos que pasan toda su carrera antes de ver un MiG. ¿ Uds. son famosos?
- Sence kader mi bu?
- ¿ Tú crees?
Hepsinin sebebi kader mi?
¿ Todo pasa gracias al destino?
Sevgi mi insanı kovalar yoksa kader mi sevgiyi daha kimseler çözemedi bu bulmacayı.
Pues aún queda una cuestión por demostrarnos si el amor guía a la fortuna o la fortuna al amor.
Sonuçta benim oralardan dönebilmem şanstır mı desem, kader mi. Bilmem.
No se si fue la suerte o el destino lo que me trajo de vuelta.
- Kader mi?
- ¿ El destino?
- Kader mi? Nesin sen?
¿ El destino?
- Kader mi?
¡ Sí!
Kader, adamın etrafının tehlikeli resiflerle donanmasını sağladı.
La Providencia concedió a mi isla arrecifes peligrosos.
İmkansızlığından dolayı neredeyse vazgeçmek üzereydim ki bir öğleden sonra, mevzu aklımın ucundan bile geçmezken kader yardım eli uzattı.
Estaba casi resignado con la imposibilidad de mi tarea... pero una tarde, cuando mis pensamientos estaban alejados del tema... el destino echó una mano.
Yengeç gibi kabukta yasamak mi kader?
¿ Qué destino, vivir como un cangrejo en su concha?
Kader kapımdaki kaçınılmaz dört vuruş gibi dört atış.
Cuatro disparos como cuatro golpes fatales en la puerta de mi destino.
Acaba kader kılıcımın bu emsalsiz serüveni için planlarını yapmış mıdır?
¿ De verdad tienen reservada los destinos esta aventura sin igual para mi espada?
Her şey lanet bir kader değil mi zaten?
La vida es una maldita lotería.
Zalim kader harika birini karşıma çıkardı, üstelik kurbanım olarak.
Mi implacable destino me guió a una persona maravillosa... que también se convirtió en víctima.
Kendimde inanmadığım bir kader bıraktım ona.
Abandoné a mi madre a su destino. No creía en él en io que me atañía.
" En iyi arkadaşım ve biricik kader yoldaşım olan şahane karıma kocasıymış gibi bu mektubu sunuyorum.
"A mi mejor amiga y más encantadora camarada, " a mi único amor y maravillosa esposa, " tiendo este retrato de su marido.
Annem hep bunun kötü kader olduğunu söyler.
Mi madre dijo que estaba condenado.
Kötü kader mi?
¿ Condenado?
Bu kader. Değil mi, Profesör?
Es el destino, ¿ verdad, profesor?
Herkesin bir kader yazgısı var, benim zavallı Alyosha'm.
Cada uno tiene su destino, mi pobre Alyosha.
Sizin değerinizin farkındayım. Kader beni size doğru götürüyor. Dahası, size karşı büyük bir minnettarlıkla bağlıyım.
Mi corazón conoce vuestro mérito, sostenido por un agradecimiento obligado para mí.
Canınızın sıkılmasına neden olmak beni de üzüyor. Kader beni buna zorluyor olmasa inanın bu üzüntü verici evliliğe ben de razı olmayacağım.
No me gustaría disgustarle, y si una fuerza absoluta me obliga a hacerlo, le doy mi palabra que no consiento a la boda que lo hace triste.
Eğer tek eğlencemin çaresiz kader kurbanlarının sorunları olduğunu düşünüyorsanız üzülürüm.
Me enojaré bastante si ud. Cree que tan sólo me entusiasmo con el destino de las pobres víctimas que atraviesan mi camino.
Yada sadece kader olabilir mi?
O algo sobre el destino?
Kader..., şanssız olabilir, ama şans...
Mi fe... no puede excluir mi suerte, pero mi suerte...
Kaderim şansımı beklememe izin vermedi, şansım da bana yeteri kadar kader vermedi.
Mi fe no me permitió esperar a la suerte, y mi suerte no me dio fe suficiente.
Orada düşük yaptım, kardeş Kader'i kaybettim.
Lo que extravié allí, fue mi fe.
Jinsha Savaşı. yalnızca altıncı oğlum geri döndü ; bu kader.
De la Batalla de Jinsha... sólo mi sexto hijo ha regresado ;
Aquila'nın alarm çanlarını duyunca... kader anımın geldiğini anladım.
Cuando oí las campanas de alarma de Aquila supe que mi momento había llegado.
Evde kader hakkında söylediklerim için özür dilerim.
Quería disculparme por todo lo que dije sobre el destino en mi casa.
Kader bizi düşman yaptı ama sen iki kez benim namusumu kurtardın.
EI destino nos hizo enemigos pero has salvado mi honor dos veces. - ¿ Te vas?
Kader, kaderimi yok edemezsiniz.
Destino... no puedes destruirme... mi destinooooooo
Artık bu benim kader ânım.
Ha llegado la hora de mi destino. ¡ No ha llegado su hora!
# # harika değil mi? # # kader sizi bekletti mi?
Cuando el destino... te espera?
Ve hep öyle kalacağım... ne yapalım, kader, değil mi?
Nunca lo estaré y así es como es.
Ama kader karmaşık bir şey değil mi?
Pero el destino, es complicado, ¿ no?
Ama kader karmasik bir sey degil mi?
Pero el destino, es complicado, ¿ no?
Tepeden tırnağa bu Bubby çok yaramaz 53.cü otobanda çıktı karşıma Hayır, kader çıkardı karşıma
Bubby el chico malo, de mi cabeza a mis pies... Bueno, lo conocimos de gira en la 53. Bueno, no es cierto pero rima con Bubby.
Kader bana aşk rolü verdi, seni de sevgilim olarak.
El destino me hace actuar apasionado por ti, mi amada.
Annem ölürken mendili bana verdi ve benden, kader bana bir eş verdiğinde onu karıma vermemi istedi.
Al morir me lo dio a mí y ella me impuso que cuando el hado me la diere se lo diese yo a mi esposa.
- Kader bizim yalnız kalmamızı istedi.
- ¡ Suelte mi mano!
Kader böyle karar verdi.
Mi destino esta sellado.
Ama zalim Kader kıyıya 0 metre uzaklıkta beni buldu.
Como un flash, estaba en la playa, abordando a mi kayak. Sin embargo, la cruel fortuna intercedió, cuando a veinte metros mar adentro,
Kader beni bu kadına aşık olmaya yönlendiriyor olabilir, ve büyükbabam haline gelmeme.
Podria estar destinado a enamorarme de esa mujer y convertirme en mi propio bisabuelo.
O bir görünüm Robbiera ve varsa... ailem için, ve bence bu kader olduğunu... Sadece daha fazla kez ve eğer onu bekliyor saldırı... beyin cerrahisi, geri zekalı... ve gerçekten umut biterse... Peki o ölmek daha iyidir.
A decir verdad, a veces, como ahora, miro a Robbie y miro a mi familia, y pienso que si esta es la vida que va a llevar si todo lo que tiene por delante es más drogas, más convulsiones cirugía de cerebro, retraso mental y si nosotros empezamos a perder esperanzas lo mejor que podría ocurrirle es la muerte.
Telefon görüşmem bittiğinde senin bu kuyrukta olman da kader değil mi?
no era el destino de que estuvieras en esta fila cuando dejara de hablar?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]