Kanıt mı tradutor Espanhol
5,698 parallel translation
Onlar kanıt mı?
¿ Y eso es evidencia?
ATT şebekesi ile Kuzey Kaliforniya'daki diğer şebekeler arasında gerçekleşen... görüşmelerin izlendiğine dair kanıtımız var.
Tenemos pruebas de que han sido interceptadas todas las comunicaciones... que han pasado por la red de ATT y otras redes de sus instalaciones en el Norte de California.
Yargıç bize süre verdi fakat yarına kadar yeni bir kanıt bulamazsak, şansımız yok.
El juez nos ha concedido un receso pero si no encontramos nuevas pruebas para mañana, no tendremos ni una oportunidad.
Hiç bir gerçek duymadım yada ufacık bir kanıt parçası bile görmedim ; cinayeti müvekkilimle ilişkilendirebilecek.
No he oído un hecho... o visto un pizca de evidencia... que vincule a mi cliente con este asesinato.
Howard Cooper'ı öldürdüğüne dair kanıtımız var.
Tenemos pruebas de que mató a Howard Cooper.
Sadece- - Bir ay boyunca bütün bağırsak tıkanıklıklarına seni çağıracağım.
Solo... te asignaré para vejigas impactadas durante un mes
Kanıtın var mı peki?
¿ Qué pruebas tienes?
Adli kanıtın nedir ya da bir fikrin var mı?
¿ Qué dicen tus habilidades forenses?
Bunun neyi kanıtlayacağını anlamadım.
I don y apos ; t saben lo que pensó esto probaría.
O çiftlikte bir şey oldu ve o bavulda bununla ilgili bir kanıt olabilir. - Araştırırım.
Bueno, si algo sucedió en ese rancho, puede haber pruebas de ello en sus maletas.
Doisneau'nun öldürüldüğüne dair şu ana kadar bir kanıtım yoktu.
No tenía caso contra él hasta que encontré la prueba de que Doisneau fue asesinado.
Telefon kayıtlarımızla işlem kayıtlarının kanıtını sağlayacağım.
Voy a dar una prueba de la transacción así como nuestros registros telefónicos
Siz ne yapmanız lazımsa onu yapın ama oraya personel göndermeden önce bana Percy Tate'in sizle iletişim kurmaya çalıştığına dair, sağlam bir kanıt lazım.
Bueno, ustedes chicos hagan lo que sea que vayan a hacer, Pero yo voy a necesitar información procesable de que Percy Tate está tratando de contactarlos antes de enviar al personal.
Kanıtın var mı?
¿ Tienes alguna prueba?
- Tam olarak aradığımız sağlam kanıt sayılmaz.
- No es la prueba que buscamos.
Ward ya da Skye'ın orada olması ile ilgili kanıt var mı? Hayır.
¿ Algún rastro de Ward o Skye?
Kaçtığımda kendimi korumak için bir kanıt aldım.
Cuando huí, cogí pruebas para protegerme.
Kanıtın var mı?
¿ Ni tienes pruebas...
Bu yaklaşımı destekleyen pek çok kanıt var.
Hay muchas pruebas que lo apoya.
Hayır, ben yalnızca ortağımın kayıp kanıt için suçlanmasını istemedim.
No, es solo que no quiero que mi compañero sea culpado por evidencia perdida.
- Cary, kanıt mı kaybetti?
¿ Cary perdió evidencia?
Elinizde tanığın sıkıştırıldığına dair herhangi bir doğrudan kanıt var mı?
¿ Tienen pruebas de intimidación al testigo?
Onu kanıt olarak almamız lazım.
Debemos llevárnosla como prueba.
Sanırım önceden Houston'da sahte telefon sattığını gösteren bir kanıt yok.
Así que, creo que no hay manera de que hayas estado en Houston el mes pasado vendiéndoles a los viejitos celulares falsos.
Fiziksel kanıt için arabanın içini yakmışlar sanırım.
Supongo que quemaron el interior del coche para destruir cualquier prueba física.
Pekala, elimizde şüpheli bir banka havalesinin usb bellekteki kanıtı var, fakat bununla şu hortumu alan kişinin bağlantısını bulmamız lazım.
Tenemos la prueba de la transferencia sospechosa en la memoria USB, pero hay que conectarla a quien compró esa manguera.
Ayrıca yakınlardaki bir liseye kaydolduğuma dair kanıtım da var.
También tengo prueba de inscripción en un instituto cercano.
Kızlarımızın ilk kanı akıtılması vesilesiyle çok gururluyuz. Kanları yeniden dünyaya dönsün ki yüce annemizin rahmine yerleşebilsin.
La honramos con la celebración de la primera sangre de nuestras hijas... capturarla y regresarla a la tierra, de modo que pueda volver al vientre de la gran madre.
Eğer bir ilişkisi varsa bunu kullanabiliriz ama önce kanıt lazım.
Si tiene una aventura, necesito pruebas. Yo me encargo.
Izzy'nin, Sabah 6'yı yazanın siz olduğunuz hakkında bir kanıt bulduğunu düşünüyoruz.
Creemos que Izzy pensó que tenía la prueba... que usted escribió "6 A.M."
- Bud'ın imzalı ifadesine göre Al, Izzy'nin Sabah 6'yı Lionel Hubbard'ın değil Pepper'ın yazdığına dair kanıtı olduğunu biliyormuş.
De acuerdo con la declaración de Bud... Al sabía que Izzy tenía pruebas que Pepper escribió "6 A.M." y no Lionel Hubbard.
Al, Bud'a halletmesini söylemiş ve kanıt olduğunu düşündüğü Izzy'nin cesedini yakmasına yardım etmiş.
Al le dijo a Bud que se encargara de eso... luego lo ayudó a quemar el cuerpo de Izzy... lo que pensó sería la prueba.
İhtiyacım olan tek kanıt o laptopta.
- todas las pruebas que necesito estan... en esa portátil.
Aslında, kanıt kesyapın bir bölümü, bu yüzden ben de ellemeden bıraktım öylece.
En realidad, las pruebas son parte de ese libro de recortes, así que tengo que dejarlo.
Kanıtın bu mu yani? Çalıntı fotoğraflar mı?
¿ Esa es tu gran prueba, una foto que has robado?
Kanıtım olmazsa, meslektaşlarımı böyle bir yerin varlığına ikna edemem.
Si no tengo pruebas no puedo convencer a mis colegas que crean en un lugar como este.
Bilimsel kanıtımız var.
Tenemos la prueba científica.
Onun, söylediği kişi olduğunu sanmıyorum ve bunu destekleyecek bir kanıt bulacağım.
No creo que sea quien dice ser, y encontraré evidencia que lo corrobore.
Kanıtım ve bir görgü tanığım var.
Tengo las pruebas que lo demuestran, y también tengo un testigo.
Lance'i Booth'un öldürdüğüne dair sağlam bir kanıt bulamadığımız sürece hayır.
No, a menos que tengamos pruebas de su relación con la muerte de Lance.
Kanıtım var.
Tengo evidencia.
Ölüm raporunun yanı sıra başka bir kanıtınız var mı?
Además del certificado de defunción, ¿ qué otra evidencia tiene?
Bu davada Memur Ahn'ın suçu olmadığına dair bir kanıtın var mı?
Entonces, ¿ con qué evidencia el policía Anh insiste que no tuvo ninguna responsabilidad?
- Kanıtım niye yokmuş?
¿ Por qué no habría evidencia?
Doğrulanırsa, çekimsel dalgaların tespitindeki bu ilk kanıt evrenin doğuşuna dair kavrayışımızı derinleştirecektir.
Si se sostiene, esta primera prueba de la detección de ondas gravitatorias... profundizaría nuestra comprensión del nacimiento del universo.
Kanıtın var mı?
Tienes alguna evidencia?
Elinizde dava için kanıt var mı, Ajan Connolly?
¿ Tiene un caso para mí, agente Connolly?
Bak... Bak, kanıt lazım sana.
Oye, necesitas evidencias.
- Değil kanıt olmadan, anladın mı? - Yedekleyin.
- No sin pruebas, ¿ entiendes?
Bana sadece bir kağıt ve kalem verin de her şeyi size kanıtlayayım!
¡ Denme lápiz y papel y se los demostraré!
- Kanıtın var mı?
¿ Tienes pruebas?