Kapıya tradutor Espanhol
9,687 parallel translation
- Chris, kapıya bakabilir misin?
- Chris, ¿ abres la puerta?
Hiçbir biçici bizi görmeden kapıya kadar gideceğiz.
Así que llegamos a la puerta de entrada sin que nos vea ningún carroñero.
Dışarıda bir ordu ana kapıya gidiyor.
Hay un ejército afuera yendo a la puerta principal.
Kapıya götürün!
¡ Ahora! ¡ Llévenlo a la puerta!
Kapıya nişan alın.
Apunten a la puerta.
Kapıya bir tabela mı assak?
¿ Qué te parece poner un cartel en la puerta?
Kapıya gidin.
Ir por la puerta.
Ama telefon her çaldığında, biri kapıya tıkladığında ya da onları tanıyan biriyle tanıştığımda...
Pero cada vez que suena el teléfono, que alguien llama a la puerta, o cuando me encuentro a alguien que les conocía...
Kapıya bakmadım, o da kötü bir şey yapacağımdan endişelenmiş.
No contesté a la puerta, y él estaba preocupado de que iba a hacer algo malo.
Kapıya koruma koyar koymaz geliyorum.
Estaré allí tan pronto como tenga un guardia en esta puerta.
Eğer kocamın evi Jack Nicholson'ınki kadar büyük olsa, istediği kapıya balta saplayabilir.
Si mi esposo tuviera una casa enorme como la de Jack Nicholson, podría poner una hacha en cualquier puerta que quiera.
Kapıya götür!
- ¡ Emocionante!
Bu evdeki her kapıya uyan bir anahtarım var.
Tengo una llave maestra para cada cuarto en la casa.
Pekala, insan kaynaklarını ve güvenliği ararım, ona kapıya kadar eşlik ederler ve ona karşı nazik olacaklarından emin olurum.
Vale, llamaré a recursos humanos y a seguridad para que bajen y le acompañen fuera y me aseguraré de que lo hagan de un modo muy amable.
Pekâlâ, ikiniz Velcoro ve benimle birlikte kapıya gelin.
Muy bien, Uds. dos a la puerta con Velcoro y conmigo.
Kapıya Daniel'ı koy ve kamyoneti getir.
Pon a Daniel en esa puerta y trae la furgoneta.
Yerinizde olsam Daniel'ı kapıya koymazdım.
Yo no pondría a Daniel en la puerta.
Kapıya doğrult.
Apunta... apunta hacia la puerta.
- Silahı kapıya doğrult. - Polis kesmiştir belki.
- Apunta la pistola a la puerta.
Biletli yolcularımız, lütfen kapıya yönelin.
Todos los pasajeros con boleto, por favor acudan a la puerta.
- Sen kapıya bak, ben alırım.
- Yo me quedo con ella, tú abre.
Ön kapıya gel, tamam mı?
- Sí. - Venga a la puerta.
Seni kapıya kadar geçireyim.
Te acompaño a la salida.
- Tamam, kapıya git.
De acuerdo, ve a la puerta,
Bütün yolcuları, bütün kapıları aklına gelebilecek bütün olasılıkları kontrol ettim.
Cada pasajero, cada puerta, cada posible teoría que está pasando por tu cabeza, ya la he revisado.
Kapıları açtıkları anda saldırıya geçeceğiz.
Tan pronto como se abran las puertas de entrada, atacamos.
Bir hafta başkanlık yapıp komşuyu komşuya hasım ettin dışarıdakilerin bizden daha çok nefret etmesine neden oldun dış savunmamızı kaybettin ve 97 senedir el sürülmemiş bir kapı yenik düşüyor ve bir vahşi ordusu bu koridorlara dolup her birimizi kılıçtan geçirecek.
Una semana al mando y te las arreglaste para volvernos unos contra otros. Hiciste que los forasteros nos odien más de lo que ya lo hacían. Perdiste nuestras defensas externas.
Tabi ya, bu tuzak kapısıydı.
Cierto, esa es una trampa.
Buz gibi ellerle beni kavrayan Ben kaçışın olmadığı ölümüm Kapısını açarım Ya cennetin ya cehennemin
con manos frías como el hielo aferrándome yo soy la Muerte, nadie puede aventajarme, abriré la puerta al Cielo o al Infierno.
Kapıya dikkat et.
Cooper.
- Çıkış kapıları kapanmak üzeredir.
Ya estamos cerrando el vuelo.
Zaten şu anda kapının dışında sayılırım.
Básicamente ya lo he dicho...
Aç şu kapıyı, hemen!
¡ Abre la puerta ya!
66'dan 39A'ya, ön kapı açıldı..
Tres Alfa niner, 66.
Sanki dünyanın sonunu istiyormuşum gibi, yanlış kanıya kapılma.
Es decir, no me malinterpretes. No es que quiera que termine el mundo.
Kapı açıldı!
¡ Ya está abierta!
Akıllı olmadıklarını bildiğin halde kapıyı niye açık bıraktın?
Ya sabes que no son muy cuidadosos, ¿ por iba a dejar la puerta abierta?
Bir seferinde ben altı yaşındayken beni aşağıya kapattı bir uyandım ki kapı kilitli.
Hubo una vez, tenía seis años él me dejó ahí abajo y me despierto y está cerrado.
Ya şu kapıdan tek başıma çıkıp gitmek istersem?
¿ Y si quiero irme de aquí sola?
Teşekkürler ama kapıyı sadece polise açarız ya da kurşunlar bizde kalır.
Gracias, pero... abrimos la puerta a la policía, o nos quedamos con las balas.
Anahtarı kapıcıya bırak ve ben de gelip sana bir şeyler yapayım, tamam mı?
Así que deja la llave en conserjería, vendré y te haré la cena, ¿ vale?
Anahtarı kapıcıya bırakırım.
Dejaré la llave en conserjería.
Sen ön kapıdan girdiğin anda bile mekan daha güzel oldu, James.
Este sitio ya tiene mejor pinta desde que tú has entrado por la puerta, James.
Bunca yıl boyunca sürekli, gün gelecek de kocaman olmuş, mutlu bir hâlde kapıma gelecek diye düşündüm.
Todos estos años... seguía pensando, ya saben... que algún día, simplemente... aparecería, adulto y feliz...
New York'ta ikinci günün ve daha şimdiden kapılı bir odan yeni ayakkabın, siyahi de arkadaşın oldu.
Segundo día en Nueva York, y ¿ ya tienes cuarto con puerta un par de zapatos nuevos, y un amigo negro?
Ya kapıyı açarsınız ya da sizi öldürüp kapıyı biz açarız.
Abrid las puertas u os mataremos y las abriremos nosotros mismos.
Hanna, Mona'nın ön kapısında gördüğümüz kan vardı ya.
Hanna, la sangre que había en el recibidor de la casa de Mona... esa cámara apuntaba justo ahí.
Hormonlar kapıları açmaz ya da kutuları kımıldatmaz, Lauren.
Las hormonas no abren las puertas ni mueven cajas, Lauren,
Peki ya kapanan kapılar?
- ¿ Y que sobre la puerta del armario?
Ben alırım J.R. Sen sadece kapıyı tut bize.
Ya lo tengo, abre la puerta.
Ya da kusabilirdim, ya da o fincanı kapıp ki Major'la birlikteyken ciddi anlamda en sevdiğim fincandı o aynı kalbim gibi onu da milyon parçaya bölebilirdim.
O vomitado. O agarró esa taza, que pasó a ser mi taza de café de la mañana muy favorito cuando el Mayor y yo estábamos juntos y roto en mil pedazos, como mi corazón.