Mükemmel mi tradutor Espanhol
2,465 parallel translation
- Atla! - Çok mükemmel! Hangi ağzına sıçtığım parmağını göt deliğime soktu?
- Demasiado... impresionante. ¿ Quien de vosotros acaba de meter su dedo en mi culo?
Benim mükemmel hırsızım.
Mi ladrona perfecta.
Doğru, sen de benim kızımsın. Bu da bizi dans için mükemmel aday yapar.
Correcto, y tú eres mi hija, lo que nos hace candidatos perfectos para el baile.
Babam burada bir park olduğunu ve tutulmayı seyretmek için Mükemmel bir yer olduğunu söyledi. Gerçekten gitmek isterdim.
Es que mi papá me dijo que hay un parque aquí cerca que sería perfecto para ver el eclipse.
Bu yüzden mi mükemmel kız çocuğu olma arayışı içindesin?
¿ Es por eso que estás en la búsqueda de ser la hija perfecta?
Mükemmel çimlerim hakkında konuşmak ister misin?
¿ Quieres hablar de mi césped perfecto?
Ağlıyordum çünkü... Geçmişimdeki şu mükemmel adamı düşünüyordum.
Esto es por lo que lloraba... estaba pensando en un... tío de mi pasado.
Mükemmel. Evet, şimdilik kahvemi getiriyor.
Si, bueno, por ahora es mi camarero.
- Öyle mükemmel oluyor, değil mi?
- Es de locos cómo ocurre eso, ¿ eh?
Mükemmel olduğumu söylemedim, değil mi? Görünüşe göre kukla iplerinden kurtuldu.
Bueno ¿ nunca dije que fuese perfecto, verdad? La marioneta cortó las cuerdas.
Bu benim mükemmel planımdı!
¡ Fue mi plan perfecto!
Mükemmel değil mi?
Es perfecto, ¿ verdad?
Senin mükemmel bir ailen olabilir ama benim için annemi mutlu görmek ve hayatımızda iyi bir adamın olması önemliydi.
Es posible que tengas la familia perfecta, pero para mí, ver a mi mamá feliz y tener a un buen hombre en nuestras vidas significa algo..
Aptalca gelebilir ama büyürken kendimi her zaman mükemmel hissetmedim. O yüzden de ünlü bir babaya sahip olmak kendimi özel hissettirdi.
Sé que sonará estúpido, pero nunca me sentí bien durante mi crecimiento, y tener un padre famoso me hacía sentir especial.
Mükemmel, değil mi?
Perfecto, eh?
Koklama mükemmel olmayan bir bilim. En azından benim için.
El olfato es una ciencia imperfecta, al menos por mi.
Düşünmeden edemiyorum, orada yaşasaydım, penceremin dışında büyük bir işaret olurdu ve yola bakan mükemmel manzaramı bozardı.
Y, tú sabes, no puedo evitar pensar Si viviera allá, tendría un gran letrero afuera de mi ventana. Arruinando mi vista perfecta de la carretera.
Mükemmel olmadığını biliyorum ama ikimizin de ödün vermesi gerek, değil mi?
Sé que no es perfecto, pero creo que los dos tenemos que comprometernos, ¿ sí?
Farkettin mi bilmiyorum ama ben de mükemmel değilim.
No sé si lo has notado, pero no soy exactamente perfecta.
- Ben mükemmel bir prenses değilim, değil mi?
- No soy la princesa perfecta, ¿ verdad?
Ben mükemmel bir prenses değilim, değil mi?
No soy la Princesa perfecta, ¿ verdad?
Hayalimdeki gibi mükemmel bir dünya yaratıyordum.
Estuve creando el mundo perfecto a mi imagen.
Hayalimdeki gibi mükemmel bir dünya yaratıyordum.
Estaba creando al mundo perfecto, todo a mi imagen.
Mükemmel biri değil ama benim ortağım.
No es perfecto, pero es mi compañero.
Bu benim arabam için mükemmel bir yarışma fakat 180 kg'lık alkoller problem olabilirdi.
Es un reto perfecto para mi coche, pero los 180 kg de licor pueden ser problemáticos
Bu yer savaş arabamı oluşturmak için mükemmel bir platform.
Es la plataforma perfecta para construir mi carro de combate.
Buick'im mükemmel bir performans sergiliyordu.
Mi Buick se estaba comportando de maravilla.
- Mükemmel değil mi?
- Guau.
Rekorum buydu... Whoo-hoo! - Mükemmel.
Ese es mi récord...
Hey, ağlayacağına efsanevi mükemmel hamleme bak.
Oye tú. En vez de estar lloriqueando, concéntrate en mi ataque.
Soru şu ki, eğer güneş sistemimiz mükemmel şartları sağlayabiliyorsa diğer güneş sistemleri de bunu sağlayabilirler mi?
La pregunta es, si nuestro sistema solar pudo crear las condiciones apropiadas,
Kazandıracak hileyi bulmak için 4 ay bu işin altını üstüne getirdim, Herşey mükemmel olacaktı risk hiç yoktu. Bugün gerçekten benim günüm değil.
Después de cuatro meses de idear un truco para ganar que sería perfecto y sin riesgo alguno hoy verdaderamente no es mi día.
Fotoğraf için mükemmel, değil mi?
Está perfecto, ¿ verdad?
Annem mükemmel kombinasyonu seçmeme yardım etti.
Mi madre me ayudó a elegir el conjunto perfecto.
Ayrıca, tam olarak mükemmel denemez, değil mi?
Además, no es exactamente perfecta.
- Yüzmek için de mi mükemmel?
- ¿ Lo suficiente para ir a nadar?
Müthiş değil mi? Mükemmel bir şey!
Es una locura, ¿ no?
Mükemmel olmasını istiyorum.
- Es mi aniversario y quiero que sea perfecto.
Ardı ardına iki mükemmel oyun ortaya koymak sence normal mi?
¿ Es normal lanzar dos juegos perfectos en una tirada?
Bir kartal mükemmel eşini bulunca çember hareketi yapar, değil mi?
Bueno, cuando un águila encuentra a su pareja, hacen ruedas de carro.
Ama şimdi düşününce "Ki" motor çalıştırmak için mükemmel bir kelime çünkü kilit açmakta birebir mesela kalbimin kilidini.
Salvo que ahora que lo pienso "Ki" es perfecto para encender un motor porque ha logrado abrir cosas como mi corazón.
Portföylerin mükemmel olması gerekir, değil mi?
Una carpeta de trabajo debe de ser perfecta, ¿ no creen?
Ve o asil, önemli ve mükemmel pek çok şey orada kaldı, bilmem izah edebildim mi?
y aquellos tantos nobles, grandes y excelentes se pararon aquí, si puedo decirlo asi.
Mükemmel derecede güvenli mi?
¿ La pastilla es segura?
14 Ocak günü ben ve dört kişilik mükemmel kervanım ve üç görkemli erkek deve çöle doğru yöneldi.
El 14 de enero mi elegante caravana de cuatro hombres y yo con tres espléndidos camellos machos nos dirigimos hacia el desierto.
- Silâh icadım mükemmel oldu Ironhide.
Esta pistola es mi invento perfecto, Ironhide.
ama çocuklarım mükemmel. Ve kocam... İyi bir adam, çalışkan birisi.
Y mi marido es un buen hombre.
Elimin içinde mükemmel bir hayat vardı ve onu kaybettim.
Tenía una vida perfecta a mi alcance, y la perdí.
- İlk olarak, Nick Laroussa ve Jessica Young ve Lucas Brannstorm ve benim mükemmel oğlum...
Primero tenemos a Nick Laroussa, Jessica Young... y Lucas Brannstrom, y a mi propio brillante hijo... discúlpame, estoy muy orgulloso...
- Benim işimdeki ve üniversitedeki... - eşsiz bilginle benim yerime atanman için mükemmel bir fırsat var.
Y con tu conocimiento único... de mi trabajo y de esta universidad, hay una genuina oportunidad... de que puedan darte mi puesto.
Ve vücudum, eğer geri istersem, mükemmel bir biçimde muhafaza edilmiş.
Mi cuerpo está perfectamente conservado por si algún día lo quiero de nuevo.