Mükemmel zamanlama tradutor Espanhol
407 parallel translation
Onu buraya Belle'yi alması için vahşi gönderdi. Mükemmel zamanlama!
La Bestia lo envió para buscar a Bella.
Mükemmel zamanlama.
Una sincronización perfecta.
Mükemmel zamanlama Bayan Yone.
Muy oportuna, Señorita Yone.
Mükemmel zamanlama!
¡ En el momento justo! Pueden pasar.
Mükemmel zamanlama, dostum.
Sincronización Perfecta, amigo mío.
Öküz güreşi. İşte mükemmel zamanlama gerektiren bir yarış.
El derribo de reses a mano requiere un acierto perfecto con una corrida derecha.
Mükemmel zamanlama için tutkulu bir an.
En el momento de mayor pasión.
Bu mükemmel zamanlama.
Este es el momento perfecto.
Mükemmel zamanlama.
Excelente, conde.
Doğru. Mükemmel zamanlama herşeyi ortaya dökebiliriz.
Será el momento oportuno... para descubrir todo este asunto.
- Chip, mükemmel zamanlama.
- Chip, justo a tiempo para variar.
Mükemmel zamanlama.
Lo calculamos perfectamente.
Mükemmel zamanlama. İşte geldi.
Justo a tiempo, aquí está ahora.
Mükemmel zamanlama.
Qué oportuna.
Mükemmel zamanlama.
Sincronización perfecta.
Mükemmel zamanlama, Abu, her zamanki gibi.
Lo hiciste a tiempo, Abu.
- Hem de mükemmel zamanlama.
- Perfectos.
Mükemmel zamanlama, Jacquart.
Justo a tiempo, Jacquart.
Mükemmel zamanlama, Efendi Bruce.
El momento ideal, Señor Bruno.
Mükemmel zamanlama duygusunun... nasıl gelişmiş olduğuna dikkat edin.
Bien, ahora observen atentamente cómo ha alcanzado la más absoluta perfección cronométrica.
Mükemmel zamanlama.
El momento justo.
Ne mükemmel zamanlama.
- Ah, Perfecto.
Mükemmel zamanlama, değil mi?
Perfecto, huh?
Mükemmel zamanlama.
Es perfecto.
Bay Başkan, her zamanki gibi mükemmel zamanlama.
oportuno como siempre
Roz, mükemmel zamanlama.
Oh, Roz, justo a tiempo.
Nasıl bu kadar mükemmel zamanlama olabilir?
¿ Qué tal esta sincronización perfecta?
Mükemmel zamanlama.
Justo a tiempo.
- Mükemmel zamanlama.
El momento es perfecto.
Mükemmel zamanlama.
Llegas a tiempo.
Mükemmel zamanlama, Murray.
Justo a tiempo, Murray.
Fazlasıyla mükemmel bir zamanlama oldu.
Y es el momento perfecto, grandote.
Zamanlama mükemmel olmak zorundaydı.
La más importante era medir el tiempo exacto.
Zamanlama mükemmel olmalı.
Tenemos que sincronizarlo bien.
Ne mükemmel bir zamanlama.
Perfecto.
Yani zamanlama mükemmel.
Es el momento ideal.
Noel geldi, zamanlama mükemmel.
Navidad blanca, a tiempo.
- Mükemmel bir zamanlama. Doğru! Sen de onların kaybolduğunu söylemiştin.
Exacto, dijiste que faltaban algunos.
Zamanlama mükemmel oldu.
Precisamente ahora.
Zamanlama mükemmel olmalı.
Tenemos que planear todo perfectamente.
Siz gülün ama hesaplamalarıma göre zamanlama mükemmel.
Ríete si quieres, pero según mis cálculos, el momento es perfecto.
Mükemmel zamanlama.
Llega en el mejor momento.
Derhal provalara başla, mükemmel bir zamanlama.
Seguro estarás disponible a unirte a ellos Si empiezas a prepararte ahora.
Zamanlama mükemmel.
Es el momento perfecto.
Mükemmel bir zamanlama.
Qué oportuno.
- Mükemmel zamanlama...
Justo a tiempo.
Evet geliyorlar. Zamanlama mükemmel.
Llegan a la hora exacta.
Ama zamanlama mükemmel.
Pero es una ocasión perfecta.
Zamanlama mükemmel!
¡ Es el momento perfecto!
McManus'la beraber Şair'i veda konuşmacısı olarak seçtiğimizden dolay mükemmel bir zamanlama olacak.
Es el día perfecto, pues McManus y yo lo escogimos para ser el orador de la graduación.
Bu mükemmel bir zamanlama. Herkese iyi bir haberim var.
Es increíble que hayamos hecho hoy este trato.