Ona bir bak tradutor Espanhol
1,562 parallel translation
Ona bir bakıp... buna değer olduğuna veya bunu unutmaya... karar verecek misin?
¿ Irás donde está él... le echarás un vistazo... decidirás si vale la pena o... es mejor olvidarlo?
Isabelle ile ona bir bak.
Míralo con Isabelle.
Ona bir bakın.
Míralo.
Sadece hasta! - O hasta! Ona bir bak-
- Lo arrestaré, señor.
Ona bir bak. Muhteşem dimi.
Lo sé, Mírala.
Ona bir bak. Nasıl da var gücüyle savaşıyor.
Obsérvenlo, se nota que está peleando.
Ona bir bak Sakin sakin uyuyor. Bense burada oturmuş cehennem azabı çekiyorum.
Míralo, durmiendo tan tranquilo mientras yo estoy viviendo un infierno.
Delice olduğunu biliyorum. Ama ona bir bak.
Sé que es alocado, pero mírelo.
Demek istediğim, ona bir bak, sanki lamba satmak için doğmuş.
Quiero decir, míralo, es como si hubiera nacido para trabajar con lámparas.
Ona bir bak. Pratik olarak bir ölüden farkı yok.
Mira a esa mujer, es casi un cadáver.
Ona bir bak.
Míralo.
Ona bir bak.
Y míralo a él
Ona bir bak.
Mírala.
Birincisi, Sayın Yargıç, ona bir bakın.
De acuerdo, en primer lugar, Su Señoría, sólo mírelo.
Ona bir bak. Yani, sence o bir küçük...
Mírala. ¿ No te parece que es un poco...?
Ona bir bakın!
¡ Mírenlo!
Bak, bir bak ona.
Mira, míralo.
Bak, seni çok iyi tanımıyorum, ama ona bir şey olmasına izin verme.
Sé que no te conozco muy bien pero no dejes que se haga daño.
- Dostum bir şeyi yok! Bak ona.
Viejo, está bien.
Ona iyi bakılan bir yerde olması gerekiyor.
necesitamos un sitio donde la cuiden.
Hey, aşırı bağlılığının ona ne yaptığına bir bak.
Hey, ¿ ve lo que le hizo su excesiva lealtad?
- Ona bir öpücük ver. Şuna bak.
- Dale un beso.
Ona ne yaptığına bir bak Mitsuko.
Mira lo que hiciste, Mitsuko.
Bu benim bir karım olmasını dilediğim zamanlar gibi. Böylece ona dönüp " Ekmek yemeyi bırak, şişko domuz kalçana bak!
En tiempos como este me gustaría tener una esposa para mirarla y decirle...
Pekala? Ona bakmam gerekiyordu, bende bir anlığına boş verdim, ve tekrar bakıncaya kadar sandalyeden çıkmıştı.
Supuestamente estaba vigilándolo me dormí por un segundo, y cuando me levanté él se había ido de su silla.
Bakın ona bir şey yapmadığımı söyledim.
Mire, se lo repito, no tengo nada que ver con esto.
Eğer ona yetişemezsek, Bir gün bakıcaz ve, pof, gitmiş olacak.
Si no podemos mantener su ritmo levantaremos la cabeza un día y, nada, se habrá marchado.
Ona bakışını bir görseydin.
Pero debieron haber visto como la miraba.
Bir de doğum günü partisinde ona bakışını gördüm.
Y luego en la fiesta de cumpleaños, Vi la forma en que ella lo miraba.
Ona inanmak istemiştim. Hayatımda istediğim her şeyden çok. Bak, burnunu bir işe sokacaksan, çok dikkatli olacaksın.
La bola de cristal de Eldgar le reveló el paradero del padre de Finn... la tenebrosa Fortaleza de Maror...
Yani dediğim, bir kızın bakış açısına göre eğer seninle görüşmek isteseydi senden, ona biraz çorba falan getirmeni isterdi.
Solo digo que desde el punto de vista de una chica, si ella quisiera verte, te habría pedido que le llevases un poco de sopa.
Bir insanın 35 senelik karısını tanımamasıyla ona bakıp "Günaydın canım, seni seviyorum" demesi arasındaki farkı yaratabilir.
La diferencia entre un hombre que no reconoce a su esposa de 35 años y poder verla y decir : "Buenos días, mi amor. Te quiero".
Bak, bu kadının yazacağı kötü bir yazı kariyerine gerçekten zarar verebilir 2 gün içinde baskıya geçecekler, o zamana kadar, ona istediği herşeyi ver.
Mira, un mal artículo de esta mujer podría realmente arruinar tu carrera. La publicación empieza en dos días hasta ese momento, dale todo lo que quiera.
Söylemek istediğim bir adamın gözünün içine bakıp ona silah doğrulttuğunda kendini gerçekten tanırsın.
A lo que me refiero es a que, si ves a alguien a los ojos y le apuntas, descubres quién eres.
Ona bir bak.
Mírenlo.
Bak... Ona sadece bir iki gün ver tamam mı?
Mire, vamos a darle uno o dos días, ¿ OK?
Bakın, arkadaşım size karşı kibar olmak dışında hiç bir şey yapmadı. Ona bu yüzden mi, bir orospu gibi davranıyorsunuz?
Mira, mi amiga no era nada más que cortés contigo, y la tratas como si fuera una prostituta.
Onunla tanıştığınızdan beri ona neler yaptığına şöyle bir bak..
Mira lo que le pasó desde que te conoció.
Başlangıçta, ona kızgındım, fakat bir bakıma artık onun demek istediğini anlıyorum.
Primero me enojé con ella, pero ahora entiendo lo que quiso decir.
Tamam öyleyse. Neden buna bir göz atmıyorsun, ve ona iyi bak çünkü o elimdeki tek kopya, tamam mı?
Está bien. ¿ Por qué no te lo quedas?
Hey, bak, bunu ona söyledim, çünkü, gerçek bir ilişkimiz olsun istiyorum.
Mira, se lo dije para que esto pueda ser real. Por nosotras.
Bak, ona söylemenin korkutucu bir fikir olduğunu biliyorum, ama inan bana, birşeyler saklamaya başladığında... problem de o zaman başlıyor.
Mira, sé que la idea de contárselo es aterradora pero créeme, cuando empiezas a ocultar cosas es cuando empiezan los problemas.
Böylelikle, Lindsay yasal bir mirasçı olacak ve ben de ona iyi bakıldığından emin olacağım.
De esta forma, Lindsay será heredera legal y sabré que siempre estará protegida.
Ama sonuçta olacak şeyi söyleyeyim : Koridorda ona kötü bir bakış atan birisini küt diye sallayacak.
Pero al final, lo que pasará es que será la primera persona que lo mire mal.
Doğru. Ben buna bekar bir annenin, oğluna sorumluluk sahibi bir, erkek olarak yetiştirilmesi diye bakıyorum. Ona babalık eden oğlan gibi olmasın diye.
Cierto, me gusta pensar en mí, como en una madre soltera... que está criando a su hijo para que sea un hombre responsable, a diferencia del tipo que fue su padre.
Bak eğer bunu ona birkaç dakikalığına verirsen, bir daha bun istemez.
Mira, si se lo das por un par de minutos,... se cansará de él.
Bak, avukatın bir itiraz dilekçesi ve ona benzer bir şey verecek mi bilmiyorum, ya da bir duruşma istemi.
Mira, ehm no se si tu abogado pueda hacer que salgas en poco tiempo. O si vayas a tener otro juicio.
Ona bir bakın.
¡ Mírenlo!
Polislerin ona bakışında yeni bir saygı hissediyordu.
Se sentía bien el respeto que le tenían esos policías.
- Bir ona, bir de şu haylaza bakın.
No. No.
O sabah arabadayken... Ona herşey yolunda gidecek gibi bir bakış attım. - Bilirsin.
Esa mañana, cuando íbamos en el auto la miré como diciéndole que iba a salir todo bien, ¿ sabes?
ona bir baksana 17
ona bir bakın 27
ona bir şey olmaz 33
ona bir şans ver 27
bir bak 140
bir bakıma 183
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir bakalım 968
ona bir bakın 27
ona bir şey olmaz 33
ona bir şans ver 27
bir bak 140
bir bakıma 183
bir bakar mısın 19
bir baksana 40
bir bakabilir miyim 22
bir bakalım 968
bir bakacağım 28
bir bak bakalım 22
bir bakıma evet 17
bir bakıma öyle 27
bir bakın 70
bir bakayım 536
bir bakarım 16
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bir bak bakalım 22
bir bakıma evet 17
bir bakıma öyle 27
bir bakın 70
bir bakayım 536
bir bakarım 16
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
baktım 85
bakma 203
bak sen 266
bakire misin 19
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
baktım 85
bakma 203
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakarız 131
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın ona 18
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın ona 18