Pazar mı tradutor Espanhol
1,826 parallel translation
Bugün günlerden ne, pazar mı?
¿ Qué día es hoy? ¿ Domingo? Entonces, jamás.
bu pazar mı?
Ah, este Domingo no...
20 Mayıs pazar günü Fori Jackson'a gelişinizi teyit için arıyorum. Pazar mı?
Te llamo para que confirmes tu llegada al fuerte Jackson el domingo 20 de mayo.
Ağzımıza bayram yaşat lan. - Önümüzdeki pazar mı?
¿ Sabes, de aquellas cosas que uno come y casi se corre, hermano?
Tamam ama Pazar günü çalışmalıyım.
De acuerdo.
Pideleri, Fulton'daki El Salvadorluların pazarından aldım.
He comprado las tortillas en un mercado salvadoreño en Fulton.
Pazar sabahı kadar yumuşak başlıyım.
Soy fácil de llevar como una mañana de domingo.
Anlatayım... Mutlu bir çocukluğum vardı, ta ki ailemle pazar alışverişindeyken gökten üstümüze bir bomba düşene kadar.
Le diré que tuve una infancia feliz hasta que un día una bomba cayó del cielo y destruyó el bazar en el que me encontraba junto a mi familia.
Senin için de uygunsa... Pazar günü yemekte bize katılır mısın?
Y me preguntaba si quizá estarías libre para cenar con nosotros el sábado.
Gecikme için özür dilerim.Jerseye gitmem lazım. gelecek pazar sizi ararım.
Disculpe mi retraso, fui a Jersey. lo veo el próximo domingo.
Zavallı fakir yaşlı Maninho'nun yapmak istediği tek şey yardım etmek. Herif Cumartesi ve Pazar bile çalışıyor.
El pobre Maniño sólo quiere ayudar, trabajando sábados y domingos...
Pazar yayınlanacak olanı aldım.
Tengo otro que saldrá el domingo.
- Biliyorsun, pazar sabahları... uyuyamadığımız için hiç şikayet etmiyorum.
Nunca me quejo de que no durmamos hasta tarde los domingos.
Bayan Walker, eğer bu işi pazar sabahına kadar halledebilirseniz, size bırakırım.
si puedes encargarte de todo lo dejo en tus manos.
Peki ya sana Ojai'yi pazar erişim programına sokabilecek bir adamım olduğunu söylersem?
¿ Qué pasa si te digo que conozco a un tipo que podría poner a Ojai en el programa de acceso de mercado?
Her pazar yaptığımız gibi, beraber akşam yemeği yedik.
Cenamos juntos, como lo hacemos cada domingo.
Pazar günleri yaptığım ikinci işi biliyor musun?
¿ Ya sabes del segundo servicio que están agregando los domingos?
Evet, hâlâ mutfak masamız var. Pazarlık edeceksen bit pazarına git çünkü diğer hattım çalıyor. Ama sandalyeler yarım saat önce gitti.
Si, aún tenemos la mesa de la cocina, pero las sillas se fueron hace una media hora.
.. ve sonunda, amiral Landry'e bakıyor ve "Hank adamın burada sadece haklı değil, .. ama sanırım kendimize pazar geceleri için yeni bir tombala okuyucusu bulduk."
Y finalmente, el Almirante mira hacia Landry y dice, "Hank su chico no solo está en lo cierto sino que creo que hemos encontrado un nuevo cantador de bingo para las noches de los domingos"
Demek istediğim ; San Fernando vadisinin ot pazarı olacaksak, sermayeye ihtiyacımız olacak.
El punto es, necesitamos este capital... si queremos ser el Hierba-mart del valle de San Fernando.
Hey, bak ; Bana artık ihtiyacın yoksa, çiçek pazarına gidip.. patronumun partisi için kazablanka ve zambak almam lazım.
Oye, si no me necesitas tengo que ir a la florería a buscar unas lilas casablanca para la fiesta de mi jefe, y escuché que todos los planificadores de bodas llegan antes y se las llevan.
Bu pazar mı?
Espera, ¿ domingo?
Bütün pazarı taradım seni bulmak için, biliyorsun ve sen burada oturuyorsun.
Te he estado buscando por todo el mercado... y estabas ahí sentado.
Eğer orada kalmak istiyorsan, pazar günü sonunda kadar 5.000 kağıtlık satış yapman lazım.
Si quieres quedarte con el puesto necesito ver cinco de los grandes al terminar la jornada del domingo.
Pazar vardiyası bitmek üzereydi ve 5.000 $'a ulaşmama o kadar çok vardı ki, her şeyi denemeye hazırdım.
El domingo ya casi terminaba y estaba tan lejos de mi meta de ventas que estaba dispuesto a intentar lo que sea.
Eğer bir çıtırın donsuz apışının kilisesiyse, görüşürüz ; çünkü ben pazar günü orada olacağım.
Nos veremos allí si fuese la iglesia alguna linda nena con una tanga miniatura porque allí es donde voy a estar el domingo.
Bugün dirilme pazarı benden soruluyor sanmıştım.
Es gracioso. Pensaba que tenía el record en resurrecciones hoy.
Tembel bir pazar gününden daha güzel bir şey var mıdır?
¿ Hay en realidad algo mejor que un domingo perezoso?
- Birkaç nedenden biri. Sence çiftçi pazarı hala açık mıdır?
Oye, ¿ crees que aún estará abierto el mercadillo agrícola?
Peki, farzet ki böyle bir araba pazarındasın, bunu alıp satabileceğin bir yer var mı bildiğin, ya da...
Así que, digamos que estás buscando un coche como este. ¿ Hay algún vendedor especial al que debas acudir o...?
Gel. Her Pazar günü toplantılarımız oluyor.
Tenemos un grupo de estudio...
Pazar gününe özel bir şeyler pişirmeni istiyorum, çaktın mı?
Entonces, el domingo, ahora, yo quiero que tú pienses en algo bien apetitoso, ¿ Tú me estás entendiendo?
Buna benzer bir kolyeyi Santa Fe'deki Kızılderili pazarından almıştım.
Compré un collar similar en el mercado indio de Santa Fe.
Evet her pazar günü parayı ne yapacağımızı, nereye harcayacağımıza karar vermek için birlikte kahvaltı yaparız.
Cada Domingo desayunamos juntos planeando que vamos a hacer con el dinero, adonde va a ir.
Geçen pazar sabahı, limuzinimle şehirdışına çıkmak zorunda kaldım.
El ultimo Domingo a la mañana, tuve que tomar mi limusina para ir.
- Pazar günü yemeğe çıkalım mı? - Olur.
- ¿ Estás libre para almorzar el domingo?
Eminim zamanla pazar ziyaretlerine o kadar alışırım ki sizinle plaja gelmeye başlarım. Sadece dördümüz.
Seguramente, me acostumbraría a tus visitas de los domingos e iría con ustedes en la playa, los cuatro solitos.
Pazar akşamı gelmeye çalışacağım.
Intentaré sobrevivir hasta el domingo por la tarde.
Tatlım, burası karakol, bit pazarı değil.
Chiquita, esto es la prisión, no un mercadillo.
Umarım pazar günü görüşürüz.
Espero que vengas el domingo.
Pazar sabahını mahvettiğim için özür dilerim ama gerçekten acil olmasaydı bunu yapmazdım.
Lamento haber arruinado tu domingo a la mañana, no lo hubiera hecho si esto no fuera una emergencia.
Karşılığında silah pazarıyla ilgili bütün bildiklerimi anlatacağım. Kızım da korunacak.
A cambio de mi extenso conocimiento del mercado de armas, quiero protección... para mi hija
Senin sabahlara, benim de pazar akşamüstlerine ihtiyacım var.
Bueno, tu necesitas tus mañanas, yo necesito mis domingos por la tarde.
Evet. Pazar geç saate kadar odamdan çıkmadım.
- Me quedé en mi habitación hasta el domingo por la tarde.
Sonra Morten beni buldu ve arabayla villama götürdü. Pazar günü de konferansın geç saatlerine kadar villadaydım.
Y entonces Morten me encontró y... me llevo a mi villa donde me quedé hasta la conferencia del domingo.
Peki ya mutfağa gidip, Pazar gününden hiç acılı sosis kalmış mı diye baksak nasıl olur?
Hey, ¿ por qué no vas a revisar en la cocina por si queda algo de chile del domingo?
Bütün müşteri pazarım orada yanmak üzere.
Mi cartera de clientes está a punto de desaparecer.
Hey çocuklar. İhtiyar babanızın yanına gelin. Bilin bakalım Pazar günü ne olacak?
Hey, chicos, reúnanse aquí, alrededor de su viejo... adivinen qué vamos a hacer este domingo..
Gelecek pazar ev arkadaşım gidiyor.
Quiero que vengas a mi apartamento.
Yok pazar günüymüş yok Makedonyalı tercüman bulamadığımız için o günkü yevmiyesinden olmuş.
Al ser domingo, ha perdido un día de trabajo esperando que consiguiéramos a un intérprete macedonio.
Sadece pazar günleri takacağım.
Me la pondré sólo los domingos.