English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ P ] / Polıs

Polıs tradutor Espanhol

52 parallel translation
Katledilen şair Saint-Pol-Roux'nun anısına.
A la memoria de Saint-Paul Roux, poeta asesinado
Büyük ozan Poi Ming Lu'nun kızı mısın?
¿ eres la hija del gran pol ming lu?
daha politiktiler...
m s pol ¡ ticos.
Senin deyiminle "Antonio'cuk"... bir siyaset yazarıdır...
"Antonito", como vos dec ¡ s, es periodista pol ¡ tico.
- Fetal pol ve kalp atışı.
- Un eje fetal y un latido.
T'Pol taramalarında Nausicaan biyolojik işaretlerini almış.
El escáner de T'Pol recogió una señal de vida de un Nausicaano.
T'Pol dışında orada kimsenin olasını istememişlerdi, şimdi ise pek mutlu değiller.
No querían a nadie allí excepto a T'Pol así que ahora mismo no están muy contentos.
T'pol'un söylediğine göre toprak ve bitkiler en az on yıl daha ışın yaymaya devam edecek.
Según T'Pol, la contaminación del suelo y el bosque... durará al menos diez años más.
Polis bunu öğrenecek olsa beni organ vericisine dönüştürürler.
S ¡ la pol ¡ cía se entera, me vuelven donador de órganos.
T'Pol'e söylerim bu sefer ne hata yapmışız öğrenebilir.
Le pedí a T'pol que vea si podía encontrar la manera pero no pudo.
Yardımcı komutan T'Pol çalışıyor ama zaman alabilir.
La Sub-comandante T'Pol está trabajando en eso pero podría llevar algún tiempo.
Komutan T'Pol'un evrene karşı çok pragmatik bir bakış açısı var.
La Subcomandante T'Pol tiene una visión muy pragmática del universo.
T'Pol's right... you've got a temper.
- T'Pol tenía razón...
Sırf Çinli olduğum için bir duvar yapabileceğimi düşünüyorsunuz? Bu saçmalık!
Solo pol sel Chino, piensan que sabel constluil paled. ¡ Sel mielda!
Birdenbire kafama bir silah doğrultuldu. O korkunç kadın ve o barbar polisler.
Y de pronto estaba aquí, con un revólver en la s ¡ en, ¡ ndefensa ante esa horr ¡ ble mujer y los brutales pol ¡ cías.
T'Pol sinir düğümlerimi nasıl uyaracağımı... göstererek yardımcı olmaya çalışıyor.
T'Pol está intentado ayudarme. Enseñándome a estimular mis módulos neurales.
T'Pol's buradaki durumla ilgili beni bilgilendirdi... ancak hala çok sorum var.
T'Pol ha estado explicándome la situación aquí. Pero todavía tengo un montón de preguntas.
T'Pol's Xindi veritabanının bir bölümünü çevirmemi istedi.
T'Pol me ha pedido la traducción de una sección de la base de datos Xindi.
T'pol'un genetik profilini kullanarak bir antivirüs sentezlemeye çalışıyorum. Ama bitirebilmem için T'pol'un DNA'sından aktif bir numune almam lazım.
He sintetizado un antivirus usando el perfil genético de T'Pol pero voy a necesitar una muestra activa de su ADN para completarlo.
Sen T'Pol olmalısın.
Tú debes ser T'Pol.
Hiç karışmama saçmalığı ile T'pol her zaman ümüğümüzü sıkıyor.
Nada de esa mierda de no interferir. T'Pol siempre nos imponía sus ideas.
Ve sen de T'Pol olmalısın.
Y tú debes ser T'Pol.
T'PoI çoktan satılmış.
T'Pol ya ha sido vendida.
Trip ve T'Pol, Yırtıcı kuşu bulmak için... algılayıcılarımızı geliştirmeye çalışıyorlar.
Trip y T'Pol están intentando aumentar nuestros sensores en un esfuerzo por encontrar el Ave de Presa.
T'Pol, duygularını bastırmayı biraz gevşetmeye çalış.
T'Pol, intenta relajar tu supresión emocional sólo un poco.
Travis'in bağlantısının yardımıyla... Trip ve T'Pol, Orpheus Maden Tesisinin içine sızdılar.
Con la ayuda del contacto de Travis Trip y T'Pol han sido introducidos en la instalación minera de Orpheus.
Bebek ve T'Pol'ü ışınlayıcıya kilitle.
Fija el Transportador en el bebé y T'Pol.
Shran'a sırt çeviremem, T'Pol.
No puedo darle la espalda, T'Pol.
T'Pol'den sinir basıncı tedavisi almakta pek istekli değildi. Ama ya tedavi görecekti ya da yatıştırıcı bağımlısı olacaktı.
No confiaba mucho en el tratamiento de neuro-presión Vulcana de T'Pol pero era eso o convertirse en adicto a los sedantes.
T'Pol, bu karmaşadan bir çıkış yolu bulasıya kadar üstünden geçmemi istedi.
T'Pol quiere que lo repase otra vez. A ver si puedo encontrar una forma de arreglar este lío.
T'Pol ve ben virüsün silikon yapısını bozan... belirli bir radyasyon frekansını yalıttık.
T'Pol y yo hemos aislado una frecuencia específica de radiación que rompe la matriz de silicona del virus.
Burrell'i kovmak için şimdi olduğundan daha fazla politik nüfuza sahip olmamız gerek.
Para despedir a Burrell, necesitaremos m � s capital pol � tico del que tenemos ahora mismo.
Demek ki Kira'nın öğrenci olabileceğini..... polis çoktan araştırmaya başlamış.
Con que la pol ¡ cía ya esta sospechando que K ¡ ra puede ser un estud ¡ ante.
Görünüşte, L ve polis beni yakalamak için çalışıyorlar.
En cara a ello, L y la pol ¡ cía están trabajando juntos para atraparme.
Biz bütün işlerimizi polis kimliklerimizi taşıyarak yapıyoruz. Üstlerinde isimlerimiz ve resimlerimiz var. Yani yüzlerimizi saklayamayız.
Nosotros hacemos nuestro trabajo portando nuestras ¡ dent ¡ dades pol ¡ c ¡ ales que llevan nuestro nombre y fotografía en ellas, s ¡ n poder esconderlas.
Polis imdat çağrısı yapan, kaçırılan Amerikalı kızın... -... kimliğinin varis Alice Dodgson olduğu doğrulanmıştır.
EI ped ¡ do de ayuda de una ch ¡ ca estadoun ¡ dense a Ia pol ¡ cía ha s ¡ do ¡ dent ¡ f ¡ cado como de Ia heredera secuestrada AI ¡ ce Dodgson.
İngiliz Polisine kızımızın izini bulabilmek için sınırsız çabalarını kullandıkları ve onu kaçıranları adalete teslim etmeye çalıştıkları için minnettarız.
... Io agradec ¡ dos que estamos a Ia pol ¡ cía br ¡ tan ¡ ca por sus ¡ nfat ¡ gabIes esfuerzos en eI ¡ ntento por hallar a nuestra h ¡ ja y por llevar a sus secuestradores a Ia just ¡ c ¡ a.
MotoGP'deki ilk yarışımda pol pozisyonunda yer aldım.
Hice pole position en la primera carrera de mi vida en MotoGP.
Üçüncü yarışı ise, yine pol pozisyonunda kazandım.
Y gané la tercera carrera, también en la pole position.
2007'de galibiyet aldığı ve Rossi'nin hiç kazanmadığı Laguna Seca'da, Avustralyalı yarışçı antrenmanın en hızlısıydı ve yarışa pol pozisyonundan başlıyordu.
En Laguna Seca, donde había triunfado en 2007 y donde Rossi no había ganado nunca, el australiano fue el más rápido en los entrenamientos e hizo la salida desde la pole position.
Pol pozisyonunda, sezondaki altıncı polu, ve hayatının en önemli yarışı başlamadan önce sekiz Grand Prix galibiyeti var.
En la pole position, su sexta pole de la temporada, con ocho victorias de Grandes Premios antes de comenzar la carrera más importante de su vida.
Bu bilginin çıkması... jeopolitik gücü tamemen değiştirir... kayıtlı insanlık tarihindeki herşeyden fazla.
De divulgarse esta informaci ¢ n, cambiar ¡ a por completo el poder geo-pol ¡ tico-- - - --m s que ninguna desde que comenz ¢ a registrarse la historia humana.
Gelen vergi artırılıyor, böylece, biz politikacılara borç ödeyeceğiz, artı, bankacılara faiz.
Se instig ¢ entonces el impuesto sobre la renta-- --para que t £ y yo tuvi ‚ ramos que pagar la deuda de los pol ¡ ticos, m s intereses a los banqueros.
Devlet Federal'e satıldı, ekonomiyi dengeleyemeye yardım edecek enstitü olarak ve politikadan bağımsız kalarak.
Al pa ¡ s se le vendi ¢ la Reserva Federal-- --como una instituci ¢ n que ayudar ¡ a a estabilizar la econom ¡ a-- --y que se mantendr ¡ a independiente de la pol ¡ tica.
Ama neredeyse 10 yıl sorunları ve kanıtları birleştirerek, bunun rastgele olmadığından emin oldum ve bir kaç çok güçlü bankacı elit aile ve onların politikacı ve şirket iş ortaklarının hepimiz üzerinde egemenlik kurmak ve hepimizi kontrol etmek gündemleri var.
Pero despu ‚ s de casi una d ‚ cada de comparar los problemas y las evidencias, me he convencido de que no es una cuesti ¢ n de albur ; y que unas pocas pero poderosas familias banqueras de ‚ lite-- --y sus socios pol ¡ ticos y corporativos-- --SÖ TIENEN una agenda para dominar y controlar al resto de nosotros.
A.B., Kanada ve Meksika'dan politikacılar, Güvenlik ve Refah Ortaklığı başlığı altında, tartışarak Amerika Birliği planları diyebileceğimiz kuzey bölgesinde çalışıyorlar.
Pol ¡ ticos de Estados Unidos, Canad y M ‚ xico, bajo el t ¡ tulo de "Asociaci ¢ n para la Seguridad y Prosperidad", han estado trabajando en la parte norte de lo que bien podr ¡ a denominarse-- -
Bir zamanlar benden çok daha akıllı bir adam demişti ki... "... politika bir olanaklar sanatıdır. "
Un hombre mucho m谩s listo que yo dijo que la pol铆tica... es el arte de lo posible.
Pol Madis'i kasabanın dışına atarız böylece herkes kazanır.
Nos sacamos a Pol Madis fuera de la ciudad, es una situación de ganar-ganar para todos.
Genç Kızıl Khmer, köyün şefi. İşkence merkezi ya da Pol Pot'un dışındaki kişi.
Es el joven jemer rojo o el jefe del pueblo, el responsable del centro de tortura o Pol Pot.
- Tamam, pol, s köprekleri orada.
Vale, ahí esta la poli con un perro olfateando.
Sınıf atlıyoruz, Pol.
Estamos progresando, Pol.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]