Sende tradutor Espanhol
36,603 parallel translation
Sende ne güç varsa hepsini kral verdi.
Tu fuerza, sea cual sea, te ha sido cedida por el rey.
Eğer sende yoksa...
- Gonorrea. Si tú no la tienes...
Tamam, peki, anahtarları sende mi?
Vale, ¿ dónde... tienes las llaves?
Sende kalsın.
Quédatelo.
Sana inanıyorum erkeklik parçaların sende kalıyor.
Ahora te creo, y puedes quedarte con todas tus partes masculinas.
Bütün dikkatim sende.
Tienes mi completa atención.
Vincent, kanepe sende kalsın dedim.
¡ Vincent, dije que te podías quedar el sofá!
Sende kimsin, nöbetçi öğretmen mi?
¿ Quién diablos eres tú, el vigilante de pasillos?
Marco Nunez, sıra sende.
Marco Nunez, su turno.
Sende kalabilir.
Te los puedes quedar.
- Sende ne var ne yok?
¿ Qué te pasa a ti?
Yani sende sana kötü davranan şirket yöneticinin ağzına sıçmak için tüm şirket kazancını bana aktararak ihanet ettin.
Entonces, jodiste de nuevo a la compañía en la que estabas y me lanzaste el problema en picada.
En büyüğü sende.
Eres dueña de la mayoría.
Ve sende o iki yüzlü, yalancı, sürt...
¿ Y vas a ponerte del lado de esa mentirosa, doble-cara, perr...
Sende... Sende özel bir yetenek var.
Tu tienes... tienes un tipo de talento especial, corazón.
Dennis'i affet de büyüklük sende kalsın.
Debes ser más elevado y perdonar a Dennis.
- Disleksi mi var sende? - Tanrım daha yüksek söyle Spence.
¿ Eres disléxico?
Ve şimdi sende de var.
Y ahora tú también.
Sende o huy yok.
No tienes el temperamento.
Tek yollulardan gelen e-mailler sende mi?
¿ Tienes los correos de los Unicaformistas?
Bence sende gelmelisin.
Creo que tú también deberías venir.
Sende git.
Ponte en fila tú también.
Hala Adderall var mı sende?
¿ Aún tienes el Adderall?
Sende görmeyeceksin, doğru.
Tampoco lo harás, es verdad.
Şırınga hala sende, değil mi?
Sigues teniendo la jeringa, ¿ no?
Bu gece sende kalamam.
No puedo ir esta noche.
- Zsasz'i de mi sende?
- ¿ Tienes a Zsasz?
Şimdi sıra sende, Chloe.
Ahora, te toca, Chloe.
Sende ne var?
¿ Qué tienes tú?
Ve sen tatlım. Sende onun gözleri var.
Y tú, querida, tienes sus ojos.
Sende öyle yapmalısın.
Tú también deberías.
Sende kurban tipi pek yoktu Crowley.
No te había tomado por alguien que haría de mártir, Crowley.
- Müzik sende kalsın.
Quédate la música. Trev.
Bunu yaparsan, köşen sende kalır.
Si lo haces, conservas el rincón.
Paran sende kalsın, çilli.
Guárdate tu dinero, pecosa.
Sende, şeytani bir üst akıl olacak malzeme yok.
No tiene lo necesario para ser un genio malvado.
Bütün yetkiler sende.
Has sido aprobado completamente.
Kev, sıra sende.
Kev, eres el siguiente.
Çünkü o içecekten var sende adamım.
Porque tienes esas vibraciones.
Kelepçenin anahtarı sende mi?
¿ Cogiste la llave de las esposas de encima de la mesa?
Gretchen, artık yetki sende değil!
Gretchen, ¡ tú ya no estás al mando!
- Suç sende diye haber oldun.
Tus noticias son problemáticas.
Sende kızıyla vakit geçiremeyecek kadar yoğun bir adam tipi var.
Apuesto a que no juegas a menudo con tu hija.
Sende günün kalanını merak ederek geçirirsin...
Y te pasas el resto del día preguntándote...
Ödül parası sende mi?
¿ Tienes el premio?
Sıra sende, çok az kaldı.
Depende de ti, es muy íntimo.
Kontrolün sende olduğuna eminim.
Estoy seguro de que tienes el control.
Şimdi sıra sende.
Ahora tú.
Ne göz var sende de Luce... ifer.
fer.
Sende mi?
¿ Tú también?
Zoe'nin telefonu neden sende?
- Estamos haciendo un pícnic, y quiere verte una última vez. - ¿ Dónde está?
senden çok hoşlanıyorum 54
senden hoşlanıyorum 151
senden 190
senden nefret ediyorum 468
senden bir ricam var 16
senden rica ediyorum 16
senden hoşlandım 83
senden ne haber 103
senden önce 17
sende mi 57
senden hoşlanıyorum 151
senden 190
senden nefret ediyorum 468
senden bir ricam var 16
senden rica ediyorum 16
senden hoşlandım 83
senden ne haber 103
senden önce 17
sende mi 57