Tamamen doğru tradutor Espanhol
598 parallel translation
Her ne kadar kardeşim olmasa da komşu çiftlikte bir adam vardı. Hem tekneyle ilgili hikaye de tamamen doğru, anladın?
Pero hay un tipo en la plantación vecina aunque no sea mi hermano y la historia del barco es verdad.
Evet, tamamen doğru.
Sí, es completamente cierto.
Babamın ölü bir adama hayat verdiği tamamen doğru.
Es totalmente cierto que mi padre dio vida a un muerto.
Tamamen doğru.
Es completamente cierto.
Kemanların ses delikleri içinde çalışırken daima bir şeyler olmasını isterim. ve bunun tamamen doğru davranış biçimi olduğunu düşünürüm.
Siempre quise algo para limpiar los hoyos de los violines... y el puñal me sirve a la perfección.
İnsanlarının birisinin arkasından tamamen doğru olan şeyleri söylemeleri gerçekten çok korkunç.
Es intolerable la manera en que la gente va por ahí diciendo, a espaldas de uno, cosas que son completamente ciertas.
- Tamamen doğru.
- Es cierto.
Tamamen doğru.
Todo es cierto.
- Hiçbirşey aslında. - Hiçbirşey? Bu tamamen doğru değil.
Nada
Tamamen doğru.
Tienes razón.
Hayır, efendim. Tamamen doğru.
Es cierto.
- Evet bu Clay, tamamen doğru.
Desde luego que es Clay, no hay error.
Bu tamamen doğru olamaz.
No puede ser verdad.
Demek beni çizgilerin ve renklerin bir karışımı olarak gören bir ressama poz vermem edepsizlik, ama senin beni öpüp koklaman ve beni süzerek bir saat boyunca yanımda yatman tamamen doğru.
Es indecente posar para un pintor, que me ve como una composición, pero es decente que me mires y me beses durante una hora.
- Belki, fakat sen hiç düşünmüyorsun..... ki bu tamamen doğru, çünkü eğer konuşurken çok içersen, biz yapmak için başka şeyler bulacağız.
Tal vez, pero lo que dice no tiene sentido y está bien... porque si está muy borracho para hablar, haremos otra cosa.
Ama ben şimdi tamamen doğru biriyim.
Pero ahora voy por el buen camino.
Bir dahi değil ama söyledikleri tamamen doğru şeyler.
No es un genio, de acuerdo, pero estaba diciendo cosas muy interesantes.
- Tamamen doğru değil.
- Eso no es verdad.
Tamamen doğru.
Alrededor.
Tamamen doğru olarak güncellenir.
Está actualizada y bien detallada.
- Tamamen doğru.
- Correcto, Capitán.
Şöhretinizin tamamen doğru olup olmadığını merak ediyorum.
Me pregunto si tu reputación es verdad.
- Hayır, tamamen doğru.
- No, es la pura verdad.
Bu tamamen doğru değil, Cable.
Eso no es del todo cierto, Cable.
Bu tamamen doğru.
Eso es así.
Tamamen doğru, bayım.
Es la pura verdad, señor.
Evet tamamen doğru.
Nada más cierto.
Ama Julia'yla ilgili hatırladıklarımın tamamen doğru olduğuna inanıyorum.
Pero confío plenamente... en lo que recuerdo de... Julia.
Tamamen doğru.
Esa parte es verdad.
Fikriniz tamamen doğru olmayabilir.
Su teoría podría ser totalmente incorrecta.
Tamamen doğru değil!
No es totalmente cierto!
Önce doğru gitmiyordu, şimdi de tamamen gitmiş.
Esto esta llegando demasiado lejos.
Hapishaneye doğru giderken onunla karşılaştık, tamamen yıkılmış bir haldeydi.
Íbamos a la prisión cuando se desmoronó por completo.
- Doğru, değil mi? - Tamamen.
Por supuesto.
Bu doğru size tamamen güveniyorum.
Es verdad, sé que puedo confiar en Vd.
Buraya kadar geldik. Tamamen emin olmak için birde Hakone geçidine doğru gidelim.
Hemos venido tan lejos simplemente para estar seguros, vamos hasta el Paso de Hakone.
Bir 5 derece daha... ve Hayfa limanı tamamen sular altında! Bu doğru.
Otros cinco grados y la bahía de Haifa está completamente cubierta de agua!
Tamamen yanlış tarafa doğru sürmüşüm. Ama sonra, ufukta bir duman gördüm.
Estaba perdido, no encontraba el camino, entonces vi un gran fuego en el horizonte.
- Tamamen içine doğru çekiliyoruz.
Nos arrastra hacia él.
Tamamen haklısınız, doğru.
Tiene toda la razón, es justo.
Tamamen haklısınız, doğru.
Claro que está en lo cierto.
- Bu tamamen bir tesadüf olamlı, doğru mu?
Es toda una coincidencia, ¿ no es así?
Tamamen böyle denir, doğru.
Exactamente así.
Bu kurumun bir üyesi olarak... ben, tabii ki nihai kararın doğru olacağına tamamen inanıyorum.
Como soy miembro de dicha organización... sé que su decisión final será acertada.
Doğru ya, tamamen aklımdan çıkmış
Oh, había olvidado por completo tan señalada fecha.
Bu dört günlük sorgulamanın ardından... Yani işin sonuna doğru ; en ciddi bulduğum sorulara gelmiş bulunuyordum : "Siz beyler ; tamamen objektif bir gözle bakarsanız..."
Al final de ese interrogatorio de cuatro días,... estaba llegando, hacia el final, a preguntas muy serias,... como : "¿ Alguno de ustedes, mirándolo objetivamente,... ha observado cualquier disminución en la voluntad de lucha del enemigo?"
- Tamamen umutsuz. - Doğru. Müdür sensin, değil mi?
¿ Qué va a hacer al respecto?
Eğer bu sistem tasarladığım gibi çalışırsa... tamamen düz bir şekilde düşüp duracak ve sağa doğru yarım dönüş yapacaksınız.
Si esto funciona como lo he diseñado, debería caer totalmente recto, parar y hacer medio giro a la derecha.
- Tamamen doğru.
Sí, es cierto.
Tamamen katı bir cisim alın, tamamen katı bir cisim olsun ama. İçten dışa doğru sonsuz bükün.
Agarra un objeto completamente sólido, voltéalo de adentro hacia fuera indefinidamente, para siempre.
Şu anda tamamen donmuş olmaları lazım ve bizde de doğru aletler yok. Şimdilik, atlamaktan daha iyi bir seçenek.
Están congelados y no tenemos las herramientas adecuadas, pero eso es mejor que saltar.
doğru 10892
dogru 95
doğru söylüyorsun 77
doğrudur 303
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrusu 383
doğrulandı 46
doğru bildin 42
doğruymuş 64
dogru 95
doğru söylüyorsun 77
doğrudur 303
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrusu 383
doğrulandı 46
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru söylüyor 187
doğru mu söylüyorsun 24
doğru mu anladım 18
doğru söylüyorum 192
doğru değil 421
doğruyu söyle 121
doğru diyorsun 34
doğruyu söylemek gerekirse 116
doğru değil mi 315
doğrusu bu 47
doğru mu söylüyorsun 24
doğru mu anladım 18
doğru söylüyorum 192
doğru değil 421
doğruyu söyle 121
doğru diyorsun 34
doğruyu söylemek gerekirse 116
doğru değil mi 315
doğrusu bu 47