Tehlikeli değil tradutor Espanhol
1,019 parallel translation
Benim için o kadar tehlikeli değil.
En mi caso no es tan peligroso.
Çok tehlikeli değil herhalde.
No creo que sea muy peligrosa.
- Küçük jartiyer yılanı tehlikeli değil ki.
- Esa culebra no es dañina.
Tehlikeli değil.
No es peligroso.
Tehlikeli değil miydi?
¿ No fue peligroso?
Su polosu çok tehlikeli değil mi?
¿ No es peligrosísimo eso del water. Polo?
Etrafta dolaşması tehlikeli değil mi?
¿ Resulta peligroso tenerlo en la casa?
Tehlikeli değil.
No hay peligro.
Filmdeki en önemli an. Çıkın, tehlikeli değil.
La escena más importante de la película.
Silahla ortalıkta dolaşmak tehlikeli değil mi?
¿ No es peligroso que vaya con una escopeta?
Shimonida Ailesi'nin seni buralarda görmesi tehlikeli değil mi?
No es peligroso para ud ser visto aquí por la familia Shimonida?
Tedkiklerimize göre hiç bir yayılma iki haftadan sonra tehlikeli değil.
Según nuestros estudios, cualquier lluvia es inocua tras dos semanas.
Ne cesaret! Tehlikeli değil mi?
Qué valor. ¿ No es peligroso?
Şu ada, bu kadar yakınından geçmek tehlikeli değil mi?
Esta isla. ¿ No es peligroso pasar tan cerca?
Ama bu çok tehlikeli değil mi?
¿ No es peligroso?
Yaratık beslendiğinde tehlikeli değil.
La criatura no es peligrosa si puede comer.
- Şu aşamada tehlikeli değil.
No era violento.
Kollos ile olmak neden sizin için tehlikeli değil?
¿ Por qué no es peligroso para usted estar con Kollos?
Durumunuz nedir? Durum tam şu anda tehlikeli değil.
La situación no presenta peligro inmediato.
Bu havada bisiklete binmek tehlikeli değil mi?
Ese trasto parece peligroso con este tiempo.
Hiçbir şekilde tehlikeli değil!
Nuestras reuniones nunca son peligrosas.
- Tehlikeli değil, hayatım.
- No es peligroso, querida.
Biraz tuhaf, bir o kadar da tehlikeli değil mi?
¿ No es ligeramente ridículo y peligroso también?
Senin ya da benim için tehlikeli değil.
No para ti ni para mí.
Brown'un tehlikeli değil korkak biri olduğu da bilinmektedir. Silah taşıyacak cesareti bile yoktur.
"Brown no está considerado peligroso, ya que es conocido por su cobardía, y su falta de valor para llevar armas".
Bu kadar sıçan beslemek tehlikeli değil mi?
Oiga, ¿ que no es peligroso tener tantas ratas?
Hiç hoş değil ve tehlikeli olabilir.
Será desagradable... y hasta peligroso.
En iyisiyle olduğum sürece ne kadar tehlikeli olduğu umurumda bile değil.
El peligro es lo de menos, si se está con los mejores. Con ustedes, por ejemplo.
Dürüstlüğünüzü sevdim ama devletinizi eleştirmenin tehlikeli olduğunun farkında değil misiniz?
Me gusta su honestidad ¿ pero no cree que es peligroso criticar a su gobierno?
Bu tehlikeli bir şey değil mi?
¿ No es peligroso?
Tehlikeli değil.
No, ya no puede hundirse más.
Orası tehlikeli bir bölge değil mi?
¿ No es peligroso?
Bu giysiler tiyatro kostümü değil. Onlar beni tehlikeli bir çılgınlığın yönlendirdiği bir döneme ait.
Esta ropa no es un disfraz teatral, es el vestido de una época... a la que una peligrosa escapada me condujo.
Tehlikeli bir şey yapmayacaksın, değil mi?
¿ No irás a hacer nada desesperado?
Yaptığının çok tehlikeli olduğunu biliyorsun değil mi?
¿ Sabe lo peligroso que es lo que acaba de hacer?
Bence tehlikeli bir uçak değil. Gerçekten iyi bir uçak.
Si fuera peligroso volar en este...
Tehlikeli bir şey, değil mi?
Es algo peligroso, ¿ cierto?
Tehlikeli dediniz efendim, ölümcül değil.
Sí, peligroso, no fatal.
Bu güzel bir şehrin hikâyesi - bugün bildiğimiz hâliyle değil - olmakla beraber ayrıca en tehlikeli ve en şerefli saatlerinin hikâyesi.
ÉSTA ES LA HISTORIA DE UNA HERMOSA CIUDAD, NO COMO LA CONOCEMOS HOY, SINO COMO ERA EN SUS MOMENTOS
Tehlikeli birşey değil.
No es nada peligroso.
Elbette benim. Ne kadar tehlikeli olduğunun farkındasın değil mi, ne yapıyorsun sen?
Claro que sí. ¿ Te das cuenta de lo peligroso que es lo que estás haciendo?
Biz neredeyse beş yıldır buradayız. Eğer tehlikeli bir şey olsaydı,... bilirdik, değil mi?
Si hubiera algo hostil ya lo sabríamos, ¿ no cree?
Eğlenmenize bakın, yalnızca şimdi değil, pek tabii gelecekte de. Tehlikeli sporların çoğuna katılabilirsiniz.
Hay quien viene aquí y niega que podemos proporcionar todo... tipo de actividad civilizada dentro de nuestros límites pueden aprovechar plenamente la vida pueden practicar todos los deportes...
Burası sizce de tehlikeli bir yer değil mi Bay Dancer?
Un sitio peligroso, ¿ no lo cree, Sr. Dancer?
tek tesellim kenara koyduğum param olur... durumumu değerlendiriyorum... ben kötü biriyim ve böyle kalacağım... bir değişim görmeyeceksiniz ama adiliğin de alemi yok... kimsenin benim yüzümden incinmesini, pisliğe bulaşmasını istemem... bu pis hayat bana göre değil hem artık benim için çok tehlikeli... hiçbir şeyden ödün veremem ama bu durumu kim değiştirecek?
"El único consuelo es el dinero Que has conseguido ahorrar " Estoy reconsiderando la situación " ¡ Soy malo y seguiré siéndolo!
Şimdi, Havershaw, biz yolda oldukça tehlikeli yağlı bir noktaya gelmiyoruz değil mi?
Ahora, Havershaw, ¿ nos acercamos a ese peligroso trozo aceitoso del camino?
- Bu çok tehlikeli, değil mi?
- No es peligroso, ¿ o sí?
Silah kaçakçılığı tehlikeli bir meslek, değil mi?
El tráfico de armas es una profesión peligrosa, ¿ no le parece?
O tehlikeli değil. Tabii ameliyat yaptığı zamanlar hariç.
Está bien.
Yapılacak şey değil. Çok tehlikeli.
¡ Eso no se tiene que hacer nunca!
Burada tehlikeli bir şey olsaydı,... bilirdik, değil mi?
Si hubiera algún peligro, lo sabríamos.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56