Tıpkı senin gibi tradutor Espanhol
2,000 parallel translation
Ben de özel harekatçıydım, tıpkı senin gibi.
Soy ex militar, como tú.
Tıpkı senin gibi.
Al igual que tú.
O da karanlık sihrin armağanına sahip, tıpkı senin gibi.
Ella tiene el don de la magia oscura. Igual que tú.
Kendisi çok akıllı ve özel biri, tıpkı senin gibi.
Es tan gracioso y tan especial, como vos.
Uzun koyu ve yakışıklı Tıpkı senin gibi
Alto, moreno y guapo igual que tú.
Tıpkı senin gibi...
Al igual que tú.
O makina yer israfından başka bir şey değil Rob, tıpkı senin gibi.
Esa máquina es un desperdicio del espacio, Rob, igual que tú
Biz de tıpkı senin gibi kötürümüz.
Sabes, somos tetrapléjicos, como tú
tıpkı senin gibi anne.
Como tú lo eres, mamá.
- yapamaz veya yapmak istemez tıpkı senin gibi.
- No puede o no quiere. Igual que tú
Gerçek şu ki ; tıpkı senin gibi Garza'yı tutuklamak istedim.
La verdad es, que quería atrapar a Garza, tanto como tú.
- Tıpkı senin gibi. - Onu unutmuş falan değilsin.
- Tú no superaste nada.
Tıpkı senin gibi. Senin favori şarkın.
"Just The Way You Are", tu canción favorita.
Tıpkı senin gibi.
Igual que tú.
Kardeşin katildi, tıpkı senin gibi.
Tu hermano es un asesino, al igual que tú.
Christopher, tıpkı senin gibi bir küçük çocuk daha kaçırıldı.
Christopher, hay otro niño, como tú... que fue raptado.
Yani birisi tıpkı senin gibi giyinip ikimizi de etkilemeye mi kalkıştı?
¿ Una vestida exactamente como tú se sintió atraída por los dos?
Ben ailesine bağlı bir insanım. Tıpkı senin gibi.
Soy un devoto hombre de familia, como usted.
Onun icabına baktım. Tıpkı senin gibi.
Me encargué de ella, como tú lo haces.
- Tıpkı senin gibi, Romanya polisi de vampirlere inanmadı. Aileyi, cesete zarar vermekle suçladılar.
Y, al igual que tú, la policía rumana no creía en vampiros, así que culparon a la familia de profanar un cadáver.
Tıpkı senin gibi!
Al igual que tú.
Benim görevim de tıpkı senin gibi suçluları durdurmak.
Como ustedes, mi misión es detener criminales.
Ben onurlu bir adamım, tıpkı senin gibi.
Soy un hombre de honor, igual que tú.
Vuruldu, tıpkı senin gibi, ama detayları bilmiyoruz.
- Está muerta. Le dispararon, igual que a ti. Aunque los detalles no los tenemos muy claros.
Tıpkı senin gibi.
Como tú.
Tıpkı senin gibi, benim de evraklarım yok.
No tengo papeles, igual que tú.
Ortadoğu'daki barış sürecine biz de karşıyı çıkıyoruz tıpkı senin gibi.
Estamos en contra del proceso de paz de Oriente Medio, Al igual que tú.
Kötü bir şey. Tıpkı senin kullandığın kelimeler gibi.
Sí, y carajo también es vulgar.
Bu hikayenin sonu yok, tıpkı senin olacağını söylediğin gibi.
Es un callejón sin salida, como me dijiste.
Tıpkı senin Chris'e en yakın arkadaşın olduğunu söylemediğin gibi.
Como tú, que nunca le dijiste a Chris que es tu mejor amigo.
Tıpkı senin tekrar prenses olamayacağın gibi. Sıradan bir duvarcının tüccar metresi olacaksın.
Igual que nunca volverás a ser princesa, sólo la amante mercader de un trabajador común.
Tıpkı senin tekrar prenses olamayacağın gibi. Sıradan bir duvarcının tüccar metresi olacaksın.
Del mismo modo que nunca serás una princesa de nuevo, solamente la mujer comerciante de un trabajador común.
- tıpkı senin her şeyin hakkından geldiğin gibi.
- como tu vas a tener que afrontarlo.
Tıpkı senin Nate'le ağırdan almaya karar vermen gibi.
Como tu propósito de tomar las cosas con calma con Nate.
Onun özel hayatına karışmak benim üzerime vazife değil tıpkı senin benimkine karışmaman gerektiği gibi.
¿ Qué pasa? No es mi trabajo involucrarme en su vida personal como no es el tuyo hacerlo con la mía
Ben de tıpkı senin yaptığın gibi yapmak istedim.
Yo quería hacer lo mismo que tú.
Tıpkı senin reşit olmayanlara uyuşturucu sattığın gibi mi?
¿ y la venta de drogas a menores de edad?
Senin yaşındayken benim de tıpkı Carly gibi benden önce ergenliğe girmiş bir arkadaşım vardı. Beni biraz bunalıma sokardı.
Cuando yo tenia tu edad tenía una amiga como Carly quién, ya sabes, se desarrolló antes y me hizo sentir un poco mal.
Tıpkı senin olamadığın gibi.
Correcto. Sí. Al igual que tu no puedes.
Tıpkı senin dün onunla uğraşmak için o kas yığınlarını çağırdığın gibi mi?
¿ cómo tú pegándole a él con esos matones?
Ben, Nate'le olan arkadaşlığımı ve Vanessa'yla olan ilişkimi riske atmak istemiyorum. ... tıpkı senin Nate'le olan ilişkini ve Vanessa'yla olan arkadaşlığını riske atmak istemediğin gibi.
No quiero poner en peligro mi amistad con Nate o mi relación con Vanessa así como tampoco tu quieres poner en riesgo tu relación con Nate, ni tu amistad con Vanessa
Tıpkı senin gizli Mason kulübün gizli erkekler kulübün ve gizli şehir kulübün gibi gizliydi.
Como tu club masón, tu club secreto de caballeros y tu club de campo secreto.
Tıpkı senin şarap gibi paylaşılamıyorum yani.
# Yo soy igual que tu vino... # #... no puedo ser compartido. #
Tıpkı senin sahip olduğun tek şeyin ben olması gibi.
¡ Como yo soy todo lo que tu tienes!
Tıpkı senin bana öğrettiğin gibi, kardeşim.
como me enseñaste, hermano
Bir grup gürültücü, biseksüel memelilere bulaşmış tıpkı senin Glee kulübün gibi özellikle öldürücü olan bir nezle virüsü Borneo'dan Ohio'ya geldi.
Una cepa especialmente violenta de gripe simia ha llegado a Ohio desde Borneo, dónde había estado infectando a un pequeño grupo de ruidosos monos bisexuales, como los de tu Club Glee.
Tıpkı senin Stacy'i sevmediğin gibi.
Como nunca te gustó Stacy Bueno, ella no es agradable.
Tıpkı senin için olduğu gibi Kurumi.
Como lo es para ti, Kurumi-chan.
Tıpkı senin bana güvendiğin gibi.
Como tú confias en mí.
Tıpkı senin işin gibi.
Justo como tus negocios.
Tıpkı senin okulda yaptığın gibi Fransız kornosu çaldığını biliyor muydun?
¿ Sabías que tocaba la corneta, como tú hacías en el colegio?
senin gibi 304
senin gibi biri 17
senin gibi değil 30
senin gibi mi 26
senin gibi değilim 20
senin gibileri bilirim 21
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
senin gibi biri 17
senin gibi değil 30
senin gibi mi 26
senin gibi değilim 20
senin gibileri bilirim 21
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18