Yemek mi tradutor Espanhol
6,857 parallel translation
- Yemek mi?
- ¿ Cena?
Yemek mi? Hayır.
No soy cocinera, no.
Peki bu yemek olan bir yemek mi yoksa yemek olmayan bir yemek mi?
¿ Es un almuerzo, o un almuerzo "almuerzo"?
- Yemek mi yiyorsun?
¿ Estás comiendo? Debemos irnos.
Sette yemek mi yapıyorsun?
¿ Estás enrollando ternera en mi tiempo?
Most, yemek mi demek?
¿ "Most" significa comer?
- Yemek mi?
- Una cena.
- Yemek mi demek istedin?
¿ Te refieres a comida?
Yemek seçmem ama havuç dedin mi duracaksın.
No soy un tiquismiquis. Pero de las zanahorias, de eso sí que no paso.
- Bu yemek harika olmuş, değil mi? Aynı...
- La comida es deliciosa.
Annem bütün kızkardeşlerime nasıl yemek yapılır öğretmişti, ama bana hiç öğretmedi.
Mi madre enseñó a todas mis hermanas a cocinar, pero nunca me enseñó a mí.
İki aperatif ve arkadaşım için yemek sipariş ediyorum.
Voy a pedir dos aperitivos y un plato para mi amigo.
Senin için yemek kitabımı imzaladım.
He firmado mi libro de recetas para ti.
Eşim için özel bir yemek yapacağım.
Eh, sí. Estoy haciendo una cena especial para mi marido.
Eşime yemek yapacağım.
Hacer la cena para mi marido.
Ben de kocama yemek hazırlıyorum.
Así que le estoy haciendo la cena a mi marido.
Hatta, sanırım yemek öncesi yeni eğlencem kız arkadaşımı eski erkek arkadaşıyla tuvalette çıplak bulmak.
De hecho, creo que mi nuevo entretenimiento favorito antes de cenar es encontrar a mi novia desnuda en el baño con su antiguo novio.
- Yemek yedin mi sen?
- ¿ Ya has comido? Lo siento.
- Efendim, yemek için lütfen bana biraz para verin.
Por favor, deme algo de dinero no tenemos para comer ¿ Dame mi dinero?
Acaba yemek yedi mi?
Me pregunto si cenó.
Yemek yedin mi?
¿ Has comido algo?
Ağır basan düşüncem "Yemek almalıyım" oldu.
Mi mayor preocupación era : "Tengo que tener comida".
Yemek yiyip geleceğim demiştin yemeden mi geldin?
Dijiste que irías a cenar. ¿ No comiste?
- İki tane varmış. Yemek yedin mi? - Hayır.
- Tienes dos. ¿ Aún no has almorzado?
Bu iki kadın basit birer hizmetçi mi? Hazırladıkları yemek servis penceresinden geçirilip diğer odada servis mi edilecek?
¿ Son simplemente sirvientas y la comida va a salir por la ventanilla para ser servida en la otra habitación?
Sormak istedim, acaba bir ara birlikte yemek yiyelim mi?
Pero quería preguntarte, ¿ quizá querrías... salir a cenar conmigo alguna vez?
Her şey sığdı... Kitaplarım, eşofmanım dün akşamdan kalma biraz yemek birisi beni klozete sokarsa diye saç kurutma makinesi.
Le cabe todo... mis libros, mi ropa de gimnasio, algunos dulces de la cena de anoche, una secadora de cabello, por si alguien mete mi cabeza al inodoro.
Dünkü yemek için kumbaramı kırdığımda üçüncü şeridi kazanmıştım.
Conseguí ayer mi tercera banda... cuando usé los ahorros de mi cerdito para los tentempiés.
Yemek yemediniz değil mi?
No has cenado todavía, ¿ verdad?
Benimle konusmak mi istiyorsun, yoksa sadece yemek yememi mi izleyeceksin?
¿ Deseas hablar conmigo, o simplemente estás contenta mirándome comer?
- Yemek yedin mi?
- ¿ Ya has comido?
Eğer flamingolar kendi rengi elde biliyor muydunuz Onlar çok karides yemek için mi?
¿ Sabes si a los flamencos les gusta este color porque ellos se alimentan de gambas?
"Don Draper'la yemek tiyatrosu" na davet edeyim mi?
¿ Debería invitarlos a la "Cena teatro de Don Draper"?
Kendine yemek hazırlayabildin mi?
¿ Has podido conseguir algo para cenar?
Ben Roma'dan yemek için geldiğini hayal mi?
¿ Te imaginas que he venido de Roma para comer?
Yumurtalari da seviyorum ama bu hayatimin sonuna kadar omlet yemek istedigim anlamina gelmez.
Bueno, me encantan los huevos, pero eso no significa que... quiera comer solo tortillas francesas toda mi vida.
İşim yüzünden yemek yemek gibi lüzumsuz şeyler için masamdan ayrılamıyorum. Gerçekten mi?
Con mi trabajo no puedo dejar el despacho para cosas molestas como comer.
Canım benim, aslına bakarsan yaramın iyileşmediğini göz önünde bulundurursak şu dakikada ihtiyacım olan şey biraz yemek.
En realidad, querida, ya que mi herida no parece estar sanando, lo que podría hacer ahora mismo es comer.
Kusura bakma hayatım, yemeğimi ofisimde yemek zorunda kalacağım.
Perdón, querida, deberé cenar en mi oficina.
Sanırım hayatımda hiç kötü bir yemek yemedim.
Creo que nunca tuve una mala comida en mi vida.
Biz de kendimize yemek yiyecek bir yer mi bulsak?
¿ Buscamos algo para cenar también?
Yemek yemedim. Değil mi?
Yo no comer lácteos, ¿ he?
- Yemek yedin mi?
- Cena. - Bien.
Bu yemek günlüğü. Sahiden mi?
- Es su diario de comidas.
Beni düşündüğün için mi soruyorsun yoksa sana yemek bırakıp bırakmadığımı öğrenmek için mi? - Zor bir gün müydü? - Özür dilerim.
¿ Estás preguntando porque estás preocupado por mí o porque quieres saber si te dejé algo? - ¿ Día difícil?
Bu benimle birlikte yemek yemeğe çalışma şeklin mi?
Esta es su manera de tratar de conseguir que coma con usted?
Bir yemek alıp fikrimi değiştirebileceğini düşünmüşsün. Hayır.
¿ Pensabas que una comida y una sonrisa cambiarían mi parecer?
Benim evimde bu şey yemek kitabı diye nitelendiriliyor.
En mi casa, esto es como un libro de cocina.
Elizabeth yemek katında annemle buluştuğumu sanıyor ve etrafa bakınıyor.
Elizabeth cree que me voy a encontrar con mi madre en la zona de restaurantes, y está mirando.
- Açım. Yemek var mı?
- Mi-e foame.
- Aşağıda yemek mi var?
- ¿ Hay comida abajo?