Yeterli değil tradutor Espanhol
4,192 parallel translation
Kal, bu yeterli değil.
- Kal, eso no es lo suficiente.
Ama görünüşe göre bu onu sevmesi gerekenlerin sadakatini kazanmak için yeterli değil.
Pero parece que nunca ha sido suficiente para ganar la lealtad de aquellos que supuestamente deben amarlo.
Kalbimin anahtarına sahip olman yeterli değil mi?
¿ No es suficiente con que tengas la llave de mi corazón?
Bu yeterli değil mi?
¿ Con esto no basta?
Onu tutuklamamız için yeterli değil.
No es suficiente como para arrestarle.
O kızın ölümünden dolayı beni suçluyor. Çünkü Alex'i kurtarmak yeterli değil.
Ella me culpa por la muerte de esa chica.
Bu yeterli değil.
Eso no es suficiente.
Ama oğlu çok genç, yönetmek için yeterli değil.
Pero su heredero es solo un niño, no está preparado para reinar.
Bu tek başına transferin gizli bilgilerini sızdırdığını kanıtlamak için yeterli değil.
Eso no es suficiente evidencia de filtración de información.
Yeterli değil.
No alcanza.
Yani, bunu doğru yapmamız için yeterli değil.
Quiero decir, no si... No, si queremos hacerlo bien.
Ikimiz için yeterli değil.
No hay suficiente para los dos.
Ben yeterli değilim, bu sefer değil.
No soy suficiente, no esta vez.
- Bu doğru değil. Sayın Yargıç, Bay Landau'nun yeminli ifadesinde iddia ettiği yeterli değil.
Señoría, el testimonio del Sr. Landau jurando que esta supuesta conversación no es suficiente.
Başlangıç yontmalarını yapmak benim için yeterli değil.
Esculpir en el inicio no es para mí.
Ama benim için yeterli değil.
Bueno, pues a mí no.
Genel Müdürlükteki patronlar için de yeterli değil.
Y tampoco les vale a los jefes que están ahí en Jefatura.
- Şu anda elimizde olan tek şey Rourke'un sinemada olmadığı. Bu yeterli değil.
- En este momento, todo lo que tenemos es que Rourke no estaba en el cine.
Sözler ne yazık ki yeterli değil. Bu kabus başladığından beri aile deme şerefini yaşadığım insanlara olan minnettarlığımı tam olarak aktaramıyorlar.
Las palabras, sin embargo, solo son eso y no pueden expresar la gratitud que hay en mi corazón por aquellos a quienes tengo el privilegio de llamar familia desde que empezó esta pesadilla.
Bu yeterli değil.
No es suficiente.
Onu cinayetten tutuklamak için yeterli değil.
Lo que no tenemos es suficiente para arrestarla por asesinato.
Yara ile tutarlı olması için yeterli değil.
Bueno, no la suficiente para ser consistente con la herida.
Ama sanırım bu Ray için yeterli değil.
Yo... Supongo que eso no es suficiente para Ray.
Hiçbir şey Ruth için yeterli değil.
Nada es demasiado bueno para Ruth.
- Ben öyle demek. - Bu yeterli değil.
- No quise decir- - - ¡ Eso no es suficiente!
Yeterli değil mi bu?
¿ No fue suficiente?
Ama sanırım bu Ray için yeterli değil.
Creo que eso no es suficiente para Ray.
Teşekkürler, ama sesini kalınlaştırman ve boya kutuları üzerinde durman, seni benim babam yapmak için yeterli değil.
Gracias, pero bajando tu voz y parandote sobre latas de pintura no te hace lo suficiente hombre para ser mi padre.
Mikrogravite teknojileri bunu yapmak için..... henüz yeterli değil, Booth. *
La tecnología microgravitacional que se requiere para hacer eso - aún no existe, Booth. - ¿ Sabes qué?
Bu darbe öldürme için yeterli değil.
Ese golpe no fue suficiente para matarlo.
- Özür bile yeterli değil, Fenton!
- ¡ Sentirlo no es suficiente, Fenton!
İşinin bitmesi yeterli değil.
"Acabado" no es suficiente.
8 dakika bizim için yeterli değil.
Así que, 8 minutos no es lo suficiente para nosotros.
- Yeterli değil!
- ¡ No es suficiente!
Bu yeterli değil Calvin!
¡ No es suficiente!
- Bu yeterli değil.
- Eso no es suficiente.
Ve minnettarım... Ama sadece benim minnettarlığım yeterli değil.
Y te estoy agradecido. Pero mi gratitud tiene un límite.
Biliyorum ama bu yeterli değil.
Lo sé, pero no es suficiente.
Maaşı gerçek olanını almaya yeterli değil.
Porque con su sueldo, no podría permitirse una auténtica.
Yeterli değil.
No es suficiente.
Jang kimsenin tarafını tutmayacak ve Jung'un çetesinin bu aileyle başedecek yeterli hakimiyeti yok değil mi?
Está claro que Jang no tiene la intención de aliarse con nadie y el clan de Jung no están poderoso como nuestra familia, ¿ verdad?
Telefon, Becky'yle Hollis'i suçlamak için yeterli değil. FBI, Becky'ye Hollis'in ismini vermesi için bir anlaşma sunamıyor mu?
El teléfono... no es suficiente para procesar a Hollis.
Dayanıklı olmak yeterli değil.
Simplemente, ser duro no es suficiente.
Yeterli bir neden değil.
Motivación insuficiente.
Ama tek bir doza bu kadar bel bağlamak yeterli olmayabilir, değil mi?
Pero confiar en una única dosis puede no ser suficiente, ¿ no crees?
Benimki yalnızca ideolojikti. Ama prensipte bu da yeterli, değil mi?
Pero eso, en principio, ya es suficientemente malo.
Yeterli paran olmaması benim için önemli değil.
No me importa que no tengas dinero.
- Elimizdekiler yeterli değil.
- ¿ Una orden de cateo para su auto?
Sanırım bu kadar şampanya yeterli, değil mi?
Bueno, creo que ya has bebido suficiente champán, ¿ no?
O zaman için yeterliydi ama şimdi yeterli değil.
Fue buena en ese entonces, pero ahora no.
- Hisler yeterli degil.
Los sentimientos no son suficientes.
yeterli değil mi 23
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56