Yoksa bu tradutor Espanhol
10,011 parallel translation
Evet. Roger'a olan eski bir nefretle ilgisi yoksa bu durumun o zaman Dan Walsh ile bağlantıyı bulmadan çözemeyeceğiz bu durumu.
Sí, si no se trata de alguien de su pasado que fue a por Roger por un viejo resentimiento, entonces no vamos a resolverlo sin conectarle con Dan Walsh.
Eğer tüm sorunları çözecek olan orijinal genoma sahipsek yok mu edildi yoksa bu da başka bir gizli bilgi mi?
Bueno... Si tuviéramos el genoma original, eso resolvería todo. Así que...
- Yoksa bu...?
¿ Es eso...?
Yoksa bu sabah mı satın aldın?
¿ O los has comprado esta mañana?
Parker, Laverne'e içeri girmeme izin vermesini söyle yoksa bu kapıyı patlatacağım.
Parker, dile a Laverne que me deje entrar o volaré la puerta.
Bazı kültürel şeyler var, mesela- - ona nasıl havalı el sıkışıldığını öğretmeli miyim, yoksa bu beni ezik mi gösterir?
Hay algunas cosas culturales, como... ¿ debería enseñarle un buen saludo de manos, o eso me hace patético?
Bekle... Söylesene, annem hakikaten burada mı, yoksa bu da Enos'un yalanlarından biri mi?
Espera... dime, ¿ realmente está mi madre aquí, o es solo otra de las mentiras de Enos?
Yoksa bu anlaşılmaz bir kahramanlık düşüncesi mi?
¿ O es una vaga noción de heroísmo?
Konuş yoksa bu eli sonsuza kadar özleyeceksin.
Dinos, o extrañaras este brazo por siempre.
Bu isim virüsün üretimi esnasında mı ortaya atıldı yoksa bu senin gerçek adın mı?
¿ Es un principio del código del virus? ¿ O originalmente un nombre?
Bekle, yoksa bu?
Espera, ¿ eso es...?
Samar, tatlım, düzeltmeye yardım edebileceğim bir tümsek mi var yoksa bulutlar sonunda ayrıldı mı yoksa bu sosyal bir arama mı?
Samar, querido, bache en el camino no puedo ayudar a limpiar asperezas o hacer que las nubes se separen finalmente ¿ y esta es una llamada social?
Bu balık empatisi mi, yoksa tuhaf dünya görüşün mü?
¿ Eso es empatía por los peces o otro ejemplo de tu extraña visión del mundo?
Bu yüzden DNA analizi için doku örneği gönderdim, ama sistemde yoksa bilmenin bir yolu yok.
Envié una muestra de tejido para análisis de ADN pero no hay manera de saber siquiera si está en el sistema.
Siz de bana bu cümleyi ben mi uydurdum yoksa Başkomiser Holt gerçek hayatında bunu bizzat söyledi mi onu söylüyorsunuz.
Me dicen si la inventé o si es algo que el capitán Holt en verdad dijo en la vida real a un ser humano real.
Yoksa tarlalar bu gece yanar.
O los campos arderán esta noche.
Sormamın mahsuru yoksa, bu sihirli değneğe nasıl rastladınız?
¿ Y dónde has encontrado esta bala mágica? Si no te importa que te lo pregunte.
Acaba bu sandalye mi daha iyi yoksa demin bahsettiğiniz sandalye mi?
Por cierto, ¿ esta silla es mejor...? ¿ que la otra que me había comentado?
Doğmamış çocuk hepimizi kontrol etti... bir düşün Robert bu çocuk iyi bir şey mi... bu çocuk Tanrı'nın mı yoksa başka bir şeyin mi?
Ese niño por nacer nos controló a todos nosotros. Así que pregúntate, Robert, ¿ es ese niño algo bueno?
Tüm bu operasyon batar yoksa.
De no ser así, toda la operación se irá a la puta mierda.
Johnny Frost'un yerel TV'de arkadaşı yoksa o zaman bu kayıt başka kimde var?
Si Johnny Frost no era el amigo en la televisión local, entonces ¿ quién más tiene el vídeo?
Bu bir maden şirketi mi yoksa mezar geliştirme şirketi mi?
¿ Esta es una empresa minera o una compañía de desarrollo de tumbas?
Yoksa Sarah hikayenin bu kısmından habersiz mi?
¿ Acaso no sabe Sarah esa parte?
Yoksa, ruhu gerçekten "Buradan kurtuldum bu boyuttan çıktım." mı dedi?
¿ crees que lo que vio fue sólo un viaje del lóbulo temporal... o, en realidad su alma dijo : "Me voy de aquí, me voy de esta dimensión"?
- Yoksa tüm bu seçim çalışmaları boşa giderdi.
- Toda la campaña habría sido inútil si no lo hubieras conseguido.
Bu gece başka gelen giden olacak mı? Yoksa yemeğinizi servis edebilir miyim?
¿ Habrá más idas y venidas esta noche, o puedo servirles la cena?
-... tabii bu hikayenin daha fazlası yoksa.
A no ser que haya algo más.
Hala deniz altında geçit açabiliyor musun yoksa bir canavara dönüşünce bu gücünden vaz mı geçtin?
Veamos, ¿ aún puedes abrir portales bajo el agua, o renunciaste a ese poder cuando te convertiste en el monstruo que eres?
Hala deniz altında geçit açabiliyor musun yoksa bir canavara dönüşünce bu gücünden vaz mı geçtin?
Ahora, ¿ todavía puedes abrir portarles bajo el agua o renunciaste a ese poder cuando te convertiste en el monstruo que eres?
- Sayılır. - Eğer bu akşam işin yoksa...
Más o menos sí.
Bu sorunun ana fikri ben miyim, yoksa sen mi? İkimiz de değiliz.
¿ Me estás preguntando sobre mí o sobre ti?
"A" için sakıncası yoksa, bu pusulalardan başlayarak, birbirimize yardım edebiliriz.
Si a "A" no le importa. Talvez podemos ayudarnos entre nosotras, empezando por esas boletas.
Yoksa tüm bu yaptığın şeyler eşin ve çocuğunun yasını tutmanın bir parçasını mı oluşturuyorlar?
¿ O fue todo parte de tu duelo por tu esposo y tu hija?
Bu özelliğini ondan mı aldın yoksa?
¿ de ahí sacaste la tuya?
Ortalığın, ajanların olay yerini inceleyebileceği kadar sakinleşmesi için haftalar gerekebilir. Bu hemen yapılmalı yoksa delil falan kalmaz.
Tiene... tiene su gracia.
Bu yüzden sakıncası yoksa bana yardım eder misiniz?
Así que si no le importa, ¿ querría ayudarme?
Gerçekten canını sıkan bu mu? Yoksa senin isteyeceğin bir role bürünmesi mi?
¿ Es realmente eso lo que te irrita... o es el hecho de que le haya dado a ella un papel que podrías haber codiciado?
Bu benim oğlum mu yoksa dünyanın en onur verici aynasına mı bakıyorum?
¿ Ese es mi hijo o me estoy viendo en el espejo más adulador del mundo?
Peki ya bu hamilelik planlı mıydı, yoksa?
Y fue... fue un embarazo planeado, o...
Bu senin mi yoksa onun kararı mı?
¿ Por el hecho de que Francisco no visite tus aposentos?
Bu çöplükte kahvaltı servisi mi veriyorsun? Arkadaşımıza yine hakaret mi edeceksin yoksa ziyaretini bize anlatacak mısın?
¿ Sirve desayuno en este basurero? ¿ Va a hablar mal de nuestro amigo otra vez, o nos va a contar de su estadía?
Ağlamak mı istersin yoksa kendini bu yaptığımıza gömmek mi?
¿ Quieres llorar o meterte de lleno en un proyecto?
- Bu, tüm gece devam edemez uyumak zorundayım yoksa hiçbir işe yaramayacağım.
Esto no puede seguir así toda la noche. Debo dormir o no seré de ayuda.
senin gibi değildim geç saatlere kadar çalışıyordum Henry benim için endişeleniyordu "bu, tüm gece devam edemez" ona böyle söylediğimi hatırlıyorum bana "uyumak zorundasın yoksa hiçbir işe yaramayacaksın." demişti ve o gün göğsümde bir kitapla uyuyakalmışım sonra uyandım Jacob evde değildi ben uyuyordum, o ise boğuluyordu.
No como tú. Me había quedado hasta tarde estudiando. Henry estaba preocupado por mí.
Bu yüzden ihtiyacın olan şeyleri al da buradan gidelim. Yoksa Luke bir hiç uğruna ölmüş olacak.
Así que agarra lo que necesites, y vámonos de aquí, o si no Luke habrá muerto en vano.
Gerda, meseleyi bu şekilde sürdürmemiz en iyisi, yoksa her şey ortaya çıkabilir.
Gerda, lo mejor es que la Compañía ande bien, de lo contrario se acaba esto.
Dinle, bu işi bitirin yoksa morgda iki ceset daha olur.
Oye, acaba con esto, o habrá dos cuerpos más en la morgue.
Bu iblisi hemen bulmalıyız yoksa ikimiz de kodesi boylayacağız.
Tenemos que encontrar a este demonio ya o iremos los dos a la cárcel.
Eğer o değilse yer yarılıp da içine girmiş demektir. Bu iyi mi yoksa kötü mü hâlâ karar vermeye çalışıyorum.
Si no lo es, entonces literalmente ha desaparecido de la faz de la tierra, y aún estoy decidiendo si eso es algo bueno o malo.
Bu gece burada tartıştığımız şey Amerikan birliklerinin komutasında kalacağımı mı yoksa Kongre'ye istifamı duyurmak durumunda olduğumu mu belirleyecek.
Lo que discutiremos aquí esta noche determinará si continuaré al mando de este ejército de América o si anuncio mi renuncia al Congreso.
Bu bir adam mı yoksa kötü bir ruh mu?
¿ Es un hombre o un espíritu maligno?