English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Z ] / Zamanıydı

Zamanıydı tradutor Espanhol

2,967 parallel translation
Tam da zamanıydı!
¡ No es el momento adecuado!
Şimdi tam zamanıydı.
y este era el momento correcto.
Lise zamanıydı o.
El tiempo total.
Şimdi burada, Londra'da olma zamanıydı.
Ese fue el momento, aquí, en Londres.
En iyisi olma zamanıydı.
Ese fue el momento para ser el mejor.
Eline bu kadar fırsat geçtiği zaman, tam zamanıydı. Enter the Dragon'u ortak yapmaktan çok heyecanlanmıştı.
Era un tiempo cuando Bruce tenía tantas oportunidades y él estaba tan emocionado para co--producir Enter the Dragon.
Arka camı kırmalıydım, o zaman geçebilirdik.
Tuve que romper la luneta trasera para entrar al auto.
Bunca zaman araçta mıydın yani?
¿ O sea que estuviste en la furgoneta todo el tiempo?
Bunca zaman Vanny amca Vanilla lce mıydı?
¿ El tío Vanny siempre ha sido Vanilla Ice?
Ve sonra her zaman yetişkin filmlerinin hayranıydım diye düşündüm ve birçok zamanlar o filmlere baktım ve bunu yapabilirim ve daha iyi yapabilirim diye düşündüm.
Y siempre había sido fan de las películas para adultos, y había mirado tantas veces esas películas, y pensado, "¿ Sabes qué? Podría hacer eso y podría hacerlo mejor"
Bu her zaman işin en sevdiğim tarafıydı.
Esta era la parte que más me gustaba :
Bunu uzun zaman önce yapmalıydım.
Debí haberlo hecho hace muchísimo tiempo.
Taşınmadan önce tüm zaman boyunca Bakersfield'da mıydın?
Antes de mudarte, ¿ estuviste en Bakersfield todo el tiempo?
Şimdi bana şükret ki, Bayan Lonnigan uzun ve refah içinde yaşadı. Benim beklediğimden üç yıl daha uzun ama beklenen zamanı sayılıydı.
Gracias a mí, la Sra. Lonnigan vivió una vida larga y próspera tres años más de lo que anticipé y uno puede esperar un tiempo limitado.
Ağzı her zaman hafif bir gülümser gibi kıvrımlıydı.
Su boca se curvó de forma permanente, en una media sonrisa.
Her zaman misyoner pozisyonunda mıydı?
- ¿ Siempre era así?
Şey o zaman biraz telaşlıydım tabi ama...
Bueno, estaba un poco nervioso, pero...
Seninle takılmayı uzun zaman önce bırakmalıydım.
Tendría que haber pasado de ti hace mucho.
Her zaman haklıydın.
Siempre tienes razón, Manny.
- Çünkü akıllıydım, her zaman yırtardım.
- Porque yo fui inteligente. Y siempre me libraré.
Efsaneyle kapışma zamanıydı.
El momento para ver a la leyenda.
Onun korumasıydın, her zaman yanındaydın.
Fuiste su guardaespaldas, estuviste cerca todo el tiempo.
Birileri uzun zaman önce ikazda bulunmuş olmalıydı.
Alguien tenía que haber dado la alarma hace mucho tiempo.
O zaman yanımızda olan bir bilgisayarcıydı.
Un informático en aquel entonces.
Ödevlerim her zaman yaşıtlarımınkinden daha detaylıydı.
Mis reportes fueron siempre más minuciosos que los de mis compañeros.
! Onlar bunca zaman burada mıydılar?
¡ ¿ Ellos han estado aquí todo este tiempo?
Sonra uyarılmadan hayatları sonlandırılacak ve sonra çocuğun 18. doğum gününü planlamam için Rob'u tam zamanında bana getirecekler. Ölü kalmalıydın tatlım.
Entonces, sin previo aviso, sus vidas se apagarán y las chicas me entregarán a Rob justo a tiempo para que planifique el cumpleaños 18 del muchacho.
Her zaman yaratıcıydın.
Siempre fuiste creativa.
Siyasal mücadele zamanında, babam en büyük halk düşmanıydı.
- Durante las luchas políticas, mi padre siempre fue para ellos el más grande enemigo del pueblo.
Zamanım var mıydı ki?
¿ Tuve tiempo suficiente?
Sen her zaman gerçekleri söyleyebileceğim insan olmalıydın... ama söyleyemiyorum.
Tú deberías ser la única persona a la que siempre le pueda decir la verdad. Pero no puedo.
Onlar da mı zaman kaybıydı?
¿ No sirvieron?
Uygun bir zaman ve yerde evet ama herkesin içinde yapmamalıydı.
En lugar y tiempo debido, lo cual no implica un sitio público.
Bunu seni ilk gördüğüm zaman yapmalıydım.
Debería haberlo hecho desde la... primera vez que puse los ojos en ti.
Tam zamanıydı...
No lo esperaba.
Uzun zaman önce ölmüş olmalıydım.
Yo debería haber muerto hace mucho tiempo.
O zaman bile yaşlıydı.
Ya era viejo en esa época.
Tam da zamanıydı.
Justo en el momento.
Avukat bey, müvekkiliniz bakıcılık için Heather ile görüştüğü zaman bebeği çalma planı var mıydı, yoksa bu fikir sonradan mı aklına geldi?
Abogado, cuando su cliente fue entrevistada para ser niñera de Heather, ¿ fue su plan todo el tiempo robar al bebé? ¿ O la idea le vino después?
Tam bir zaman kaybıydı.
Ha sido una pérdida de tiempo.
- O zaman senin adın Abby Sutherland mıydı?
Entonces ¿ tú solías ser Abby Sutherland? Sí.
İşte o zaman anladık, o artık bir film yıdızıydı.
Ahí es cuando supimos él era una estrella de cine ahora mismo.
Hollywood onun için korkunç bir hayal kırıklığıydı. Hele o zaman ırk faktörü de ilave edilince stüdyolar eski büyük bir Çinli yıldızı istemedi.
Hollywood fue una decepción terrible para él, sobre todo porque luego te meten en el factor racial, así, que los estudios no quería realizar copias de seguridad una estrella china importante.
Darren her zaman bir savaşçıydı.
Darren es y siempre ha sido un luchador.
Ona biraz zaman tanımalıydık.
Deberíamos darle tiempo.
Söylediği her şey bana yabancıydı büyük stres altındaydım ve oldukça yoğunduk. Ne zaman bir soru sorsam her zaman bir cevabı vardı.
Y todo con respecto a ello se me hizo extraño, pero él--Yo estaba, muy estresada, y estábamos muy ocupados, y cuando le preguntaba algo, él siempre tenía una respuesta.
Yani Moldova yakın zaman kadar gerçek bir ülke bile değildi. Sovyetler Birliğinin bir parçasıydı.
Es decir, hasta hace poco, Moldavia no era aún un país real, que era parte de la Unión Soviética.
Della Rovere'yi de. Uzun zaman evvel çanına ot tıkanmalıydı.
Y Della Rovere debió haber sido amordazado hace mucho tiempo.
Muhabere gözümün önünden gitti. Uyandığım zaman, tek duyabildiğim ölmekte olanların çığlıklarıydı.
Cuando desperté, todo lo que pude escuchar fueron los gritos de los moribundos.
Puck vagonuna binmediği zaman Doosenberry'nin kadınlardan hoşlandığını anlamalıydım.
Debí saber que le gustan las mujeres cuando no se subió al tren de Puck.
O zaman farklıydı.
Era diferente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]