English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Ç ] / Çok sert

Çok sert tradutor Espanhol

2,667 parallel translation
Ah, çok sert.
Está muy duro.
Sırtındaki bağ çok sert.
Este nudo en tu espalda está muy duro.
Hadi ama çok sert davrandın, oldukça sert davrandın!
Vamos, habéis sido demasiado brusco, un tanto brusco. Es preciso volver y repararlo.
Çok sert görünmüyorsun
No pareces peligroso.
Lütfen senyör. Çok sert olmayın.
Por favor, señor, no se precipite.
- Ne oldu? Sadece... Kanınızdaki pıhtı çok sert.
Es solo que su thrombus es tan rígido tan notable y prominente que me ha sorprendido.
- Rhea ne yaptı, gördün mü? - Çok sert vurdu.
Dime que viste lo que el maldito Rhea hizo anoche.
Onlar çok kibar biri.. bizi yemeğe davet ettiler O geceyi hatırlamıyoruz - Kafamı çok sert vurmuşum
Eran tan agradable Una semana antes, nos invitó a almorzar Ni siquiera está enojada con ellos Si ella mira hacia atrás, Ni siquiera recuerda esa noche me había golpeado la cabeza muy duro ¿ Qué sucedió entonces?
Çok ama çok sert ve şiddetli bir düşüş oldu.
Fue una terrible caída.
Çok sert göründüğü söylüyordu.
Hablé con McGuinness. Dice que luce bastante mal.
Çok sert vurdu.
Ha golpeado muy duro
Bazen çok sert olabiliyorsun.
¡ Buena suerte!
Kasları çok sert.
QUE LINDO MÚSCULO TIENES.
Çok sert bir erkekti. Tek bir resmini taşıyorum...
Era un hombre muy severo.
Bana çok sert darbeler indirdi.
Me ha asestado golpes muy duros.
Bebek çok sert tekmeliyor.
El bebé pateó con tanta fuerza...
Sonra da yatağımın üstünde zıplayıp "çok sert" dedi.
¡ Luego brinca sobre mi cama y es demasiado dura!
Gerildiğini hissettiğimizde ipi gevşeterek çok sert çarpmanı engelleyeceğiz.
Cuando sintamos que se tensa, la sujetaremos... para impedir que golpees muy fuerte.
Evet, ama çok sert vurma.
Sí, pero no muy duro.
Mesela, "bu yapraklar çok sert."
Como, " esas hojas están duras'".
Çok sert adammışsın.
¿ Te crees muy malo, no?
Dediklerimi duydun, çok sert biriydim orada.
Ya me has oído. Fue bastante severo ahí fuera.
Kurşun, çıktığı yere çok sert bir şekilde gelmiş ve partiküllerin geriye doğru sürüklenmesine sebep olmuş.
La bala pegó contra una superficie dura al salir haciendo que las partículas salieran lanzadas hacia atrás.
Çok sert! Ne?
Bola.
- Çok sert.
Muy duro.
Son zamanlarda çok sert çalıştım. Sen de öyle garip bakınca, endişelendim.
Sí, pero mira, he estado ejercitándome mucho últimamente y estoy preocupado de que comience a lucir raro.
Çok sert.
Brutal.
Ve binaların köşeleri- - çok sert.
Y todo es muy anguloso... es muy estridente.
Ben annem olacağım, ve sana çok sert davranacağım, bunu yapmamın nedeni senden çok hoşlanıyor olmam.
Yo voy a ser mi madre, y voy a ser muy dura contigo y es sólo porque me gustas mucho.
Bu sence de çok sert olmadı mı?
Oh, es un poco drástico. ¿ No crees?
Sanırım çok sert düşmüş.
Creo que tuvo una dura caída.
Çünkü cam çok sert kuşların beyinleri çok, çok yumuşak.
Sí, porque el cristal es tan duro y sus cerebros son tan, tan suaves,
Çok sert bir köpekmiş.
Perro fuerte.
Kafamı çok sert vurdum.
Amigo, ¿ estás bien? Me golpeé muy fuerte la cabeza.
Çok sert olmamaya çalışıyorum.
Intento no morder demasiado fuerte.
Buranın polisleri çok sert değildir.
Los policías por aquí no son muy listos.
Bu da çok sert oldu?
¡ No es lo suficientemente fuerte!
- Çok sert değil.
- No son muy fuertes.
- Hayır, çok sert.
- No, son bastante fuertes.
Çok sert bastırmadım bile, ama bi süre sonra yastığın altı sessizleşti.
Ni siquiera la apreté fuerte, pero después de un tiempo todo estaba tranquilo debajo de la almohada.
Dövüştüğümüzde ona çok sert giriştim.
Cuando peleamos, le golpeé fuerte.
Leroy Jethro Gibbs'in bir bakışıyla yumuşayan çok sert adam gördüm ben.
He visto a hombres de acero derretirse al echarles Leroy Jethro Gibbs una mirada de reojo.
Ölüm sebebi kafaya alınan çok sert bir darbe.
La causa de la muerte es traumatismo contundente en la cabeza.
Dişlerin çok sert!
¡ Tus dientes son tan duros!
Hayır mı? Çok mu sert?
¿ Es demasiado para ti?
Çok fazla erkek kitabı okuma neticesinde sert erkek havalarına büründü içkinin verdiği cesaretle buluşma yerine harita olmadan gitti.
Don Gordinflón ha leído muchas novelas policíacas se cree un granuja curtido y va a la reunión borracho y armado de valor sin el mapa.
İhtiyacım olmadığını düşündüğüm tatlı sert hayat derslerini verdiğin için seninle daha çok vakit geçirmek istiyorum.
Y porque me diste un amor difícil no supe lo que necesitaba. Voy a gastar mucho y mucho más tiempo contigo.
Leonard gönlüne bu kadar sert vurmadan önce çok daha eğlenceli biriydi.
Era más divertida hasta que Leonard le golpeó el corazón.
Karanlık, koltuklar sert ve çok korkunçtu.
Es oscuro, los asientos son duros y es tan lúgubre.
- Daha sert. - Çok büyük.
Es demasiado grande.
Güzel, çok iyi, bitir işini, sert oyna, sert oyna. Zaman doldu.
Bien, bien, termínalo, con dureza, tiempo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]